Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 75 |
Tarih: | 21.03.2018 |
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bir Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak, kırk beş gündür aynı torbayla ilgileniyorum arkadaşlar, tam kırk beş gün oldu. Bütçe Komisyonunda üç haftaya yakın bu 95 maddeyi görüştük ve Genel Kurulda da sanıyorum bu üçüncü veya dördüncü haftamız arkadaşlar. 95 madde, onlarca ayrı yasa, onlarca ayrı bakanlığı ilgilendiren bir torba; torba değil, çuval. İnanın, maddeleri idrak etmekte, anında "O neydi? O hangisi? O ne getiriyordu?" diye idrak etmekte zorlanıyoruz. Eminim Hükûmet de zorlanıyordur 95 maddelik bir torbada. Bakın, 10'uncu bakanımızı değiştirdik bu torbayı görüşürken, Sayın Millî Eğitim Bakanımız 10'uncu bakanımız. O da sonuç olarak anlamaya çalışacak, gerçi altında imzası var, eminim ki hâkimdir. Ama, hepsine hâkim olmak mümkün değil, inanın kafamız da torba oldu. Ben Hükûmete öneriyorum: Böyle 95 maddelik torbalarla değil, palyatif tedbirlerle değil, karşımıza lütfen yapısal tedbirlerle gelin. Her bir konuyu ilgili ihtisas komisyonlarında görüşelim, yasama kalitesini devreye sokalım. Yasama kalitesi olmayınca, bakın, iki buçuk yıllık deneyimim şunu söylüyor: Plan ve Bütçe Komisyonunda -çünkü her şey oradan geçiyor- inanın, onlarca maddeyi şu iki buçuk yılda tekrar tekrar görüştük. İki yıl önce yaptığımız yasayı Sayın Bakan, iki yıl sonra bir daha düzeltiyoruz çünkü yasama kalitesi yok arkadaşlar. Böyle torbalarla, böyle çuvallarla da yasama kalitesi beklemeyin.
Şimdi, bu torbanın son bölümüne geçtik arkadaşlar ve son bölümünde iki çok kritik madde var, çok kritik arkadaşlar. Birisi, internet sansürü. Hükûmet ilk iktidar olduğunda, 2002'de "Üç şeyden ülkeyi kurtaracağım." dedi: Yolsuzluklar: Geldiğimiz durum belli. Yoksulluk: Maalesef yoksulluk... Çünkü asgari ücrette hâlâ açlık sınırının altındayız, bırakın yoksulluk sınırını. Çalışanların yüzde 80'inden fazlası yoksulluk sınırının altında bir gelirle şu anda evlerini idame ettirmeye çalışıyorlar. Üçüncüsü de yasaklardı: "Ben yasakları devre dışı bırakacağım." diyerek geldi, iktidar oldu AKP iktidarı. Evet, bazı adımlar da attı, haklarını teslim edelim ama öyle bir şey ki biz zaten üç kuşaktır yasaklara alışmıştık, bir bölüm bir rahatlama geldi, inanın, Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan da olduk. Yasaklar konusunda bırakın ileri adım atmayı, şu son üç yılda 1990'lı yılları, hatta Evren faşizmi günlerini aratacak noktada yasaklarla karşı karşıyayız.
Şimdi, bu madde ne getiriyor arkadaşlar internet sansüründe? Bakın, okuyorum... Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna -yasası da var, adı da Radyo ve Televizyon Üst Kurulu- deniyor ki "Sen internet alanını da denetleyeceksin." bu yetkiyi veriyor bu yasa tasarısı. Yetmemiş radyo ve televizyonlara yaptıklarınız... Hani bugün havuza, o büyük havuza 3 medya kuruluşunu daha kattınız; zaten havuzun kenarındaydı, zaten komiserleriniz oradaydı, CNN'deydi, Kanal D'deydi, Hürriyet'in içinde basın komiserleriniz vardı, onlar televizyona kimin çıkıp kimin çıkmayacağına zaten karar veriyorlardı, şimdi havuzun suları oraya da aktı, daha fazla yandaş bir gruba CNN, Kanal D ve Hürriyet satıldı. Bakın, onlarca gazeteniz var, televizyonunuz var, hepsi aynı şeyi söylüyor zaten, hepsi "Padişahım çok yaşa." diyor, hepsi. Ya, 3 tane kurum zaten "Padişahım çok yaşa." diyorlardı, daha fazla bağırttırmak için niye bir sanayi grubuna, size yandaş gruba daha aldırıyorsunuz ki? Radyo ve Televizyon Üst Kurulu da güya bunları denetliyor. Geriye denetleyecek bir şey kalmadı ki hepsi "Padişahım çok yaşa." diyor zaten.
Şimdi, geriye kaldı bizim internet alanımız. İnternet alanında kısmi bir özgürlük var. Orada herkes kendi çabasıyla, sosyal medyada, diğer medya aracılıklarıyla, kendi yaptığı yayınlarla vatandaşa ulaşmaya çalışıyor; herkes, yalnızca milletvekilleri, siyasetçiler değil, herkes sosyal medya üzerinden kendini ifade etmeye çalışıyor. İktidar bu alanı da fazla gördü. Tam bir istibdat yaratmak istiyor, tam bir sessizliğe büründürmeye çalışıyor ülkeyi ve bunun için de internet alanını da zapturapta alması lazım. Ve diyor ki: "Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna ben yetki vereceğim, internet alanını denetleteceğim." Şimdi, belki biraz sonra diyecek ki iktidar temsilcileri: "Yok, arkadaş, ben yalnızca Adnan Hocayı denetleyeceğim." Öyle değil. Maddenin lafzına baktığımızda internette yapılan her türlü yayın için lisans alınmasını öngörüyor. Şimdi diyecek ki iktidar: "Hayır, bireysel yayınlar öyle değil." Diyor ki: "Her türlü platforma, her türlü yayın platformuna..." Veya bakın, ben burada bir yayın yapsam, kenarına "Paylan TV" yazsam bildiğiniz platformlardan birisine, gidip lisans almam gerekiyor Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan. Bütün bunlar, arkadaşlar, internet alanını da zapturapta aldıracaktır. Bu yola tevessül etmeyin diyorum. Son kalan özgürlük alanını da kapatmayın, ülkemizi Kuzey Kore ligine düşürmeyin arkadaşlar.
Bakın, Sayın Bakan, Wikipedia'yı yasaklamış bir ülkedeyiz. Ya, gençlerimizin, benim, hepimizin bilgi alabileceği uluslararası bir portal var, Wikipedia iki yıldır yasaklı arkadaşlar. Wikipedia'nın yasaklı olduğunu kimseye anlatamıyoruz. Yarın bu maddeyle YouTube kapatılabilir arkadaşlar, YouTube. "Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren bir video var." diye RTÜK'e koştuğu anda, bu da medyaya düştüğü anda, o havuzdaki sizin yandaş gazetecileriniz bağırdığı anda YouTube yasaklanabilir.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - YouTube bir platform değil, kapsamda değil, biliyorsun bunu, biliyorsun öyle olduğunu.
GARO PAYLAN (Devamla) - Değil, öyle efendim. Yorumlanabilir, çok rahat genişletilebilir.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Garo, bunların hepsini konuştuk, olmadığını biliyorsun.
GARO PAYLAN (Devamla) - Netflix yasaklanabilir. "Platform" diyor Sayın Başkan, "platform" diyor. Netflix bir platformdur, yayın platformudur. Burada "platform" diyor Sayın Başkan, gelin, aksini iddia edin "Platform" diyor. Netflix bir yayın platformudur. Yarın Netflix'i yasaklamış, YouTube'u yasaklamış bir ülke olursak arkadaşlar -ki bunlar olabilir, her türlü yorumlanabilir bu madde- ne olacak? Ülkemiz tam bir Kuzey Kore ligine düşmüş olacak. Bunlara yol vermeyelim derim arkadaşlar.
Diğer bir kritik madde, nükleer santrallerle ilgili arkadaşlar. Bakın, biz Ruslarla 2010 yılında, Japonlarla da 2013 yılında nükleer santral anlaşması yaptık. O günlerde hep muhalefet ettik. "Ülkemizi nükleer ülke yapmayın." dedik "Nükleer santrale ihtiyacımız yok." dedik "Nükleer santraller öldürür." dedik ama dinlemediniz. O gün 12,5 sentten biz uzun vadeli elektrik alacağız diye Ruslarla, Japonlarla anlaşmayı imzaladınız. Bakın, Ruslarla yaptığımız anlaşmadan, o günden bugüne sekiz yıl geçti ve teknolojik gelişmeler sonucunda rüzgâr ve güneş enerjisi çok daha ucuza mal oluyor arkadaşlar artık. Geçen sene rüzgârda ve güneşte 5-6 sente uzun vadeli ihaleyle alım anlaşmaları yaptık. Bakın, nükleer 12,5 sentti ve siz bunda ısrar ediyorsunuz. Ama şimdi, yatırımcılar Ruslar olduğu için, bilmiyorum hangi gebelikler varsa, artık "Afrin'deki hava sahasını açtım, ben sana yol verdim, sana bir kahramanlık hikâyesi yarattım, seçimlerde sen bunu kullanacaksın, bunun da bedeli 5 milyar dolar." dediyse Putin, eğer ki Putin bu ahkâmı kestiyse, bakın, Putin 5 milyar dolarlık bir avanta daha istiyor.
Nükleer santral anlaşmasını yapmış 12,5 sente, yirmi yıl da bize alım garantisi koymuş, yetmez, biz gebeyiz ya, Putin diyor ki: "Daha fazlasını vereceksin." Ne yapıyor bu maddeyle? Birkaç milyar dolarlık daha teşviki Putin'in önüne koyuyor Hükûmet. Biz de diyoruz ki: Arkadaş, bu teşviki koyuyorsun da karşılığında ne alıyorsun, ne alıyoruz? Şimdi, biz Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri olarak, seçilmişler olarak burada görüşüyoruz değil mi bu anlaşmayı, uluslararası bir anlaşmayı? Diyoruz ki: "Ey Putin, ben sana birkaç milyar dolar daha avanta veriyorum." Şimdi, ben soruyorum: Duma, Rus Parlamentosu bunu görüşüyor mu? Rus Parlamentosunda şu anda "Türkiye bize birkaç milyar dolar avanta veriyor, biz de bunun karşılığında 12,5 sent yerine 8 sente düşürüyoruz." diye bir görüşme yapıyor mu? Hayır, biz görüşüyoruz. "Bu teşvikler verilebilir." demiyoruz, bakın, maddenin lafzına bakın, "verilir" diyoruz. "Verilir" diyerek birkaç milyar doları veriyoruz ama Rusya Parlamentosu bunu görüşmüyor arkadaşlar.
Bunu sorgulamayacak mı Türkiye Büyük Millet Meclisi? Sorgulamayacak mıyız arkadaşlar, tüyü bitmemiş yetimin hakkını sorgulamayacak mıyız? Milyarlarca dolardan bahsediyoruz. Arada neler dönüyor, ne alınıyor, ne veriliyor bilmiyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen torba içinde bir maddeyle milyarlarca dolar dönüyor. Hâlbuki bu konu ilgili ihtisas komisyonuna gelmeliydi, Enerji Bakanı gelip oraya bilgi vermeliydi, "Arkadaş, ben milyarlarca doları veriyorum ama bunun karşılığında da ülkeme enerji alırken 12,5 sent yerine 7 sente, 8 sente alıyorum." demeliydi. Bunların hiçbir tanesi denmedi arkadaşlar. Ben bu Meclisin bu maddeyi geçireceğine inanmıyorum, eğer geçirirse bunun da vebali boynunuzadır.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.