| Konu: | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 10.04.2018 |
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA MİT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 548 sıra sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Komisyonda kabul edilen kanun tasarısı -Hükûmet tarafından- Türkiye Büyük Millet Meclisine yürürlük ve yürütme maddeleri dâhil 59 madde hâlinde gelmiştir. Hazırlık sürecinde istişare edilmediği, ilgili tarafların görüşlerinin alınmadığı anlaşılmıştır.
Değerli milletvekilleri, kanun yapma tekniği ve usulü açısından uyulması zorunlu olan şartlara uyulmamaktadır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik yürürlüktedir. Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'in 10'uncu ve 24'üncü maddesine göre Hükûmet tarafından hazırlanan düzenlemelerin düzenleyici etki analizi de bulunmamaktadır. Düzenleyici etki analizinde yapılan düzenlemenin muhtemelen fayda ve maliyetinin analizi, düzenlemenin sosyal, ekonomik ve ticari hayata, çevreye ve ilgili kesimlere etkileri ile izlenen danışma ve görüş alma süreçlerine ilişkin ayrıntılı bilgi ve değerlendirmelere yer verilmediği görülmektedir. Hâlbuki gelen yasa tasarısının düzenleyici etki analizi de bulunmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, dünyanın, gıda üretiminde kendi kendine yeten 7 ülkesinden biri olan Türkiye artık kendine yetmemektedir. Birçok kanunu ilgilendiren tasarı arazi toplulaştırılması ve sulama birliklerinin yönetim yapısı değişiklikleri merkezinde tartışılmaktadır.
Türk tarımının geleceği açısından işletme büyüklüğü anlayışını sağlayacak, destekleyecek en önemli politika arazi toplulaştırılmasıdır. Türkiye arazi toplulaştırılmasında çok önemli tecrübeye ve başarılı uygulamalara sahiptir. Dünyada örnekleri görüldüğü üzere arazi toplulaştırma hizmetleri havza ıslahı kapsamında bütüncül planlamayla ele alınmalıdır. Havza amenajman projelerine uygun olarak su yapıları, siltasyon önleyici tedbirler, floranın korunması ve zenginleştirilmesi, ağaçlandırma, erozyon kontrolü, arazi toplulaştırması ve arazi tesviyesi ile tarla içi geliştirme faaliyetlerinin yanında sosyoekonomik faktör kapsamında çiftçilerin yerleşim yerlerinin ıslahı veya modernizasyonu projelendirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, tasarının ikinci önemli konusu 6172 sayılı Kanun'a göre çalışan sulama birliklerinin yeniden yapılandırılmasıdır. Sulama birlikleri kanunla kurulmuş kamu tüzel kişilikleridir, yönetim organları bütün üyelerin katılımıyla yapılan seçimlerle belirlenmektedir. Kooperatif uygulamalarındaki başarısızlığa rağmen sulama birlikleri ile PANKOBİRLİK gibi diğer birlikler başarılı hizmetler vermektedir.
Rahmetli Kurucu Genel Başkanımız Alparslan Türkeş Türkiye'de kalkınmanın hızını artırmak, daha fazla üretim sağlamak, bu üretim artışıyla beraber daha adil bir bölüşümü yaratmak ve bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkını azaltmak için Türk milletini kalkınma seferberliğine davet etmiştir, bu maksatla "millet sektörü" isimli bir model teklifinde bulunmuştur. Sulama birlikleri millet sektörüne güzel bir örnektir. Sulama birlikleri zirai üretimin bir şubesi olarak üretici tarafından sahiplenilmiş, başarı grafiği de giderek yükselmektedir. DSİ tarafından yazılan 2016 Yılı Denetim İzleme Sonuçları Durum ve Gerçekleşme Raporu'na göre sulama birlikleri yüzde 70 oranında başarılı bulunmuştur.
Millet sektörüne bir başka örnek ise Konya Şeker, ilginç bir başarı hikâyesidir. Ekonomik modeller içerisinde akademik tartışmaları yapılmayan ancak üçüncü sektör olarak tanımladığımız millet sektörünün prototipidir. Tarım, gıda, endüstri ve hayvancılık alanlarında üretici, tüketici kombinasyonuyla ortaya koyduğu model iktisat fakültelerinde ders olarak okutulmaya değer bir başarı hikâyesidir.
Devlet Su İşleri, Sayıştay ve defterdarlık tarafından sürekli denetlenen, kurumsallaşma ve sahiplenme duygusu yönünden ciddi mesafeler alan sulama birliklerinin de sahibi milletin bizatihi kendisidir. Sahibi millet olan birliklerin millet tarafından yönetilmesinden daha doğru bir tercih söz konusu olamaz. Kötü örnek, örnek değildir. Kötü örnekten hareketle milletin toprağa aidiyetini geliştiren kuruluşlardan olan sulama birliklerinin ortadan kaldırılması doğru değildir. Sulama birlikleri mevcut hâliyle korunmalıdır. Tasarı, sulama birliklerinin tüzel kişiliğini muhafaza etmektedir. Tasarı, seçimle gelen organları ortadan kaldırılarak atama yoluyla görevlendirilen bir başkan tarafından temsil ve yönetimi öngörmektedir. Lakin seçimi olmayan, temsil yetkisi bir başka kurumdan atamayla alınan temsilcinin idari, mali ve özlük yönünden başka bir kuruma bağlı olduğu, üyelerinin hiçbir karara katılmadığı bir yapının kişiliğini tarif eden bir lügat da bulunmamaktadır. Kişiliği olmayan yapı, tüzel kişiliğini de kazanamayacaktır.
Sulama birliklerinin 2016 yılı faaliyetlerine ilişkin Devlet Su İşlerince hazırlanan denetim ve izleme raporunda, birliklerin değerlendirilmesi yapılmıştır. "Değerlendirilen 378 sulama birliğinin ortalama analiz puanı 100 üzerinden 52 olarak çıkmaktadır. Sulama birliklerine devredilen sulama sahasının yüzde 7'si çok başarılı, yüzde 33'ü başarılı, yüzde 34'ü iyi ve yüzde 23'ü de orta durumda olarak değerlendirilen 353 sulama birliğine ait durumdadır. Sulama birliklerinin büyük çoğunluğunun genel durumlarının ortalamanın üstünde bir performans sergilemesinin en önemli etkeni, ısrarla ve geliştirilerek sürdürülen denetimlerdir." denilmektedir.
Sulama birliklerinin yönetim yapısının değiştirilmesine yönelik düzenlemenin bir diğer gerekçesi olarak gösterilen tahakkuk tahsilat oranlarıdır. 2006 ile 2016 yılı mukayese edildiğinde gider dengesinin oluşmaya başladığı görülmektedir. On yıllık istatistiklerin ortaya koyduğu gerçek, sulama birliklerinin kurumsallaşmaya başladıkları, idari ve mali açıdan istikrara kavuştukları yönündedir.
Değerli milletvekilleri, 2016 yılında 6172 sayılı Kanun'da değişiklik yapılması için DSİ Genel Müdürlüğü birimlerince çok kapsamlı çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada ortaya çıkan gerçek ve bu gerçek üzerinde geliştirilen düşünce, başka kurumlardan devralınan tesislerin sulama birliklerine devredilmesine imkân tanınması, çalışma metnine girmiştir. Bu çalışmanın mürekkebi kurumadan sulama birliklerinin Devlet Su İşlerine devrini öngören tasarı tezat teşkil etmektedir.
Sulama birliklerinden başarısız olanlara ilişkin mevcut yasada var olan yetkilerin kullanılması, müeyyidelerin uygulanması suretiyle başarısız olanların feshedilmesi, başarılı birliklerin statülerinin aynen korunması gerekmektedir.
Çiftçinin yönetiminde olan kullanma suyu ve sulama tesislerini, doğrudan illiyeti dolayısıyla, çiftçiden daha iyi koruyacak bir model de söz konusu değildir.
Değerli milletvekilleri, suyun özelleştirilmesi anlamına gelebilecek hükümler komisyon çalışmalarında tasarıdan çıkarılmıştır ancak 8'inci maddeye bağlı ek madde 11'de "DSİ veya işletme ve bakım sorumluluğu devredilen gerçek ve tüzel kişi...", komisyon çalışmalarında -tasarının ilk hâlinde olmayan- bu ifade eklenmiştir. Bu ifade yasa metninde oldukça suyun özelleştirilmesine yönelik düşüncenin hâlâ devam ettiği, ileride yapılacak bir düzenleme ve tartışmaya hukuki dayanak ve emsal teşkil edeceği açıktır.
Yine, 8'inci maddeye bağlı ek madde 12'de yapılan değişiklikler sonucunda maddenin üçüncü cümlesi "Sulama tesisleri, DSİ tarafından hizmet alımı suretiyle işlettirilebilir." şeklini almıştır. DSİ neden hizmet alımı yapacaktır? Hizmet alımının usul ve esasları ne olacaktır? Bunların bu tasarıda açıklığa kavuşturulması gerektiğini düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Mit.