GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:72
Tarih:15.03.2018

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ekonomi nasıl gidiyor? Vallahi, size sorsak, Maliye Bakanına sorsak veya havuz medyasına sorsak her şey güllük gülistanlık ama vatandaşa sorduğumuzda -bakın anketlere de yansıyor, bire bir temaslarımızda da görüyoruz- vatandaşların ezici çoğunluğu "Geçinemiyoruz." diyor, "Ay sonunu zor getiriyoruz." diyor, "İşsizlik sıkıntımız var." diyor, "Ekonomide gelecek kaygımız var, yarın kaygımız var." diyor.

Değerli arkadaşlar, iktidar demokrasi yolundan çıktığından beri -can sularıyla, teşviklerle- memleketin nüfusunun yalnızca yüzde 1'ine sürekli teşvikler veriyor, bakın, yüzde 1'ine. Bu torba yasaya da bakın, maddelerin ezici çoğunluğu, 95 maddenin 90'ı nüfusun yalnızca yüzde 1'ine teşvikler vadediyor, "Daha çok teşvik, daha az vergi." diyor.

Değerli arkadaşlar, bunun sonucunda ne oluyor? Bakın, bütçe açığı oluşuyor, bu enflasyonu tetikliyor, enflasyon tetiklenince faizler yüksek oluyor, yüzde 15'lere çıkıyor ve bugün baktığımızda dolar 3,90; euro 4,80 arkadaşlar. Bu da ekonomiye karşı olan güveni düşürüyor, yatırım isteğini eksiltiyor.

Değerli arkadaşlar, bir kısır döngü içindeyiz. Bütün bunlar olurken hâlâ mali disiplini bozar şekilde, cari açık riskini büyütür şekilde böyle ekonomiyi ittir kaktır destekler verilmesi iktisadi bir kriz riskini karşımıza getiriyor. Büyük bir iktisadi kriz riskiyle karşı karşıyız, 1994 krizine veya 2001 krizine benzer bir krize doğru koşar adım gidiyoruz. Ama iktidarın tek bir derdi var: "Seçime kadar ben bu genişlemeci politikaları sürdüreyim, seçimden sonra tekrar ipleri sıkılaştırırım, ekonomiyi rayına sokarım." diye düşünüyor ve derdi de şu: Bu kasımda mı seçim yapayım, gelecek kasımda mı seçim yapayım? Bu iktisadi politikalar sürdürülebilir mi sürdürülemez mi? Arkadaşlar, sürdürülemez. Büyük bir iktisadi kriz riskiyle karşı karşıyayız ve bunu rakamlar da gösteriyor. Böyle teşviklerle, vergi düşümleriyle mali dengeleri bozarsınız ve önünde sonunda da bunun bedelini 80 milyon öder, en çok da yoksullar öder. Biliyorsunuz, 1994 krizinin de 2001 krizinin de bedelini yoksullar ödediler.

Şimdi bütün bunlar olurken işsizlik rakamları açıklandı, hâlâ yüzde 10,4 çıktı; bu da resmî rakam, bakın. Son iki yılda yalnızca 1 milyon 200 bin kişiyi stajyer ve kursiyer olarak işçi gösteriyoruz. Halbuki onlar işçi değiller yani çalışıyorlar evet, kendilerini geliştiriyorlar ama bir iş güvenceleri yok. Eğer onlar da kayıtlı olmasaydı işsizlik rakamımız yüzde 14, yüzde 15 gözükecekti. Genç işsizlik rakamına baktığımızda yüzde 19, yüzde 20'lerde.

Değerli arkadaşlar, bunlar olurken bu madde ne getiriyor? 18-25 yaş arasındaki nüfusa... Diyor ki: "Eğer bu 18-25 yaş arasındaki nüfustan işçi alırsan ben senden prim almayacağım, vergi almayacağım." Peki bunu yaparken nereden karşılayacağız diyoruz bu gideri? "İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılayacağız." diyoruz. Bakın, İşsizlik Sigortası Fonu işçilerin iş güvencesidir, işlerini kaybettiklerinde bir gelir elde etmesi için konulmuş bir fondur. Siz işçinin parasıyla işverene teşvik veriyorsunuz. Bu, bu fonun çıkış amacına ve kanun hükümlerine uymaz arkadaşlar. Bu anlamda işçinin parasıyla işverene teşvik vermeye bu Meclisin yol vermeyeceğini umut ediyorum. 18-25 yaş arasına eğer ki teşvik verirseniz 26 yaşındakinin de ne olacağını da düşünmemiz lazım, 30 yaşındaki işçinin ne olacağını düşünmemiz lazım. İşverenler 18-25 yaş arasındaki gençleri işçi olarak alırlar ama 26 yaşındaki işçinin işi tehlikeye girer arkadaşlar.

Bütün bunları düşünerek iktisadi politikaları bozacak ve iş güvencesini altüst edecek, işsizlik sigortasını işverenlere peşkeş çektirecek adımlara cevaz veren bu maddelere yol vermeyin diyorum ve mali disiplini bu anlamda bozucu maddeler anlamında da Hükûmeti ivedi tedbirler almaya çağırıyorum. Aksi takdirde büyük bir kriz kapıdadır ve bu krizin bedelini 80 milyon, özellikle yoksullar ödeyecektir.(HDP sıralarından alkışlar)