| Konu: | Meclisin halkın temsili yeri olduğuna, bir hamaset yeri olmaması ve ilerisi için nasıl bir politikamızın olduğu bilgisinin verilmesi gerektiğine, savaşta ölen veya yaralanan ÖSO'culara Türkiye tarafından verilen vaatlerle ilgili iddialara, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın bazı açıklamalarına ve AKP Hükûmetinin uluslararası kuruluşların asgari insani çağrılarına olumsuz yanıt vermesine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 20.03.2018 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bir temsil yeridir, halkın temsilinin yeridir ve vekillerin bilgilendiği, aynı zamanda tartıştığı, müzakere ettiği, halkı da bilgilendirme yeridir. Burası genelde bir hamaset yeri değildir ve olmaması da gerekir diye düşünüyoruz.
Şimdi, neyse ki daha fazla sivil ve can kaybı olmadan... Aslında, boş bir ilçeye girip de -Afrin'e yani- oradan 18 Mart Çanakkale'nin yıl dönümünde bir Çanakkale Zaferi çıkarmaya çalışmak hakikaten bu ülkenin hak ettiği bir şey değildir. Çanakkale Kürt'üyle, Türk'üyle, Çerkez'iyle, tüm halklarıyla bir ülke savunmasının yapıldığı yerdir.
Şimdi "Millet Meclisi böyle bir yerdir." derken şundan dolayı konuşmama böyle başladım: Öncelikle, yapılması gereken, şimdi nasıl bir dış politika izleniyor, bundan sonra ne yapılması hedefleniyor, ülkenin dış politikası nedir, Orta Doğu politikası nedir, Meclise açıklamalar yapmak, bilgi vermek gerekmektedir. Burada Dışişleri Bakanının bulunması gerekir. Böyle zamanlarda aslında böyle boş geçecek bir yer değildir Türkiye Büyük Millet Meclisi.
Bunun yanı sıra, örneğin, bundan sonra, evet, ne planlanmakta, bunun bilgisinin verilmesi gerekir. Mesela biz artık fetihçi bir ülke miyiz? Yani fethedeceğimiz başka yerler mi var, bunun bilgisinin verilmesi gerekir. Ya da bir yere gidip "Fetih yaptık." dedikten sonra aynı zamanda yağma hareketleri mi yapılmaktadır? Bunun da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Yağma girişimleri mi yapılmaktadır, yağmalama mı yapılmaktadır, bunun bilgisinin de verilmesi gerekir. Biz böyle bir ülke miyiz, böyle bir ülke mi olduk? Biz, böyle bir ülke olduğumuzu düşünmüyoruz. Ama bunların açıklamasının ve ilerisi için nasıl bir politikamızın olduğunun bilgisinin bütün ülke halklarına verilmesi lazım.
Nevroz arifesinde, çoğunluğu Kürtler olan bir ilçeden, Afrin'den 450 bin insan mesela nereye göçmüştür? Aynı zamanda uluslararası hukuk ve ilkeler de bunu açıklamayı gerektirir. Buradaki Kürt yurttaşlarımızın akrabaları da onların içerisindedir. Buradaki insanların canı yanarken Nevroz arifesinde acaba o insanların canının yanmasını gidermek için neler planlanmaktadır? Sanıyoruz ki milletvekillerinin de halkın da bunu bilmeye ihtiyacı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Ayrıca dolar mesela neden 4 liraya yaklaşmıştır, neden euro 5'e doğru koşmaktadır, bu savaşın bize maliyeti nedir, bunu da halkımızın ve herkesin bilmesi gerekmektedir.
Şimdi, Sayın Başkan, ÖSO'yla ilgili burada birçok defa bu yapının cihadist mantıklı suç unsurlarının olduğunu, Afrin'de de suç sayılacak birçok olay yaptığını söylemiştik ama önemli bir şey var, ÖSO bünyesinde yer aldığı belirtilen Mutasım Tugayının liderlerinden Mustafa Secri isimli kişi kendi Twitter hesabından savaşta ölen veya yaralanan ÖSO'culara Türkiye tarafından şunların vadedildiğini yazmış: "Evli olmayanların ebeveynlerine vatandaşlık verilir, savaşta şehit düşen her Suriyeli savaşçının eşi ve çocukları Türk vatandaşlığı alma hakkına sahiptir; savaşta yaralanan, kalıcı bir sakatlığı oluşan ÖSO üyelerine Türk vatandaşlığı hakkı verilir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen bitirelim.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - ...şehit ailesine ücretsiz bir apartman dairesi verilir, şehit ailesine toplamda 30 bin lira verilir."
Şimdi, bu iddialar ne kadar doğrudur? Bu ülkenin bu kadar işsizi, evsizi varken hangi hakla bu cihadist yapılara böyle vaatlerde bulunulmaktadır. Başta sorduğumuz soruyu yine soruyoruz, bu Mecliste bunların cevaplanması gerekir.
Ben son olarak size şunları da göstermek istiyorum. Bunlarla ilgili de CNN International'in sorularını yanıtlayan Sayın İbrahim Kalın, Afrin'e giren ÖSO unsurlarının evleri yağmaladığına dair haberleri ciddiye aldıklarını, konuyla ilgili inceleme başlattıklarını söylemiş. Bu insanlarla mı beraber iş yapılıyor? Bu mudur bir zafer? Bunu ayrıca sormak isteriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Ne var onda ya?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Tamamlıyorum.
BAŞKAN - Bitirelim.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Bunu, özellikle Sayın İbrahim Kalın'ın açıklamasını da şu nedenle ifade ettim: Bugün bir önerge verdik ve bu önergemizdeki bazı şeyler düzeltilmesi maksadıyla geri gönderildi ve bunlardan bir tanesi şuydu: "Afrin'e girdikten sonra ÖSO'cuların ilk pratiklerinin Kürtlerin evinin, mallarının ganimet konusu edilmesi" cümlesinin çıkarılması istenmiş. Şimdi, İbrahim Kalın'ın bu açıklaması ortada dururken bu ne gerekçeyle yapıldı?
İkincisi de demişiz ki: "AKP Hükûmeti uluslararası kuruluşların asgari insani çağrılarına olumsuz yanıt vermiş." Buna karşı da AKP Genel Başkanı "Bizim için yok hükmündedir bu çağrılar." demedi mi? "Hiç boşuna uğraşmayın, işimiz bitinceye kadar çıkmayacağız." demedi mi? Burada önergelerin reddedilme gerekçesi nedir? "Düşünceler farklıyken bize uymayanı reddederiz." mi deniyor? Bunu da sormak isteriz.
Teşekkür ederim.