Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 84 |
Tarih: | 11.04.2018 |
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Sayın Başkan, Genel Kurulu selamlıyorum.
Aslında Türkiye'de toplumsal çöküşün izlerini ihbarcılığın, kayırmacılığın hangi noktaya geldiğine bakarak anlayabiliriz. Önceden bir utanç meselesi olan ihbar, şimdi bir itibar kaynağı hâline dönüşmüş. Halka şöyle bir mesaj veriliyor: "Kariyer mi yapmak istiyorsunuz? Eğitim almanıza, iyi ve dürüst bir çalışma hayatına falan gerek yok, aslında ihbarcılık yapın." Vatandaşlığın bir arada yaşama kültürünü teşvik eden bir statü olması gerekirken, tam tersine "İyi bir vatandaş olduğunuzu kanıtlamak istiyorsanız ihbar edin." deniyor.
İhbarcılık öyle bir noktaya vardı ki ihbar edenler de ihbar edilerek işten atılıyor ya da Osmangazi Üniversitesindeki katliamda gördüğümüz gibi, ihbar ettiklerinin işlerinden edilmesi, cezaevinde yatması da yetmiyor, ihbarcılıktan gözü dönen kişi ihbar ettiklerinin canını da istiyor.
Osmangazi Üniversitesindeki katliam, iddia edildiği gibi, psikolojik problemleri olan herhangi birinin bir cinnet hâli değil; akademisyenlerin belinde silahla dolaşabildiği bir akademinin, kol kanat gerilen çeteci anlayışın, insanların siyasetin himayesinde yozlaşmada gelebileceği sınırın göstergesidir. Bu meseleyi münferit bir mesele gibi gösterme telaşının, AKP'nin bu olaydaki sorumluluğunu katile yıkarak kaçma çabasından başka bir şey olmadığını düşünüyoruz.
Üniversitedeki akademisyenlerden birinin Volkan Bayar'la ilgili dilekçelerinin bile işleme konulmak istenmediğine ilişkin isyanı basına yansıdı. Üniversite yönetimi ve YÖK hesap versin isteniyor. Ben de bu çağrıyı yinelemek istiyorum. Hesap verilecek olanlar sadece ölenlerin yakınları değil, hesap verecek olanlar da sadece üniversite yönetimi ve YÖK de değil; KHK'lerle, kayırmacılıkla yarattığınız düzen, körüklediğiniz kutuplaşma nedeniyle hayatları hedef alınan herkes AKP siyasetçilerinin her birinden tek tek hesap vermelerini istiyor. Hesap vermek, bir iki kişinin istifası ya da bir iki özürle hallolabilecek bir mesele değildir; beyanlarıyla, eylemlerle bu zincirin oluşmasına sebep olan herkes sorumludur.
Volkan Bayar "İhbar ettim ama bana sahip çıkmadılar." diyor. Demek ki ihbarcılığı bir şey bekleyerek yapmış, torpillerle eksiklerinin üzerini örttüğü akademik kariyerini ihbarcılıkla taçlandırmak istemiş. İhbarcılık, eksiklerini kapatmanın bir yolu artık; suç işleyenler, istismarcılar, kadına şiddet uygulayanlar ihbarcılıkla AKP'ye yanaşarak kendilerini temizlemeye çalışıyorlar. Adam kadına şiddet uyguluyor, "Cumhurbaşkanına hakaret etti." diye ihbar ederek cezadan kurtulmaya çalışıyor. Vatandaşın biri hoşlanmadığı bir komşunun yaptığını ihbar ederek onu takip ettiği yerde gözaltına aldıracak bir duruma geldi. Açıkçası, bunu da geçtim, insanlar birbirini ihbar etmek için aslında birbirini kollar hâle geldi. Geçen gün basına da yansımıştı; bir otobüste birisi birinin cep telefonunu izliyor, sonra arabayı durduruyor, bu cep telefonunu dikizlediği kişiyi gözaltına aldırıyor. Yani öyle bir duruma geldi ki apartmanda ayakkabılarını kapının önüne bırakan komşusunu bile diğer komşusu Cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesiyle ihbar eder duruma geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Bir cümlem kaldı Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Tamamlayın.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Bu tablo, tek tek olayları ve kişileri aşan, bu ülkede toplumun ve siyasetin hangi noktaya geldiği üzerine bizi düşünmeye çağıran bir tablo. AKP'nin yarattığı ihbar ve intikam düzeni uzun bir süredir seri bir şekilde can almaya devam ediyor.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)