GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nin kurucusu Kadı Muhammed'in idam edilişinin 71'inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:80
Tarih:03.04.2018

KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisin kapalı olduğu iki gün önceki cumartesiye denk gelen 31 Mart, Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nin kurucusu Kadı Muhammed'in idam edilişinin 71'inci yıl dönümü idi. Rahmetli eşi Mîna Hanım'ın Kakşar isimli bir araştırmacının kendisiyle Arapça yapmış olduğu bir mülakattan aynen aktarıyorum; eşi, rahmetli Mîna Hanım'ın dilinden:

"Kadı Muhammet büyük bir insandı. Kültürlüydü ve âlimdi. Cesur ve kahramandı. Çok zekiydi. Mahabad'ın büyük ailelerinden birinden geliyordu. Kürt Cumhuriyeti Başkanı olmadan önce Mahabad'da 'kadı' yani 'hâkim, yargıç' olarak görev yapıyordu. Halk onun sözlerine büyük itibar ediyor ve her önemli işlerinde ona danışıyordu. Kararları isabetliydi ve bu bağlamda halk tarafından çok seviliyordu.

Bana bir arkadaş gibi davranırdı. Beni 'mahbube' yani 'sevdiceğim' diye çağırırdı. 7 çocuk dünyaya getirdim. Kendisi asla erkek-kız ayrımı yapmazdı. Erkek çocuklarını sevdiği gibi kız çocuklarını da severdi. Kadınlara çok saygı ve sevgi duyardı. Dindar biriydi. Temizliğe ve halk sağlığına çok önem verirdi. Kürt ağaları ve ileri gelenleri arasında çok eşlilik âdeti olmasına rağmen, Kadı Muhammed tek eşliliği savundu ve benden başkasıyla evlenmedi.

Hukukta kadın-erkek eşitliğini savunuyordu. Her alanda benimle istişare ederdi. Çıkacağı yolculuktan siyasilerle kuracağı ilişkilere kadar bana danışıyordu. Bir gün bana şöyle dedi: 'Asla kendini benim mülküm gibi görme! Ben sana bir arkadaş gözüyle bakıyorum. Senin görüşlerin benim için çok önemlidir.'

Önder Kadı dünyada gelişen siyasal, sosyal ve ekonomik gelişmeler hakkında bilgi sahibiydi. Dünyada meydana gelen olayları yakından takip ediyordu. Ana dili olan Kürtçeden başka dil olarak İngilizce, Fransızca, Rusça, Arapça, Türkçe, Farsça ve Azerice olmak üzere 7 dil biliyordu. Kütüphanesi Kürt aydınları arasında meşhurdu. Kütüphanesinde her türlü kitap bulunuyordu. Onun birçok kitabını kızımın evine bırakmıştım. Birçoğu felsefi, ahlaki, dinî, siyasi ve ilmî olan bu kitapların büyük bir kısmı ne yazık ki yok oldu.

Çok az şeyden şikâyet ederdi. Davet edildiği Bakü'de Kürt Cumhuriyeti Başbakanı Hacı Baba Şeyh'le beraber eve döndüğü gün, Hacı Baba Şeyh ona 'Korkmalarını sağlamak için bazı kesimler üzerinde baskı uygulamak gerekir, onları korkutmak gerekir.' deyince, Kadı ona şu sözlerle cevap verdi: 'Dünya âlem şunu kabul etmelidir ki öldürmekle ve dövmekle hiçbir sorun çözülmez. Kişi, karşısındaki insanı demokratik yöntemlerle ikna etmelidir. Vatanımızı sürekli yönetmek istiyorsak bunu halkımızı hoşnut etmek için yapmalıyız; baskı kurarak ve zor kullanarak değil.' Bilindiği gibi, bir yıllık cumhuriyet boyunca sadece bir olay meydana geldi ve bu olayda sadece 1 kişi öldürüldü. Adı Gafur Mahmud olan bu kişinin öldürüldüğü haberini duyan Kadı Muhammed buna çok üzüldü ve sabaha kadar uyuyamadı.

Kürt Cumhuriyeti ilan edildiğinde çok neşeli olan Kadı bana şöyle dedi: 'Senin de bazı çalışmalar yapmanı istiyorum.' Ben gülerek 'Okuryazar bile değilim, elimden bir şey gelmez ki.' dediğimde, şöyle dedi: 'Kürt kadını düşüncelerini değiştirmelidir. Senden de Mahabad'da Kürdistan Kadınlar Birliği kurmanı istiyorum. Kürt Cumhuriyeti liderinin eşi olarak bunu yapmalı ve kadınları mücadeleye teşvik etmelisin. Altın ve gümüşü ne yapacaksın? Altın ve gümüşlerini ülkeye hizmet ve kadınların cehaletini ortadan kaldırma yolunda harcamalısın. Eğitim için sen okula gitmelisin ki diğer kadınlar ve genç kızlar seni örnek alsınlar.' Bunun üzerine çalışmaya başladık ve derken 1945 yılında Kürdistan Kadınlar Birliğini kurarak cehalete karşı bir hamle başlattık."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Yıldırım.

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

"O günleri asla unutmayacağım, sevgi günleriydi o günler; ülke sevgisi, mücadele sevgisi, direniş sevgisi ve insanlığa hizmet sevgisi." Mîna Hanım'ın sözleri burada bitiyor.

Değerli arkadaşlar, bilindiği gibi, Mahabad Kürt Cumhuriyeti 1946 yılında Rusya'nın desteğiyle kuruldu ve henüz doğru dürüst bir yılını doldurmadan Rusya Kürtlere sırt çevirerek ve İran rejimiyle kirli ittifak ve antlaşmalar yaparak bu cumhuriyetin İran rejimi tarafından yıkılmasında ve 31 Mart 1947 yılında Cumhuriyetin Başkanı olan Kadı Muhammed'in idam edilmesinde birinci derecede rol oynadı. Tabii ki bu Rusya'nın Kürtlere karşı yaptığı ilk ihanet değildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Size bir dakika daha süre tanıyorum Sayın Yıldırım.

Buyurun, tamamlayın lütfen.

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Zira 16 Temmuz 1923'te ulusların kendi geleceklerini belirleme hakkı doğrultusunda zamanın Sovyet yönetimi tarafından kurulan "Kürdistana Sor" yani Kızıl Kürdistan da üzerinden altı yıl geçtikten sonra Stalin ve İran rejiminin ittifakıyla ortadan kaldırıldı ve sakinleri olan Kürtler Orta Asya steplerine sürgün edildiler.

Kadı Muhammed'in idam edildiği tarihten şimdiye kadar geçen yetmiş bir yılda Tahran, Bağdat, Şam, Ankara cephelerinde değişen hiçbir şey maalesef yoktur. Yetmiş bir yıl önce Tahran'da Kürtleri ve Farsları birbirine kırdıran Rusya, yetmiş bir yıl sonra Afrin üzerinden bir Kürt-Türk kopuşuna zemin hazırlamakta ve Türkiye'yi bu tuzağa doğru çekmeye çalışmaktadır. Oysa Kürtlerin Tahran, Bağdat, Şam, Ankara rejimlerinden istedikleri şey, ana dille eğitim ve üniter yapı içerisinde makul bir statü talebidir. Kürtler onlarca yıldır bu meşru haklarını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Herhâlde daha fazla istemeye yüzüm yoktur.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - İki üç dakika daha Sayın Başkanım, çok önemli hususlardan bahsediyor. Talep üstüne Sayın Başkanım...

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Bir cümle kalmıştı.

BAŞKAN - Siz cümlenizi tamamlayın, zaten kayda giriyor o.

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Oysa Kürtlerin Tahran, Bağdat, Şam, Ankara rejimlerinden istedikleri şey ana dille eğitim ve üniter yapı içerisinde makul bir statü talebidir. Kürtler onlarca yıldır bu meşru haklarını, günün moda ifadesiyle "yerli ve millî" bir çözüm olarak Müslüman, Fars, Arap ve Türk hükûmetlerinden kardeşlik çerçevesinde talep ettiler fakat bu hükûmetler ve devletler, ne Kadı Muhammed, Şeyh Ubeydullah Nehri, Molla Mustafa Barzani gibi İslami şahsiyetlerin bu taleplerine kulak verdiler ne de komünist Kürtlerin taleplerine kulak astılar. Bunlardan da anlaşılıyor ki bu hükûmet ve devletler için İslami Kürtler ile komünist Kürtler arasında bir fark yoktur. Bu hükûmet ve devletlerden meşru haklarını talep eden her Kürt, onlar nazarında haindir, bölücüdür, teröristtir.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Siz ayrımcılık yapıyorsunuz.

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Oysa Kürtlerin bin yıl öncesinden beri beraber yaşadıkları Türklerden de Araplardan da Farslardan da...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - ...kardeşlik çerçevesinde bu soruna çözüm bulmaktan başka bir istekleri yok. İnşallah bir gün hep birlikte bu kardeşliği sağlar ve bu sorunu da çözeriz; o zaman millî ve yerli ittifak da Cumhur İttifakı da millî ve yerli çözümle gerçekleşmiş olur.

Saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)