GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:79
Tarih:29.03.2018

AYCAN İRMEZ (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubum adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün ülke olarak geldiğiniz nokta: Çeşitli algı oyunlarıyla ortaya çıkarılan bir tablo. Tabloda olması gerekenler yok; o yüzden tablo eksik, tablo sıkıntılı. Kent merkezleri dahi yakılıp yıkılan kentler; bodrum katlarında yakılarak katledilen yurttaşlar; ülke olarak içinde olduğumuz ekonomik buhran; KHK'lerle işlerinden, ekmeklerinden edilmiş emekçiler, akademisyenler; insanların birçok yönden tükendiği, gelecekle ilgili karamsar bir hâl; adaletin ancak adının kaldığı bir ülke; Suriye'de savaşın ve tek bir çatışmanın yaşanmadığı biricik yere sırf Kürt karşıtlığı üzerinden başlatılan bir işgal ve ilhak; evet, tabloda ne yazık ki bunlar yok. Ne var peki? Yaratılan manipülasyonla kahramanlık öyküleri yazmış bir Hükûmet ve yöneticileriyle şenlik havasında bir ülke var aslında.

Peki, asıl tabloya baktığımızda, ülkenin aslında şenlik içerisinde değil; tam tersine, kapkara bir hüzün ve acı içerisinde olduğu çok açık. Sokaklara çıktığınızda hemen göreceksiniz. Neden şenlik fotoğrafı görüyoruz peki? Çünkü sarayın tekelleştirdiği bir medya tarafından her gün manipüle ediliyoruz.

Değerli milletvekilleri, asıl tabloya baktığımız zaman, rehin tutulan milletvekillerini, siyasetçileri; haritadan silinmiş kentleri; adalet terazisi, ülkenin ötekileri söz konusu olduğunda, sürekli şaşan hâkim ve savcıları; ayaklar altında ezilen akademisyen cübbelerini; bir pankartla düşüncelerini ifade ettikleri için gözaltına alınan, tutuklanan, gelecekleriyle oynanan gençleri; patronları korumak adına mahkemeler tarafından iş cinayetlerinde yaşamını yitiren yurttaşlarımızın ailelerine ödenmesi öngörülen kan paralarını; mesleğinden olmuş, aşından, ekmeğinden olmuş onlarca insanı; daha dün sizlere burada anlattığım, 78 yaşında cezaevine konan Sise anayı görmekteyiz; aslında baskı ve korkuyla her gün sayısız kez çiğnenen insan onurunu ve yasaları görmekteyiz. Ülke âdeta bir korku imparatorluğuna çevrilmiş durumda. Fakat bizler sabah gazeteleri açıp baktığımızda neredeyse tüm gazetelerde AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın ne kadar şahane bir lider olduğunu görüyoruz yani AKP iktidarının var olma koşullarını sürdürebilmek yani maskelemek için medya üzerindeki baskısını görüyoruz.

Türkiye'de yaşayan tüm yurttaşlar büyük bir baskı altında. Bu baskının devam ettiricisi olan aracı kurumlar arasında en önemlisi de bağımsız siyasi iktidarın gündeminin işlendiği bahçeye açılan medyadır. Demokrasinin lağvedildiği, bağımsız yargı düşüncesinin dahi konuşulmadığı, özgürlük, insan hakları ve hukuk gibi değerlerin çiğnendiği bu ülkede bağımsız olmayan medya kurumlarıyla büyük bir operasyon ne yazık ki düzenlenmektedir. Zihinsel dünyaların şekillenmesini hedef alan bu operasyonlarda devletin tüm sermayesi kullanılmaktadır. AKP iktidarı medya üzerindeki baskısını, kendi yarattığı sermayelere devlet olanaklarıyla peşkeş çekerek sürdürmektedir. Bugünlerde gerçekleşen örnekleri hepimiz görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, toplum "yerli" "millî" "gayrimillî" denilerek kutuplaştırılmış durumda. Bu kutuplaşma her geçen gün daha da derinleştirilmektedir. Hesap Verebilirlik ve Şeffaflık Endeksi'nde hızla dünya ülkelerinin gerisinde bir ülkede aslında yaşıyoruz. Düşünce ve ifade özgürlüklerinde, akademik özgürlüklerde, bağımsız medya endekslerinde her geçen gün biraz daha geriye düşülüyor. Her geçen gün demokrasi, adalet, hukuk devleti, özgürlükler ortamından yoksun bir ülkeye dönüşmekteyiz. Siyasi iktidar medyadan elini çekse aslında bunları tek tek sizlerin de göreceğini biliyoruz.

Son olarak dünyaca ünlü yazar George Orwell'in dediği gibi "Başkalarının duymak istemediklerini söylemektir özgürlük." Başkalarının kızdıkları şeyleri söylemektir özgürlük.

Son olarak aslında şunu da özellikle belirtmek istiyorum: Şu tabloda gördüğünüz Kilis kent merkezinde Bölük Mahallesi, Küçük Çarşı Sokağı'nda yer alan ve 17'nci yüzyıl sonlarına doğru Kürt Hüseyin tarafından inşa edilen, "Kürtler Camisi" olarak adı verilmiş olsa da ama ne yazık ki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Sayın Başkan, son bir dakika...

BAŞKAN - Buyurun Sayın İrmez.

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu dahi, bu fotoğraf dahi aslında bize birçok şeyi göstermektedir. Burada, levhasında dahi yazıyor "Kürtler Cami" ama ne yazık ki son dönemlerde "Türkler Cami" olarak değiştirilmiştir. Yani burada dahi tüm Kürtlere nasıl bir tahammülsüzlük, isimlerine dahi nasıl bir tahammülsüzlüğün söz konusu olduğunu ne yazık görmekteyiz.

Aslında burada amaçlanan, Kürtlere ait tek bir hafızayı ortada bırakmamak, Kürtlere ait tüm hafızaları ve şu an görmüş olduğunuz tarihî mirasları dahi ortadan kaldırmaktır. Aslında burada yapılmak istenen, Kürtleri yok sayma politikaları AKP iktidarı tarafından ne yazık ki her gün önümüze konulmaktadır. Burada amaçlananın aslında Kürtlere tahammülsüzlükten başka bir şey olmadığını bir kez daha göstermektedir ve bizzat Valilik, bu ismi değiştirdiğine yönelik ayrıca kendi sitesinde yayınlamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Kürtler Camisi olduğu ve bir Kürt tarafından yapıldığına ilişkin yer almış olsa da ama caminin "Türkler Camisi" olması gerektiğini ve değiştirmiş olduğunu bizzat sitesinden görebilirsiniz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İrmez.