GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:78
Tarih:28.03.2018

ZİYA PİR (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarı aslında Maliye Bakanıyla alakalı. Maliye Bakanı malum Bayburtludur, şu anda Gümüşhaneli hemşehrim burada oturuyor ama bu, benim bir fıkra anlatmamı engelleyemez. Biliyorsunuz, Bayburt'ta Çoruh Nehri üzerinde 4 tane köprü vardı. O günlerde Bayburtlu İstanbul'a gidiyor. Boğaziçi Köprüsü'nün üstünden geçerken bir sigara yakıyor, böyle köprüye bakıyor -o günlerde İstanbul'a ikinci boğaz köprüsü yapılıyor- ve diyor ki: "Ey İstanbul, büyüdükçe, değiştikçe Bayburt'a benziyorsun."

Şimdi, değerli milletvekilleri, bu kanunla siz neye benzemek istiyorsunuz? Neyi konuşalım sizinle? Türkiye'de vergi gelirlerinin dörtte 3'ü dolaylı vergilerden elde ediliyor. Siz bununla nereye benzemek istiyorsunuz? Ya da sürekli "yerli" ve "millî" naraları atıp sağlık hizmetlerinde yabancılara KDV muafiyeti getiriyorsunuz. Neye benzemek istiyorsunuz? Ya da Türkiye'de katma değeri yüksek ürünler üretilebiliyor mu? Hayır. Neye benzemek istiyorsunuz? Böyle sıralayıp sorabiliriz size ve soruyorum: On beş yıllık dış ticaret açığımız 980 milyar dolara ulaştı -sıfırlar atıldıktan sonra- bununla neye benzemeye çalışıyorsunuz? Ya da geçenlerde Sayın Başbakan diyor ki: "Doların çıkması bizim ihracatımıza yarıyor." Ama öyle bir şey yok, ne ihracatımız artıyor ne de ithalatımız düşüyor. Siz neye benzemeye çalışıyorsunuz bunlarla? Ya da Türkiye'de hâlâ yabancı sermaye ihtiyacı her yıl giderek artıyor. Neye benzemeye çalışıyorsunuz? Dış ticarette Avrupa Birliğine ve Amerika'ya yüzde 85 bağımlıyız. Siz onlara sürekli meydan okumalarla nereye varmaya çalışıyorsunuz? Ya da 51 milyar dolar olan cari açığı mı konuşalım burada? Ya da son iki yılda Moody's'e "Biz Moody's'i dikkate almıyoruz, onlar da kimdir?" diye diye doların 4 liraya çıkmasını yani son iki yılda TL'nin dolar karşısında yüzde 100 değer kaybetmesini mi konuşalım? Ya da çift haneli enflasyonu mu, çift haneli işsizliği mi, reel artışı olmayan maaşları mı, gelir dağılımındaki arızaları mı, hangi birini konuşalım? Biz elbette çok şey konuşabiliriz, bizim partimiz konuşabilir ama susturuyorsunuz, konuşturmuyorsunuz. Sadece burada değil. Bizim kamuoyuna ulaşmamız lazım, medyayı kullanabilmemiz lazım ama sizin medyanız, havuz medyası bütün muhalifleri sadece linç etmeyle meşguldür, bizim diğer fikirlerimize asla yer verilmiyor. Son olarak, Boğaziçi Üniversitesindeki savaşa karşı gençleri linç etmeye kalkıştınız. Daha önce, muhalif olan meslek örgütlerini, basın yayın kuruluşlarını, sivil toplum örgütlerini, önemli kişi ve şahsiyetleri ve tabii ki siyasetçileri neyle suçladınız? Ya "terörist" dediniz ya da "ihanetçi" dediniz. Türk Tabipleri Birliğini "Savaş bir halk sağlığı sorunudur." dedikleri için ya da sivil ölümlere dikkat çeken akademisyenleri "Biz suça ortak olmayacağız." dedikleri için linç ediyorsunuz. Ya da Ayşe Öğretmeni. Ne demişti Ayşe Öğretmen bir televizyon kanalına bağlanarak? "Ülkenin doğusunda yaşananların farkında mısınız? Yazık, insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, analar ağlamasın." dediği için linç ettiniz. Ya da insan hakları aktivistlerini Büyükada'da aynı şeklide linç ettiniz, sonra serbest bıraktınız. Ya da Cumhuriyet gazetesini. Cumhuriyet gazetesiyle ilgili attığınız şeyler ortadadır. Ne diyorsunuz birinde: "Terörün kalesine operasyon." Ses Almanya'dan geldi, tam o dönemde sizin bakanınız eleştirdiğiniz Almanya'da gizli toplantılar yapıp kredi istiyordu onlardan.

Arkadaşlar, basını susturmayın. Basını susturursanız halk hakikate ulaşamaz.

Halk ile basın arasına lütfen girmeyin diyorum, konuşmamı burada sonlandırıyorum.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)