GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/5, 2602, 2612 ve 2644) No.lu Tıbbi ve Aromatik Bitki Çeşitliliğinin Korunmasında, Üretiminde ve Pazarlamasında Karşılaşılan Sorunlar ve Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Maksadıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin önergelerin ön görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:77
Tarih:27.03.2018

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA MİT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tıbbi ve aromatik bitkilerin ekolojik denge gözetilerek üretiminin artırılması, satışı, sağlığa uygun olarak kullanılması ve ihracatının geliştirilmesi ve bunlara yönelik çözüm ve önerilerin belirlenmesi amacıyla verilen araştırma önergesi Danışma Kurulunun aldığı kararla ortak öneri hâline getirilerek Genel Kurulda görüşülmektedir. Ben de bu vesileyle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tıbbi bitkilerin tanımını tam olarak yapmak mümkün değildir. Günümüzde "tıbbi ve aromatik bitkiler" terimi genellikle birlikte kullanılmaktadır. Tıbbi ve aromatik bitkiler genel anlamı itibarıyla hastalıkları önlemek, sağlığı sürdürmek ve hastalıkları iyileştirmek için ilaç olarak kullanılan bitkilerdir. Tıbbi bitkiler, sağlık, beslenme, kozmetik, vücut bakımı, tütsü yapımı veya dinî törenler gibi alanlarda yer alırken, aromatik bitkiler ise güzel koku ve tat vermeleri için kullanılmaktadır. "Tıbbi ve aromatik bitkiler" denildiğinde hem bitki hem etken madde yönünden ve hem de tüketim alanları bakımından çok büyük bir alanı kapsamaktadır. Bu bakımdan bugün standart hâle gelmiş bir gruplandırması bulunmamakla birlikte genellikle familyalarına, içerdikleri etken maddelere, tüketim ve kullanımlarına, yararlanılan organlara ve farmakolojik etkilerine göre gruplandırılmaktadırlar. Ancak en yaygın olarak kullanılan gruplandırma, etken maddelerine göre yapılan gruplandırmadır.

20'nci yüzyılda tıbbi ve aromatik bitkilerin üretim ve kullanımındaki gelişmeler incelendiğinde, yüzyılın başlarında teknolojinin getirdiği yenilikler, sosyal ve politik gelişmeler bitkilerin ilaç olarak kullanımının hızla azalmasına neden olmuştur.

Dünyada tıbbi ve aromatik bitkilere olan talep her geçen gün artmaktadır. Tıbbi ve aromatik bitkilerin özellikle ilaç, gıda ve kozmetik sanayi hammaddesi olarak geniş bir kullanım alanı vardır. Tüketici ve sanayici taleplerine cevap veren kaliteli ve standart ürün için ıslah edilmiş çeşitlerin geliştirilmesi, uygun ekolojik şartların belirlenmesi, tabiata zarar vermeden zamanında toplanması, hasat sonrası işlemler ve işleme teknolojisinin belirlenmesi için bir Meclis araştırması komisyonu kurularak elde edilecek sonuçlara göre düzenleme yapılması ihtiyacı bütün gruplar tarafından benimsenmiştir.

Türkiye'de, hâlihazırda, gerek iç tüketim ve gerekse ihracatı yapılan tıbbi ve aromatik bitkilerin tahminen yüzde 20'si kadarının tarımı yapılmaktadır, diğer yüzde 80'i ise kök, meyve, sap, yaprak ve çiçek olarak geleneksel yöntemlerle doğadan toplanmak suretiyle elde edilmektedir. Günümüzde, Türkiye'de, yeterli miktarda standart ve kaliteli ürün temini, geleneksel yöntemlerle yapılan toplanmayla mümkün olmamaktadır. Bu bitkilerin, düzenli olarak kültür ve ıslah çalışmalarıyla istenilen niteliklere ulaştırılması gerekmektedir.

Tıbbi ve aromatik bitkiler, uçucu yağ yani eterik yağ taşıyan bitkilerdir. Uçucu yağlar, bitkilerden su buharı damıtılmasıyla elde edilen, oda sıcaklığında sıvı olan, bazen donabilen uçucu, kuvvetli kokulu ve yağımsı karışımlardır. Aromatik bitkilerden elde edilen uçucu yağlar açıkta bırakılınca oda sıcaklığında bile buharlaşabildiklerinden ve güzel kokulu olduklarından "esans" ismiyle de anılmaktadırlar. Doğadaki tüm bitkiler insanlığın hizmetindedir ve aromatik bitkiler asırlardır ilaç, gıda, parfümeri ve kozmetik gibi çok farklı alanda kullanılmaktadırlar.

Yüzyıllardan beri süregelen insan ve bitki arasındaki bağ sonucu, günümüzde tüm dünyanın önemli kabul ettiği ve ciddi araştırmaların yapıldığı etnobotanik bilim dalı doğmuştur. Etnobotanik, bilgi birikimi, deneme yanılma yoluyla edinilmiş ve uzun bir zaman süreci sonucunda nesilden nesle aktarılarak günümüze kadar ulaşan çok değerli bilgileri yansıtan içerikleriyle, bitkilerin bilimsel olarak değerlendirilmelerine önemli katkıda bulunmaktadır. İnsanlık tarihi boyuncu bilinen pek çok hastalık türü tıbbi ve aromatik bitkiler kullanılarak tedavi edilmeye çalışılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütüne göre dünyadaki insan nüfusunun yüzde 80'i hastalıklarını öncelikle tıbbi bitkiler yoluyla tedavi etmeye çalışmaktadır. Hâlihazırda ilaç üretiminde yüzde 60 oranında tıbbi ve aromatik bitkiler kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra gelişmiş ülkelerdeki reçeteli ilaçların yüzde 25'i bitkisel kökenli maddelerden oluşmaktadır. İlaç elde edilen bitkilere olan talep, düşük maliyetli olması, yan etkilerinin olmaması, toksit etkilerin azlığı ve doğal olarak üretilmiş olmasından dolayı hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkelerde artış göstermektedir.

Gün içerisinde soluduğumuz kirli hava, düzensiz beslenme ve katkı maddeleri, besinlerde kullanılan zararlı, koruyucu maddeler ve hareketsizlik vücudumuzda "serbest radikal" denilen maddeleri oluşturmaktadır. Bu maddeler de bağışıklık sistemimizi etkileyerek hastalıklara sebep olmaktadır. Bu da son yıllarda insanoğlunu yoğun bir şekilde antibiyotik kullanımına yönlendirmiştir. Ancak vücuttaki bu bakterilerin antibiyotiğe olan direnci artmış, bu sebeple de ilaç sektörü dozajı daha yüksek olan antibiyotikler üretmeye başlamışlardır. Yani biz antibiyotik aldıkça vücuttaki bakterilerin antibiyotiğe olan direnci artmış ve dirençleri arttıkça da çözüm daha yüksek dozajlı antibiyotikler kullanmakta aranmıştır. Bu kısır döngü, sonunda içinden çıkılmaz bir hâl almıştır.

İşte burada devreye tıbbi aromatik bitkiler girmektedir. Bu nedenle ilaçlara alternatif olarak tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanılması önerilmektedir. Bazı bitkisel bileşimlerin tek bir antibiyotikle öldürülmesi zor olan mikroorganizmaların dirençliliğine karşı koyarak daha etkin bir tedavi sağladığı rapor edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, sağlıklı olma anlayışı içerisinde bütün dünyada "alternatif tedavi" veya "destekleyici tedavi" diye adlandırılan tedavi yöntemleri tartışılmaktadır. Alternatif tedavi veya destekleyici tedavi yöntemlerinde ana materyal olarak gündeme gelen tıbbi ve aromatik bitkilerin bilinçsizce kullanılmasında görülen artışa paralel olarak olumsuz ilaç etkileşimlerinde de artış kaçınılmazdır.

Her insanın farklı metabolizması vardır ve farklı özelliklere sahiptir. Bilimsel dayanağı olmaksızın, hiçbir denetime tabi tutulmaksızın ve hiçbir standardı bulunmayan bu ürünlerin ticarethanelerde, internet üzerinden, radyo ve televizyon reklamlarıyla tanıtım ve satışı gerçekleştirilmektedir. Son dönemlerde tıbbi bitkilerin endikasyon belirtilerek kontrolsüz olarak satılması toplum sağlığı açısından çok ciddi tehlikeler oluşturmaktadır. Tıbbi bitkilerin etki göstermesi için bir standardın olması gerekir.

Tıbbi bitkilerin doğru kısımları, doğru mevsimde, doğru saatte ve doğru bölgede toplandıklarında bir standarttan söz edilebilir çünkü bitkilerin içerdikleri maddeler ekolojik şartlara göre değişmektedir.

Dünya pazarlarında tıbbi ve aromatik bitkilere olan talep, değişik alanlarda ve sanayi kollarında tüketimine paralel olarak her geçen gün artmaktadır. Dünyada yaklaşık 422 bin bitki türü bulunmakta olup bunlardan 70 bin civarındaki kısmı tıbbi bitkilerdir. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre 20 bin civarında tıbbi ve aromatik bitki türü vardır. Türkiye'de ise 9 bin civarında bitki türü olup bunlardan yaklaşık 500 tanesi tıbbi bitkiler grubunda yer almaktadır.

Türkiye, tıbbi ve aromatik bitkilerin dış satımında dünyanın önde gelen ülkelerinden birisidir. Ülkemiz, farklı iklim ve ekolojik koşullara sahip olması, florasının çok sayıda bitki türü ve çeşitliliğini içermesi bakımından, ayrıca doğadan toplanan ve kültürü yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler açısından büyük ekonomik potansiyele sahiptir.

Tıbbi ve aromatik bitki tarımını yapmak isteyen yetiştiricilerin ihtiyaç duyduğu tohumu sağlamak, onlara gerekli yardımı yapmak mutlaka ve mutlaka şarttır. Özellikle ekonomik değeri yüksek olan bitki türleri kültüre alınarak bu bitkilerin doğal tarımına geçilmelidir. Bu nedenle kaliteli ve doğal ortamına zarar vermeden toplanan ürünler ve yetiştirilen bitkiler için teşvik primleri verilmelidir. Bu olaylar dikkate alınarak, gen kaynakları ve biyolojik çeşitlilik çok iyi taranarak bu gibi olumsuz koşulların etkisini azaltmak ve belli ölçüde dayanıklı türlerin belirlenmesi, kültüre alınması ve ıslah edilmesi faydalı olacaktır.

Değerli milletvekilleri, ilaç ham maddesi olan etken maddelerin tespitinden üretilmesine ve dağıtılmasına kadar bilgi ve sorumlu tek sağlık meslek grubu eczacılardır. Tıbbi bitkiler ve etkileri konusunda tek meslek grubu eczacılar olduğu için, 6197 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikle, tıbbi bitkilerin eczanelerde, eczacıların kontrolünde satışı ve kullanılması toplum sağlığı açısından çok önemlidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlamak üzere bir dakika ek süre veriyorum Sayın Mit, buyurun.

MUSTAFA MİT (Devamla) - Değerli milletvekilleri, yine sosyoekonomik yoksulluk içinde bulunan vatandaşlarımızın topluma entegre olmaları ve ekonomide aktif üretken duruma geçerek sürdürülebilir gelire ulaşmaları amacıyla, tıbbi bitkilerin bölge kadınlarına toplatılarak kadınlar için de istihdam alanı oluşturulabilir diyor, bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Mit.