GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:84
Tarih:11.04.2018

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün yetki ve sorumluluklarıyla ilgili yeni düzenlemelerle alakalı olarak huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum.

Tabii, Türkiye'nin tarım politikalarını konuştuğumuz vakit, en önde, birinci derecede önümüze çıkan kuruluş Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Türkiye'de geçmişte, işte Keban Barajı'ndan başlamak üzere -tabii, bundan daha öncesinde Adana Seyhan Barajı'na, Karakaya Barajı'na, Atatürk Barajı'na- bir çok baraja, sulama kanalına ve tarımla ilgili önemli projelere imza attı; Türkiye Cumhuriyeti'nin en ciddi kurumlarından birisi. Ama maalesef, Türkiye Cumhuriyeti'nin doğru düzgün bir tarım politikası yok. Politikacılar sık sık bu kürsüye gelirler, geliriz hepimiz ve bir kısmı da polemiklerle süslü olan konuşmalar yaparız; "işte, Türkiye tarım ülkesiyken, saman ihraç ederken saman ithal ediyor. Samanın fiyatı buğdayın fiyatını geçti." gibi veya hayvancılıkta et fiyatlarıyla ilgili sürekli aynı polemikler oluyor.

Ben bunları tekrarlamak istemiyorum ama söylemek istediğim bir şey var: Türkiye'de bugüne kadar, bütün hükûmetleri baz alarak söylüyorum, bizim neden doğru düzgün bir tarım ve hayvancılık politikamız yok veya varsa nedir? Buyursun Sayın Bakan, sayın yetkililer, Tarım Bakanı veya Devlet Su İşlerinden sorumlu Sayın Bakanımız, diğerleri, bunu bizlere anlatsınlar. Tek tek bunları saymak istemiyorum bu beş dakikalık zaman zarfında. Dünyada bu işi doğru düzgün beceren, doğru düzgün yapan ülkeler var; işte Amerika Birleşik Devletleri var, Fransa var, İsrail var, Hollanda var. Ve yine sık sık bir rakam verilir: İşte, Hollanda'nın sadece tarım ve hayvancılıktan ihracatı 100 milyar doların üzerinde, 120 milyar dolar civarında, her sene artıyor. Bizim ise toplam ihracatımız 150 milyar dolar. TİGEM'in bünyesinde işte bir Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği var, bütün bir Orta Doğu'yu besleyebilecek kadar, 1 milyon 800 bin dönüm arazi var, muhteşem araziler ama maalesef, buradan elde edilen verim çok çok az bir oranda duruyor. Onun için, bizim acilen, önce, birbirimizi suçlamaktan, karalamaktan ve çalakalem eleştirmekten önce, bir tarım ve hayvancılık perspektifi ortaya koymamız lazım. Bütün bu dünya örneklerini, biraz evvel de söylediğim gibi, Hollanda'sıyla, İsrail'iyle, ABD'siyle, efendime söyleyeyim, Fransa'sıyla, bütün bunları değerlendirerek, bütün bunları göz önünde bulundurarak "Bu, buğdayı benden nasıl daha ucuza mal ediyor? Bu, sütü, eti, yağı, peyniri nasıl benden daha ucuza mal ediyor? Nasıl benden daha fazla üretiyor? Neye teşvik veriyor? Neyi engelliyor, neyin önünü açıyor?" diye bunlar konuşulmadan, tartışılmadan, burada doğru düzgün bir zemine oturtulmadan, gerisi klasik kayıkçı kavgasından öte bir şey değil.

Türkiye'nin bu potansiyeli var, bu imkânları var. Mesela, biz çok uzunca bir dönem dünyada kendine yeten ve dışarıdan tarım ve hayvancılık ürünleri ithal etmeyen 7 ülkeden biriyiz diye övündük, maalesef o da bu tarih itibarıyla artık geçerli değil. Hükûmetin -yani bence- en başarısız olduğu yerler nedir diye sorarsanız -AK PARTİ Hükûmetinin, on beş, on altı yıllık iktidarın- bir, adalet, tamamen çöktü; iki, millî eğitim; üç, tarım ve hayvancılık. Bu üç konunun acilen masaya yatırılması lazım, her türlü parti mülahazasının, fikrin, ideolojinin dışında, doğru düzgün bir ittifak arayışı içinde olmamız lazım bu üç ana meselede.

Bu üç ana meseleyi söyledikten sonra da bir detay, daha mahallî, yerel, lokal bir şey söyleyeyim: Mesela, Diyarbakır'ın bugün sulanabilecek arazi miktarı 4,5 milyon dönüm civarında ama maalesef, daha Silvan Barajı bitirilemedi, yıllardır devam ediyor ve böyle giderse tarlaya su ancak 2025 senesinde gelecek. Bunun da bir an evvel bitirilmesini istiyoruz ısrarla.

Hepinize saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)