| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 22.03.2018 |
CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
HDP'nin grup önerisine baktığımızda, teması itibarıyla yargının siyasallaştığı özelinde ve verilen yanlı kararlar üzerinde verilen bir araştırma önergesi olduğunu görüyoruz. Esasında, mesele biraz daha bunun ötesinde bugün geldiğimiz noktada. Yani yargının siyasallaşmasından kasıt, siyasetin yargıya bir şekilde etki etmesi ve yargının, kararlarında siyasetin etkisi doğrultusunda karar vermesi dediğimiz zaman bu, işte keşke bu kadar basit olsa. Yani bir reform paketiyle yargının bağımsız hâle gelebilmesi için yapılacak bazı düzenlemelerle belki bunun önüne geçilebilir. Ancak, burada, içinde bulunduğumuz durumda artık siyaset yargısallaşmış durumda. Yani siyaset, nasıl ki içinde bulunduğumuz durum itibarıyla Türkiye'deki tüm kurumları tahakkümü altına aldıysa yargıyı da tahakkümü altına almış durumda. Artık tamamen yargısallaşan bir siyasetle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Bunun çok çarpıcı örnekleri var, mesela tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmalarının perde arkasında dönen pazarlıkları bunun önemli göstergesi olarak söyleyebiliriz. Kimse Deniz Yücel'in tahliyesinin bağımsız yargı tarafından verilmiş bir tahliye kararı olduğunu söyleyemez. Çünkü, ortaya çıkıyor ki Alman makamları daha iki gün öncesinden özel uçaklar tutup tahliye edilen kendi vatandaşlarını buradan almayı planlamışlar. Başbakanın açıklamasının hemen arkasından da tahliye kararı çıkıyor. Şimdi, böyle bir durumda bir bağımsız yargıdan falan bahsedemeyiz. Keza Avrupa Birliği'nin Ahmet Şık'ın tutukluluğuna ilişkin yapmış olduğu açıklamaların Ahmet Şık'ın tahliye olması konusunda verilen kararlara etkisi olmadığını söyleyemeyiz. Hem müstakbel yargı mensuplarının hem de hâlihazırdaki yargı mensuplarının ilişki ağları da yine bunun önemli göstergelerinden biri. Mesela, Danıştay Başkanının kızı, AKP üyesi hâkimler... Şimdi bu fotoğrafa baktığımız zaman, yargının içerisinden gelen tüm milletvekilleri bilir ki bir hâkim hâkim olarak atama yapıldıktan yirmi dört saat geçmeden Yargıtay tetkik hâkimi falan olamaz arkadaşlar, böyle bir örnek yok. Yani orada Danıştay Başkanı neyin ödülünü aldı? Danıştay Başkanı çay toplamaya gitti, onun ödülünü aldı. Danıştay Başkanı sanki iktidar partisi milletvekiliymiş gibi ana muhalefet liderini eleştirdi, suçladı, onun ödülünü aldı. Ortaya çıkan durum biraz daha bunun ötesinde yani bizim, siyasallaşan yargının daha ötesinde başlıkları tartışmamız gerek burada.
Değerli arkadaşlar, diğer bir nokta tutuklu milletvekillerine ilişkin yapılan uygulamalar. Şimdi, milletvekilinin milletvekili olduğu için ayrı bir uygulamayla karşılaşmasını yani pozitif anlamda bir ayrımcılık yapılmasını bir kenara bırakın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZEYNEL EMRE (Devamla) - Sayın Başkan, tamamlayacağım.
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın.
ZEYNEL EMRE (Devamla) - ...yine azıcık ceza hukukundan anlayan, içinden gelenler bilir ki bir vatandaş, sabıkası yoksa ve direkt şahsa karşı işlenen bir suç söz konusu değilse, böyle hakaret suçu gibi daha basit anlamda tabir edeceğimiz suçlar karşısında bir yıl üç ay gibi bir hapis cezasıyla karşılaşmaz, böyle bir hapis cezasıyla karşılaşsa dahi muhakkak o ceza ertelenir yani ertelenmeden bir yıl üç ay hapis cezası uygulanmaz. Hangi partiden olursa olsun, bir milletvekili şayet "Saraydaki padişah bozuntusu." gibi bir ifade kullandığı için, bu ifadeyi kullandığı için milletvekilliği son buluyorsa bu apaçık millet iradesine hakarettir değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi son olarak size şunu söyleyeceğim: Burada sizin yerleşmiş uygulamalarınıza baktığımızda, yüzde 70-80 milletvekillerinin değiştiğini görüyoruz. Elinizde fırsat varken yargıyı bağımsız kılmak için bizimle birlikte çabalayın. Sonra, emin olun sizlerin de ihtiyacı olacak.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)