GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 16 Mart Halepçe katliamının 30'uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:72
Tarih:15.03.2018

LEZGİN BOTAN (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, 16 Mart 1988 yılında gerçekleştirilen Halepçe katliamı dolayısıyla söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

20'nci yüzyılda Ruandalıların, Boşnakların, Ermenilerin, Yahudilerin, Cezayirlilerin ve birçok ulusun katledilmesine şahit olduk. Kürtler de yüz yıldır Dersim'den Cizre'ye, Zilan'dan Amuda'ya kadar birçok katliama maruz kaldılar. Bu katliamlardan biri de 16 Mart 1988'de Irak'ta Saddam rejiminin gerçekleştirdiği Halepçe katliamıdır. İnsanlık gailesi, aslında, Halepçe'yi anlamak bugünü de anlamaktır. Baas rejimi Halepçe'ye giden süreçte Kürtlerin yaşadığı yerleri yasak bölge ilan ederek tüm yasal hakları askıya aldı. 1986-1989 yıllarında sürdürülen soykırım operasyonunun adı Enfal'dı. Enfal savaş ganimeti demekti ve Kur'an-ı Kerim'de de 8'inci sureydi. Enfal Harekâtı da 8 büyük operasyon olarak planlanmıştı. Oysa savaş ilan ettikleri Kürt halkı da Müslüman'dı ama amaç İslam üzerinden Kürt halkının soykırımına meşruiyet kazandırmaktı. Tabii, bu etnik temizlikte "cahş"ları kullanmayı da ihmal etmemişlerdi.

Sürecin son halkası da Halepçe'ydi. Saddam dünyanın gözleri önünde Halepçe'ye zehirli gazlarla saldırdı, çoluk çocuk 5 binden fazla insan katledildi. Aynı günlerde toplanan İslam Konferansı Teşkilatı susmayı tercih etmişti ne yazık ki. Dünya Sağlık Örgütü bu saldırı nedeniyle bugüne kadar 43.753 kişinin öldüğünü ve 62.200 kişinin de sakat kaldığını rapor etmiştir.

Tabii, diktatörlerin ve zulmün de bir sonu vardı. Saddam Hüseyin yargılandığı mahkemeye "Adil yargılanmak istiyorum." dediğinde hâkimin verdiği "Bunlar senin çıkardığın kanunlar." cevabı bütün diktatörler için ibretliktir. Tabii, Saddam'ı bu noktaya getiren 3 tane temel hatası vardı: Bir, Kürtleri ve Şiileri katletmek, asimile etmek; iki, yolsuzluk ve israf; üç, komşulara saldırmak ve Kuveyt işgali, İran Savaşı'ydı.

Değerli milletvekilleri, Halepçe'nin yıl dönümünde Afrin de saldırı altındadır. Halkın orada inşa ettiği demokratik sistem ve siviller tehdit altındadır. Kürtlere saldıranlar Mahabat'tan bugüne kadar birçok kirli ittifak kurdular. Dolayısıyla, Rusya'yla kol kola giren siyasal İslamcılara soruyorum: Bir zamanlar dilinize pelesenk ettiğiniz Şeyh Şamil destanı, Mücahit Cevher Dudayev direnişi ne oldu? İlginçtir ki düne kadar "Komünistler Moskova'ya." diyen ve Rabbani'nin dizinin dibinde oturanlar bugün Rusya'nın emir eri olup onların destek ve izniyle Afrin'de çoluk çocuk demeden Müslüman Kürtleri bombalıyorlar.

Bilindiği üzere Yezid Kerbela'da ehlibeyti susuz bırakmıştı. Hazreti Hüseyin'e yapılanların aynısı bir haftadır Afrinlilerin suları kesilerek tekrarlanmaktadır. Buradan sizleri uyarıyoruz: Orta Asya, Kafkasya, Doğu Avrupa ve Orta Doğu'daki radikal cihatçı teröristlerle kol kola girerek Türkiye halklarının başına büyük belalar açtığınızın farkında mısınız? FETÖ konusunda da yıllarca sizi uyardık, uyarmıştık ama siz Hocaefendi'ye siper oldunuz, "O, dünyanın en büyük âlimi, sevgili hocamız." demiştiniz. Bu tavrınız yüzünden Meclis bombalandı, ülke OHAL ve KHK'lerle âdeta cehenneme çevrildi. Onlarca çeteden oluşan tavuk hırsızları ÖSO konusunda da sizleri uyarıyoruz çünkü dün Gülen'e ne istediyse veren sizler milyonlarca genç işsiz dururken halkın vergileriyle ÖSO çetelerine maaş veriyorsunuz ama yarın öbür gün sakın "Kandırıldık." demeyin, bugün her şey kayıt altındadır. Dolayısıyla, Srebrenitsa, Arakan ve Gazze ne ise bugün Afrin de odur. Nasıl ki geçmişte Kürt halkı esedullah timlerine Silvan'da, Cizre'de, Nusaybin'de, Gever'de iradesine sahip çıkarak direndiyse, boyun eğmediyse bugün de ÖSO çetelerine karşı Afrin'de direnecek ve direnmeye devam edecektir, bu en temel meşru hakkıdır. AKP iktidarını bu çılgınlığa bir son vermeye çağırıyoruz çünkü Afrin'de kadınlar ve çocuklar öldürülüyor, doğal değerler, doğa ve kültürel değerler, tarihî değerler, yerler yok ediliyor. Afrin işgaline derhâl son verin çünkü yaşananlar savaş suçudur, insanlık suçudur.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)