Konu: | Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 76 |
Tarih: | 22.03.2018 |
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada bulunan herkesi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, AKP Hükûmeti, Türkiye'yi demokrasi yolunda yürütmekten vazgeçtiğinden beri yatırım ortamını iyileştirmeye çalışıyor. Bakın, tırnak içinde söylüyorum, demokrasi yolundan çıktığımızdan beri arkadaşlar, iki buçuk üç yıldır hep yatırım ortamını iyileştirmeye çalışıyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonuna yaklaşık 20 torba geldi. Her bir torba da ağır, çuval ağırlığında; 90 madde, 100 madde, 150 madde, 80 madde torbalar. Yasama kalitesi yok. Ama bakın, 20 torba geçiyor, bin madde geçiyor, yatırım ortamı iyileşmiyor. Neden? Çünkü yatırımcı, Türkiye'ye güvenmiyor, hukuk devleti olmadığını görüyor ve bu yüzden de daha fazlasını istiyor.
Bakın, üç yıl önce niye bu teşvikleri vermek zorunda değildik? Barış süreci varken bunları vermek zorunda değildik. Yatırımcı geliyordu "Evet, burası demokrasi yolunda yürüyen bir ülke." diyebiliyordu ve "Hukuk devleti burası, bir sıkıştığımda mahkemeye giderim, hakkımı ararım." diyordu ve bu teşvikler olmadan da yatırımını yapıyordu. Demokrasi yolundan çıktığımızdan beri, arkadaşlar, yatırımcı namzetleri -onların da sayıları çok az- Hükûmetin kapısına gidiyorlar "Biz sıkıştık arkadaş." diyorlar. Mevcutlar da öyle, diyorlar ki: "Biz çok sıkıştık." Ne yapacağız? O güne kadar aklına gelmeyen -bakın, düşünün, otuz beş yıllık bir mesele KDV meselesi- KDV iadeleri aklına geliyor grupların. "KDV iadelerini bize verin ki çarkı döndürelim çünkü değirmende su bitti." diyor yatırımcılar. İşverenler değirmeninde su bitti, değirmene su koyman lazım.
Bakın, 2017 yılında da değirmende su bitmişti. Bünye hasta, arkadaşlar, ekonomimiz hastalanmış, bir an önce demokrasi yoluna dönelim, çözüm orada dedik. "Hayır, ben istibdat rejimine, baskı rejimine devam edeceğim; piyasaya da para vereceğim, para saçacağım piyasaya." dedi iktidar. Kredi Garanti Fonu'nu şapkadan çıkardı, 250 milyar lira piyasaya para saçtı, piyasada bir kortizon etkisi yarattı. Hastaya da kortizon versen hasta biraz kendisini iyi hisseder. Geçici bir süre ekonomimizin çarkları döndü, değirmene su girdi çünkü geçen sene. Ne oldu? Bir yıl geçti, evet, piyasaya, değirmene su verince çarklar döndü, bir miktar ekonomi büyüdü ama kim büyüdü arkadaşlar, kimler büyüdü? Bir kısım yandaş büyüdü. Asgari ücretlinin cebine giren bir şey yok, esnafımız "İşlerimiz iyi gitmiyor." diyor, çiftçi mağdur ama bir kısım yandaş işini büyüttü, kârını büyüttü. Bir kısım finansçı, bir kısım yandaş inşaatçı kârlarını büyüttü arkadaşlar, bunun dışında bir büyüme yok.
Şimdi, bir yıl sonra kortizon etkisi bitti, tekrar çarkları döndürmek için değirmene su lazım. Ne oldu? Maliye Bakanına gitti "Ya, Sayın Maliye Bakanım, sen geçen sene Kredi Garanti Fonu'nu verdin ama artık o bitti, daha fazlasını da veremiyorsun çünkü bankalardaki limitler doldu. Ne yapacağız? Bizim KDV alacaklarımız var, bunları bize geri ver..." Şimdi, bu düzenlemeyi yapıyoruz arkadaşlar. Yatırımcıların devletten 160 milyar liralık KDV alacağı var, şimdi bunları iade edecekmiş. Ama bakın, bu nasıl anlatılıyor Türkiye halkına, Türkiye halklarına nasıl anlatılıyor? "Büyük müjde, KDV'de reform yapıyoruz." Ya, 81 milyon vatandaş da düşünüyor ki: "Arkadaş ya, ben her gün KDV ödüyorum, arabama benzin koyuyorum KDV ödüyorum. Markete gidiyorum, yaptığım her alışverişin yüzde 8'i, yüzde 18'i KDV. Her şey KDV'yle, bu KDV'yi de ben ödüyorum çünkü KDV bir tüketim vergisidir." Vatandaş diyor ki: "Herhâlde bu KDV'de Hükûmet bir indirim yapacak." 81 milyon vatandaşımız bunu düşünüyor çünkü Başbakan "Müjde, KDV'de reform yapıyoruz." deyince ne düşünür vatandaş? Maliye Bakanı da çıkıyor "Müjde, KDV'de reform yapıyoruz." diyor. Vatandaş da "Herhâlde bana bir şey gelecek." diyor.
Bakın arkadaşlar, Plan ve Bütçe Komisyonu tutanaklarına bakın, Maliye Bakanımız listeyi verdi. Ben demiştim ki bu torba yüzde 1'i ilgilendiriyor. Bakın, 81 milyonu değil yüzde 1'i ilgilendiriyor, zenginleri. Maliye Bakanının verdiği listeye göre yüzde 1'i de değil -ben iyimser bir rakam söylemişim- binde 1'i ilgilendiriyor arkadaşlar. Topu topu 70-80 bin KDV alacaklısı devletten bu alacaklarını alacak. Yani vatandaşa bir müjde yok. Maliye Bakanı vergilerinin yüzde 70'ini dolaylı vergilerden topluyor yani KDV'den, ÖTV'den topluyor ve bu arada alacağı olan inşaatçılar, yatırımcılar... Şimdi, toplanan o vergilerden KDV iadesi olarak toplumun binde 1'ine iade yapılacak arkadaşlar.
Ya, bir devlet elbette ki alacağı olan işverenlere ödemelerini yapabilir, bununla ilgili böyle bir tedbir alabilir ama bütçe dengelerimiz sarsılmışken, bu ödemeleri yaparken bunu nasıl finanse edeceğini de halklarımıza, vatandaşlarımıza, milletin temsilcilerine anlatması lazım.
Şimdi, Maliye Bakanı 160 milyar lirayı ödeyecek, bütçe dengelerini sarsacak ama bu ödemeyi yaparken bunu nasıl finanse edeceği konusunda Komisyonumuza hiçbir şey söylemedi. Dedi ki: "Allah kerim, bereketi gelir." Arkadaşlar, bereketi nereden geliyor? Bakın, siz bir avuç yatırımcıya, birkaç bin kişiye bu KDV'leri öderken 81 milyondan vergi topluyorsunuz. Yani dolaylı vergiler yüzde 70'deyken siz bu vergileri KDV'den toplayıp, tüketim üzerinden toplayıp yatırımcıya verirseniz geniş kesimlerden vergi alıp binde 1'e vermiş olursunuz. Böylece geniş kesimler daha fakirleşir, binde 1 daha zengin olur, değirmenin suyu hep bir bölüm yandaşa ve finansçıya akmış olur.
Arkadaşlar, bu değirmenin suyunu geniş kesimlere akıtmamız lazım. Evet, işveren sıkıntıda ama onların sıkıntısı ne ki esas sıkıntı geniş kesimlerde. Şimdi biz bu değirmenin suyunu geniş kesimlere akıtırsak -işçilerimize, esnaflarımıza, çiftçilerimize- o zaman değirmenin çarkı kendi kendine döner. Arkadaşlar, bu gelir ve servet adaletsizliğinin çarkını kırarsak o zaman değirmenin çarkları döner. Eğer ülkemizi bir barış ve huzur ülkesi yaparsak, demokratik kuralları işletirsek, hukuk devleti yaparsak o zaman değirmenin çarkları kendi kendine döner. Ama bunları yapmadığınız sürece bütün totaliter rejimlerde olduğu gibi bir kısım yandaş oligarkı beslersiniz, onları semirtirsiniz ve geniş kesimler yoksullukla hemhâl olurlar ve onlara da vereceğiniz şey şudur: "Vatan tehlike altında, büyük bir tehdit var, savaşmamız lazım, silah almamız lazım, istibdat rejimi kurmamız lazım, medyayı susturmamız lazım." dersiniz ve medya tek sesli de olduğu zaman -dünkü Doğan Medya Grubunun satışıyla beraber zaten teslim olmuştu Doğan Medya Grubu- tam bir şekilde ele geçirip milletimize de bunu anlatırsınız. "Vatan tehdit altında." deyip silahlara, F-400'lere, F-35'lere...
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - S-400.
GARO PAYLAN (Devamla) - ...S-400'lere, bütün bu silahlara kaynakları akıtırsınız, sonucunda ne olur arkadaşlar? Ekmek eksilir, garibanın ekmeği eksilir, garibanın ekmeğinden alırsınız yandaşlara verirsiniz, bir de silah lobilerine verirsiniz arkadaşlar.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Terör örgütüne bedava veriyorlar, biz almak zorundayız tabii ki.
GARO PAYLAN (Devamla) - Bu çarkı kırmamız lazım. Ülkemizi tekrar demokrasi yolunda yürütmemiz lazım ki hepimizin aşı olsun, işi olsun, huzuru olsun arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bakın, Maliye Bakanı bu parayı binde 1'e verecek, biliyorsunuz, binde 1'e. Peki, nasıl finanse edeceksiniz Sayın Maliye Bakanı diyorum, "Bakarız." diyor. Ben diyorum ki: Arkadaş, yıllardır gelir vergisi reformunu getireceğiz diyordunuz. Gelir vergisi reformunu niye istiyoruz? Doğrudan vergileri artırmak için yani gelire ve servete duyarlı vergileme almak için, zenginden daha fazla vergi alıp geniş kesimlere yansıtmak için. Böyle bir reform getirdi mi Maliye Bakanı? Hayır. Gelir vergisi reformu ortada yok. Ne yapacak? Geniş kesimlerden vergiyi, dolaylı vergiyi toplayacak ve küçük bir azınlığa kanalize edecek arkadaşlar. Maalesef totaliter rejimlerin kuralı budur, rol modelleri Putin de böyle yapıyor, bir avuç oligarkı zenginleştiriyor -kendi yandaşı- geri kalan kesimleri de susturulmuş medyayla "Büyük Rusya" "Güçlü Rusya" söylemleriyle -tırnak içinde söylüyorum- uyutmaya çalışıyor. AKP iktidarı da rol modeli Putin'in yoluna girmiş durumda, maalesef bu şekilde halkımıza doğruları söylemiyor arkadaşlar ve onun ekmeğinden çalıp bir bölüm yandaşa transfer ediyor.
Değerli arkadaşlar, geniş kesimleri rahatlatacak politikalar yapmamız lazım. Bakın, bazı maddelerle örnekler vereyim ki daha iyi anlaşılsın bu torba neler getiriyor. Mesela arkadaşlar, bu torbayla, şimdi, diyor ki Sayın Maliye Bakanı: "Ben 2020'den önce ödeme yapmayacağım." Doğruyu söylemiyor. Neden? Bakın, holdingler var biliyorsunuz, büyük karteller var. Bu büyük karteller hem ithalatçı hem toptancı hem perakendeci. Biliyorsunuz, ithalat yaptığınızda KDV'yi gidip ödersiniz ve ithalatçı, toptancıya verdiğinde KDV'yi ondan alır, alamadığının, deposunda tuttuğunun KDV'si de alacak olarak kalır. Yani ithalatçı ve toptancıda biriken KDV'lerse perakendeciye geçer, perakendeci tahsis ettiği vergiyi öder ama bunların hepsi bir gruptaysa Maliye Bakanı diyor ki: "Ben bu holdinglerin kendi alacak vereceklerini birbirlerine mahsup etme hakkını vereceğim." Ve yürürlük tarihini bugüne koyuyor arkadaşlar. Eğer bu madde geçerse büyük karteller, ithalatçı, toptancı, perakendeci olarak kendi aralarında mahsuplaşacaklar ve bir anda milyarlarca lira bütçeden bu büyük holdinglere transfer edilmiş olacak.
Bakın, biz diyoruz ki kartellere can vermeyin, oligarklarınıza can vermeyin çünkü bu, haksız rekabet yaratır. Yalnızca ithalatçı olan, yalnızca toptancı olan, yalnızca perakendeci olan milyonlarca insanımız var, onlar bu haktan yararlanamayacak ama birkaç yüz oligark, holding bu mahsuplaşmadan yararlanacak ve bugün yararlanacak arkadaşlar, bu da -bütçemizi yaptık- 2018 yılı bütçemize büyük bir zarar verebilir.
Diğer bir maddeye örnek vereyim arkadaşlar: "Hasılat esaslı vergilemeye geçeceğiz." diyor Sayın Maliye Bakanı. Yaklaşık 1,5 milyon mükellefi ilgilendiriyor. Şimdi, örneğini de verdi, dedi ki: "Bir berber arkadaş diyecek ki: 'Ben hasılat esaslı olarak KDV bildireceğim ve bu çerçevede vergimi vereceğim.'" Ya, Sayın Değerli Bakan, 5 liraya saç kesen var -bilirsiniz arkadaşlar, benimki öyle değil de- 100 liraya saç kesen de var, değil mi? 100 lira isteyen de var zengin semtlerde. Şimdi, siz "5 liraya saç kesen ile 100 liraya saç keseni aynı şekilde vergilendireceğim hasılat esaslı olarak." derseniz, burada bir adalet olmaz çünkü "100 liranın KDV'si 18 lira, 5 liranın KDV'si kuruşlar. Ben oradan bir oran belirleyeceğim, KDV'yi ona göre alacağım." diyor. Burada bir adalet yok arkadaşlar ve kayıt dışılığı artıracak bir uygulamadır bu.
Bakın, yıllar önce bu böyleydi, hasılat esaslı; hatta asgari geçim standardına göre vergilendirme yapılırdı. O yıllarda kayıt oranı son derece düşüktü arkadaşlar. Kayıt dışılığı artıracak bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Bir şey daha var: Mali müşavirler geldiler Sayın Bakan. Bu, mali müşavirlerin mükelleflerini de azaltacak bir düzenlemeymiş, bunu da öyle bildirdiler. Evet, siz bir imkân vermişsiniz, "Nasıl olsa hasılat bazlı bir düzenleme, ben de defterimi Maliyenin yaptığı siteden... Sokarım oraya birkaç evrak, böyle bir bilgilendirme yaparım..." Bu da mali müşavirlerin mükellefiyet ilişkilerini düşürecek bir düzenleme.
Mali müşavirler geldiler, oda temsilcileri geldiler ama Sayın Bakan, şikâyet telefonları da geldi üstüne. Bu nispi vergilendirmeye itiraz ediyor mali müşavirler. Öyle... Odadan geldiler...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yatacak yerin yok.
GARO PAYLAN (Devamla) - Ben itiraz ettim, tutanaklarda belli.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yatacak yerin yok.
GARO PAYLAN (Devamla) - Ama telefonlar geldi.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bunu en çok sen destekledin, nispi vergiyi sen destekledin.
GARO PAYLAN (Devamla) - Hayır, tutanaklarda belli. Hayır, efendim...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - "İlla da nispi vergi getirin." dedin.
GARO PAYLAN (Devamla) - Hayır... Nispi vergi... Ama oranlar... Sayın Bakan, bakın...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - "Nispi vergiyi mutlaka getirmeliyiz." dedin. Herkes gördü.
GARO PAYLAN (Devamla) - Sayın Bakan, tutanaklarda var, yapmayın.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, Hükûmet adına konuştuğunuzda cevap verirsiniz.
Siz de Genel Kurula hitap edin Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Devamla) - "Maktu aidatlarla ilgili, on kat yetki verilmesinin çok fazla olması ve KDV iade raporlarının düzenlenmesinde müteselsil sorumlu kılınması mali müşavirler açısından ciddi bir handikap yaratacaktır." diye kaygılarını belirttiler Sayın Bakan. Çünkü düşünün ki 10 milyar dolarlık bir KDV iade raporu düzenledi bir mali müşavir. Ya, o mali müşavirin belki 10 bin lira gücü yok, aylıkla geçinen bir mali müşavir. Siz diyorsunuz ki: "Müteselsil sorumlusunuz. Yani sen 10 milyon dolarlık raporun altına imza attıysan, yarın öbür gün o belgede bir sıkıntı çıktığında, ben seni, o kocaman patronlarla aynı değerde müteselsil sorumlu kılarım, aynı düzeyde sorumlu kılarım." Bu, kabul edilemez arkadaşlar. Mali müşavirler odamız, evet, bu anlamda "Biz bunun altından kalkarız." dedi ama mali müşavirlerden, serbest muhasebeciden gelen telefonlar o yönde değil.
Değerli arkadaşlar, bakın, çok önemli bir madde var. Sayın Maliye Bakanı, biliyorsunuz, geçen yıl dedi ki: "Konutta George'a, Hans'a sıfır KDV. Yurt dışından gelenler ev alıyorsa sıfır KDV; Ahmet, Mehmet, yüzde 18, size yok." Ahmet'e, Mehmet'e yok; George'a, Hans'a var.
Şimdi, sağlıkta da benzer bir madde getirildi. Şimdi, düşünün ki Ahmet, Mehmet, Ayşe, Garo, Ohannes gittiler bir sağlık kurumuna, tedavi oldular, "5 bin lira, artı, yüzde 8 KDV, 400 lira da KDV vereceksin." George geldi, gitti bir hastaneye, o da aynı şekilde 5 bin liralık hizmet aldı. "E, Bay George, sana sıfır KDV, sen KDV vermeyeceksin." Bu adalet midir arkadaşlar? Ya, kendi vatandaşına uygulamadığın bir vergi sistemini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlara neden uyguluyorsun? Yapacaksan, herkese aynı uygulamayı yap; yapmayacaksan, niye yalnızca yabancılara yapıyorsun?
Ve suistimal edilme olasılığı da var. Düşünün ki arkadaşlar, bir kliniğe gittiniz, gene, 5 bin lira fatura. Ya, sana 5.400 lira mı? "Ama 'George' olsaydın 5 bin lira." "Adımı 'George' yaz." derse ne olacak. Adını "George" yaz faturaya. Nasıl ispat edeceksin "George" olmadığını? Bundan sonra bütün vatandaşlara öneriyorum yani. Hani, bu suistimaldir belki ama arkadaşlar, adınıza "George" derseniz KDV yok.
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Garo'dan alıyor mu?
GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, çok sakıncalı bir madde daha var. "Okul, cami, yurt, çocuk yuvası yaparsanız sıfır KDV." diyor, Maliye Bakanı bunu söylüyor, "Okul, cami, yurt yaparsan sıfır KDV." Bakın, bu olumlu bir şey, evet, desteklenmesi gereken bir şey ama suistimal edilebilir bu da. Neden? Çünkü bakın, bir belediye veya Çevre Bakanlığı belli bir yere imar verdiğinde -diyelim ki bin konutluk bir imar veriyor- diyor ki: "Ama o bölgeye bir cami, bir okul, bir yurt, bir çocuk yuvası yapacaksın." Şimdi, düşünün ki siz 1 milyarlık bir yatırım yapıyorsunuz, bunun içinde 100 milyon lirası da bunlar tutacak. Düşünebiliyor musunuz, "Kardeşim, ben okul, cami, yurda 500 milyon liralık harcama yaptım." dese bu yatırımcı ve bunlardan sıfır KDV ödese nasıl ispat edeceksiniz? "Ben bu kadar metreküp beton camiye döktüm, şu kadar demir kullandım." derse, inşaata harcadığı betonları oradan çıkarırsa nasıl bunun önüne geçeceksiniz arkadaşlar? Bu kabul edilemez. Eğer bir insan hayır yapıyorsa bu KDV'yi de ödesin, siz eğer iade edecekseniz onu başka bir yöntemle iade edin. Burada suistimale açık bir uygulama var arkadaşlar.
Devlete ait üniversite hastanelerinin borçları kanayan bir yara arkadaşlar ve milyarlarca liralık borç altındalar. Olumlu bir düzenleme bunun sıfırlanması ama yapısal bir tedbir getirmiyor. Bugün bu borçları Maliye Bakanlığı ödeyecek yani ödeyecek dediğim, yapılandıracak ama yarın bu borçlar tekrar birikecek. Üniversite hastanelerine dönük yapısal bir reforma ihtiyaç var arkadaşlar. Orada bilim üretiliyor, orada doktorlar yetiştiriliyor. Oraya yalnızca bir ticarethane olarak bakamazsınız, oraların desteklenmesine ihtiyaç var. Oraya performansı sokamazsınız. Oraya performansı soktuğunuz için o hastaneler bu hâlde. Bir Çapa Hastanesi, bir Hacettepe, bir Cerrahpaşa; bunlar şu anda bitmiş durumdalar, hocaları çekilmiş durumda, imkânları sıfırlanmış durumda. O açıdan, yalnızca borcu sıfırlamakla kurtaramazsınız. Bu hastanelerin tekrar bilim üretecek, kaliteli doktorlar üretecek şekilde yapısal bir reforma ihtiyacı var arkadaşlar. Bu açıdan da bir düzenleme yapmamız gerekiyor ve Maliye Bakanının bu borçları öderken oraya vadeli satanları da dikkate alması gerekiyor arkadaşlar çünkü 10 liralık malı 20 liraya fatura ettiler "İki yıl sonra parasını alacağım." diye. Bugün öderseniz o borçları ıskonto etmeye ihtiyacınız var, buna da dikkat etmenizi hassaten rica ediyorum.
Değerli arkadaşlar, gördüğünüz gibi torba, binde birin torbası. Yüzde yüzü ilgilendiren bir şey yok sevgili vatandaşlarım, size düşen bir şey yok bu torbada. Hükûmet bir bölüm yandaşını tekrar bu KDV iadeleriyle ihya edecek, abat edecek arkadaşlar. Size bir şey yok. Size düşen, o ödediği KDV'leri finanse etmek. Benzin alırken... Bakın, benzine yine zam var. Benzine zam, 15 kuruş zam, siz ödeyeceksiniz. Her şeye zam. Sizin tükettiğiniz gıdada enflasyon yükselmiş durumda. Her şeye zam var. Sizin bu zamlı tarifeyle aldığınız her şeyde ödediğiniz KDV'yi alacak Maliye Bakanı ve bir bölüm yandaşına iade olarak verecek ve herhangi bir gelir vergisi reformu da getirmediği için bunun finansmanında başka bir yol da yok.
Değerli arkadaşlar, otoriter rejimler böyle yaparlar, medyayı sustururlar, halkını sustururlar, onları inim inim inletirler borçlar altında ve bir bölüm yandaşını ihya ederler. Maalesef, bu torbada da size düşen bir şey yok. Bunlar, zenginlerin ve yandaşların torbaları.
Saygılar sunarım. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)