Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 71 |
Tarih: | 14.03.2018 |
KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Mart ayı, 3'ü de aynı zamanda birer İslam âlimi olan Kürt büyüklerinden Molla Mustafa Barzani, Kadı Muhammed ve Üstat Said Nursi hazretlerinin vefatlarına denk gelen bir aydır. Molla Mustafa Barzani 1903 yılının 14 Martında doğmuş ve 1979 yılının 1 Martında da vefat etmiştir. Kadı Muhammed, yani Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nin kurucusu, 1946 yılının 31 Martında İran rejimi tarafından idam edilmiştir. Üstat Said Nursi'nin 1960 yılının 23 Martında vefat edip Şanlıurfa'da defnedildiği Balıklı Göl yanındaki mezarından cenazesi korsanvari bir şekilde çıkarılarak kaçırılmıştır. Hem Molla Mustafa Barzani hem de Kadı Muhammed ve Said Nursi, Kürt sorununu eşitlik ve kardeşlik çerçevesinde çözmek için, çözüme katkıda bulunmak için ellerinden gelen çabayı sarf etmişlerdir. Fakat bulundukları ülke ve bölge hükûmetleri ve devletleri bu bilge şahsiyetleri dinlemek yerine onları cezalandırmayı tercih etmişler ve Kürt sorununu da içinden çıkılmaz bir şekilde katmerleştirerek günümüze kadar getirmişlerdir. Şimdi, yüz yıl sonra aşağı yukarı, günümüzde de, Kürt sorununu çözmek yerine "Kürt sorunu, düşünmezsen yoktur." şeklinde ucube bir tespit yoluna gidilmiştir. İyi ama, birisinin "Kürt sorunu yoktur." şeklinde düşünmesi için onun her şeyden önce insan olmaması lazım. Zira, düşünmek insanın en büyük alametifarikasıdır, yani ayırt edici özelliğidir ve var olmanın da bir göstergesidir. Bundan dolayıdır ki Descartes "Düşünüyorum, öyleyse varım." demiştir. Durum böyle olunca Irak ve Suriye'de Kürt-Arap kardeşliği yara aldı, İran'da Kürt-Fars kardeşliği yara aldı ve maalesef Türkiye'de de Kürt-Türk kardeşliği yara aldı ve bu yara hâlâ da kanamaya devam etmektedir.
Said Nursi hazretleri, yani mart ayının rahmetlilerinden olan Said Nursi kendi zamanında Kürt bölgelerinde Arapça, Türkçe ve Kürtçenin ana dil olarak eğitimde kullanılmasını istedi ve Kahire'deki El-Ezher Üniversitesinin bir kız kardeşi olarak telakki ettiği Zehra Üniversitesini veya Medresetüzzehrayı kurmak istedi fakat bundan dolayı delilikle suçlandı ve tımarhaneye tıkıldı; bununla da yetinilmedi, sürgünlere ve başka birtakım zorlamalara ve baskılara maruz kaldı.
Aynı şekilde, Barzani, kendisini "gerici, hain, aşiretçi" gibi vasıflarla vasıflandıran Abdülkerim Kasım'a şöyle demiştir: "Abdülkerim Kasım rahat olsun, ben kendim için bir şey istemiyorum, liderlik peşinde de değilim, Kürt halkının meşru haklarını savunuyorum. Eğer benim Irak'ta bulunmam onu rahatsız ediyorsa Kürtlerin meşru haklarını versin, ben onun istediği yere gitmeye hazırım."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Dolayısıyla, sevgili arkadaşlar, biz bu büyüklerimizi dinlemediğimiz için, onların önerilerine kulak vermediğimiz için kardeşliğimiz, dediğim gibi, onarılmaz bir yara almıştır ve maalesef bu yara kanamaya devam etmektedir.
Bu münasebetle hepinize saygılarımı arz ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.