Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 75 |
Tarih: | 21.03.2018 |
GARO PAYLAN (İstanbul) - Şimdi, Sayın Başkan, alakasız konuşmam mı lazım, yapmayın bunu.
BAŞKAN - İç Tüzük söylüyor, ben söylemiyorum.
GARO PAYLAN (Devamla) - Niye şimdi hatırlatıyorsunuz o zaman ben alakalı konuşuyorsam?
BAŞKAN - Yok, yok, dedim ya, siz konuyla ilgili konuşuyorsunuz.
Yeniden başlatayım ben sürenizi.
Buyurun.
GARO PAYLAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, torbanın maddelerine bakın, 95 maddenin tamamına yakını işverenlere teşvik öngörüyor. Çünkü işverenler ne yapıyor? Maliye Bakanının kapısına gidiyor "Arkadaş, işler sıkıntıda, bana daha fazla teşvik ver." diyor ve maddelere baktığımızda tamamına yakını bunları içeriyor arkadaşlar.
Ve bunun finansmanında, bakın, handikap şu: Bütçe kaynakları sınırlı olduğu için, bütçeyi iyiymiş gibi göstermek için Maliye Bakanı başka bir yere el atıyor. Nereye el atıyor? Bir İşsizlik Sigortası Fonu var arkadaşlar. İşsizlik Sigortası Fonu'nda 118 milyar TL var, iktidar şimdi oraya el atıyor ve işverenlerin teşviklerinde, bakın, bu torbada geçen maddelerle 18 milyar TL'yi, eski parayla 18 katrilyon TL'yi işçinin parasından, işçinin fonundan alıyoruz, işverenlere teşvik olarak veriyoruz. Bu, bir tercihtir, siyasi tercihtir. Biz de buradan vatandaşlarımıza sesleniyoruz: Ey açlık sınırının altında çalışan milyonlarca asgari ücretli, ey yoksulluk sınırının altında çalışan -neredeyse tamamı öyle zaten- işçilerimiz, emekçilerimiz; sizin fonunuzu alıyorlar, bu Hükûmet alıyor, işverenlere teşvik olarak peşkeş çekiyor. Bu, doğru değil. Eğer ki Hükûmetin imkânı varsa, eğer Hükûmet işverenlere ağalık yapmak istiyorsa bütçeden yapsın.
Biz ona da karşıyız. Şu anlamda karşıyız arkadaşlar: Teşviklerin yalnızca işverenlere verilmesi doğru değil çünkü, bakın, işçiler sıkıntıda. İşçi "Geçinemiyorum." diyor, işçi "Evime ayda bir kere bile et götüremiyorum." diyor, işçi "Ben borç altındayım." diyor.
Şimdi, bütün teşvikleri işverenlere verirsek ve geniş kesimler, bu toplumun bütün yükünü çeken işçiler borç altındaysa, o ülkede çarklar zaten dönmez. Çarkların dönmesini istiyorsak geniş kesimleri rahatlatmamız lazım çünkü biz bir sosyal devletiz. Bakın Anayasa'mız ne diyor: "Türkiye Cumhuriyeti devleti sosyal bir devlettir." Sosyal bir devletsek sosyal politikaları takip etmemiz lazım ve işçinin parasını işverenlere peşkeş çekmememiz gerekiyor arkadaşlar.
İlgili madde -biliyorsunuz birkaç maddede var- şunları getiriyor: Bakın "1 işçi alırsan 1 işçinin parası benden." diyor Hükûmet, asgari ücret desteği veriyor işverenlere ve aynı zamanda ilave istihdama da "Sigorta primleri, vergiler benden." diyor ve bakın, asgari ücretten 18 milyar TL kesip işverenlere para aktarıyor arkadaşlar.
Bakın, değerli arkadaşlarım, bütçe kaynakları sınırlı olabilir ama bütçe kaynaklarını iyileştirmenin yolu böyle palyatif tedbirlerden geçmiyor. Dünyadan bakıldığında ülkemizin algısı, biz 1'inci ligi hedeflerken 3'üncü ligde bile tutunamadık, artık 4'üncü lig ülkeleri olarak geçiyoruz. 4'üncü lig ülkesi olarak geçiyor arkadaşlar ülkemiz ve bu yüzden de doğrudan yatırımlar olmuyor.
Yatırımcı ne istiyor? Hükûmetin kapısına gidip "Bana daha fazla teşvik ver. Ben vergi vermeyeyim. İşçinin parasını sen ver, işçinin sigortasını sen yatır ki buraya belki yatırım yaparım." diyor yatırımcı arkadaşlar. Bu durum sürdürülemez.
Evet, belli bir dönem böyle palyatif tedbirlerle İşsizlik Sigortası Fonu'na el atarsınız, orayı da bitirirsiniz ama o fon bittiği zaman ne yapacaksınız? Sürdürülemez çünkü; bir yıl, altı ay, üç ay, iki yıl bunu sürdürebilirsiniz ama bu durum eninde sonunda, hem bütçe açığıyla hem cari açıkla büyük bir kriz üretir.
İvedi olarak aklımızı başımıza devşirmemiz lazım arkadaşlar. Aklımızı başımıza devşirelim, ülkemizin bir hukuk devleti olduğunu bütün dünyaya gösterelim, kurumlarımızı işletelim ki yatırımlar olsun, insanlarımız geleceğe güvenle bakabilsin, işçiler yoksulluk sınırının, açlık sınırının altında çalışmasınlar ve geniş kesimler, hep beraber... Hani bir endeks yayınlandı ya, ona göre dünyanın en mutsuz ülkelerinden birisiyiz arkadaşlar. Mutluluk endeksinde ne kadar gerilere düştüğümüz belli. Hepimiz, bu bayram günlerinde özellikle, böyle acı bayram günleri yaşamayalım, mutluluk konusunda hep beraber kazanalım arkadaşlar.
Saygılar sunarım. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.