Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 71 |
Tarih: | 14.03.2018 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, sözlerime başlamadan önce, başta haksız ve hukuksuz bir biçimde ihraç edilmiş KHK mağdurları olmak üzere tüm sağlık emekçilerinin 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, AKP'nin geleneği hâline gelen bir torba yasayla yine karşı karşıyayız. Hükûmet tarafından Meclise vergi hususunda sayısız kanun tasarısı getirildi fakat bu kanunların içinde hiçbir zaman halk ve toplum yararı gözetilmedi. 34'üncü maddede de yine linyit ve taş kömürü çıkaran firmaların maliyet artışlarından dolayı desteklenmesinden bahsediliyor. Ekonomik anlamda hep üst sınıfı korumak ve kollamak iktidarın torbalardaki şiarı hâline geldi.
On altı yıllık AKP iktidarı döneminde neredeyse her şey özelleştirilmiştir. Kamuya ait 10 liman, 81 elektrik santrali, 40 tesis, 3.483 taşınmaz, 3 gemi, 36 maden sahası, araç muayene hizmetleri, TÜRK TELEKOM, TEKEL, TÜPRAŞ, ERDEMİR, İSDEMİR, ESGAZ, BURSAGAZ, Eti AŞ, Sümer Holding, SEKA, Divriği ve Hekimhan demir madenleri, İskenderun İSDEMİR, Ereğli ERDEMİR limanları, Antalya Limanı, Çeşme, Kuşadası, Trabzon, Dikili limanları, Amasya, Kütahya kamu lojmanları, turizm alanları, Adapazarı Şeker Fabrikası ve en son, 21 Şubatta Resmî Gazete'de ilan edilen 14 şeker fabrikası olarak sıralayabiliriz. Özelleştirmelerle toplum ile kamu arasındaki ilişkiler birer birer kayboluyor. Bu kayıp, toplumsal hayatın barışı, kamu refahının devamlılığı açısından bir yıkım yaratmaktadır. Devleti şirket gibi yönetmeyi amaçlayanların devleti şirketlere teslim ettiği de net bir biçimde görülmektedir. Bu düşünce toplumu daha da fakirleştirmiş, tütün üretiminden şeker pancarı üretimine kadar bütün tarımsal alanlarda çiftçi yalnız bırakılmıştır ama şu net bir biçimde görülmektedir ki bugün sokağın sesine kulak tıkayıp sarayın sesine kulak kesilenler ekonomik darboğazın asıl sorumlularıdır.
Kimse her şeyi bilecek kadar muktedir değildir fakat Türkiye'de hayata geçirilen her politika, her eylem bir kişinin dudakları arasında durmaktadır, devlet aklı tamamen kaybolmuş hâldedir. Bakıldığı zaman, bütün yetkiler tek bir kişide toplanmış durumda, bütün kararlar tek bir kişi tarafından alınmaktadır. Bu kişi o kadar muktedir bir hâle getirildi ki, tek bir sözüyle rektörlük seçimleri kaldırıldı, belediye başkanları görevden alındı, TEOG sınav sistemi değiştirildi, Meclis İçtüzüğü değiştirildi, yardımcı doçentlik kaldırıldı. Bir stadyuma hangi ismin verileceğinden, Parlamentonun hangi saatlerde çalışıp kapanacağına, hangi yasaları görüşmesi gerektiğine kadar tüm kararlar bir kişi tarafından alınmaktadır. İç politikada "Ne istersem yaparım." mantığı dış politikada da "Nereyi istersem orayı alırım." mantığına dönüştü. Her zaman son çare olan hatta seçenek dahi olmaması gereken yıkımlar ve savaşlar ilk seçenek hâline getirildi. İşte Halkların Demokratik Partisi farkı da burada ortaya çıkıyor. HDP'yle oturduğunuz masada barış, MHP'yle oturduğunuz masada savaş süreci var.
Değerli milletvekilleri, bakın, Afrin'de savaş tüm yıkıcılığıyla devam ediyor, yüzlerce insan yaşamını yitirdi. Sivil ölümün olmadığı sürekli vurgulanmasına rağmen Türkiye dışında birçok kuruluş sivil ölülerin olduğunu açıklıyor. Bir yandan savaş politikası uygulamaya devam edilirken diğer yandan siyasi krizler de birbiri ardına geldi ve başta Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri ilişkileri olmak üzere birçok ülkeyle Afrin hususunda ilişkiler gerildi. Türkiye'nin dış politikasında güvenilirliği ve etkisi her geçen gün biraz daha azalıyor. Dışarıdan Türkiye giderek artan bir oranda garip bir görüntü arz ediyor. Devletin bekasından bahsediliyor. Gerçek beka uluslararası görüşmelerin tutanak altına alınarak arşivlenmesiyle olur. Kapalı kapılar ardında yapılan gizli ikili, üçlü görüşmelerle olmaz çünkü söz uçar yazı kalır. Bu durum her şeyden önce bu ülkenin yurttaşlarına haksızlıktır...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Türkiye Orta Doğu'da...
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gaydalı.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)