Konu: | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 69 |
Tarih: | 12.03.2018 |
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben günaydın demeyeceğim, günün aydın olup olmayacağını şimdi bilemiyoruz. (AK PARTİ sıralarından "Biz de zaten beklemiyoruz." sesi) Önümüzdeki süreçte göreceğiz, o açıdan söyledim, onu beklememenizden değil.
Çünkü biliyoruz ki bazen zafer elde etmiş gibi görünenler süre içerisinde aslında nasıl büyük bir yenilgi içerisinde olduklarını göreceklerdir, bunun çokça uyarısını yaptık.
Değerli arkadaşlar, şimdi, fiilî bir ittifak durumu olduğundan... Ben ilk konuşmamdan beri bundan söz ettim, bu son konuşmam, böyle de bitireyim. Fiilî bir ittifak var; peki, bu fiilî ittifakın Türkiye'ye getirisine bir bakalım isterseniz. Bu fiilî ittifak aslında 7 Haziran seçiminden önce başladı. 7 Haziran seçiminden sonra, hatta önce Türkiye'de içte bir çatışma ortamı, dışta da bir yalnızlaşma ve çatışma ortamı yaratıldı. O günden bugüne Türkiye toplumunun tümüne, kime gidip sorarsanız sorun -insanlara bir kamuoyu yoklaması yapalım- mutlu olan, gelecekten umutlu olan, aydınlık bir gelecek umudunu taşıyan hiç kimse yok.
Daha önce de söylemiştim, bu bir fragman aslında. Biz aslında korku filminin kısa versiyonunu şu anda izledik, görüyoruz; filmin aslının ne olacağını da resmiyete bürününce aslında göreceğiz. Daha iyi bir gelecek beklemiyor bizi bu ittifakla beraber. Bu ittifak, hele hele yaratılan bu algıdan sonra Türkiye toplumunun ihtiyacına, derdine derman olacak bir düzenleme midir, değil midir bunu tartışmak gerekiyor. Yoksa şuraya 4 koltuk gelmiş, 5 koltuk bu tarafa gelmiş; bunun bizim açımızdan da sizin açınızdan da hiçbir öneminin olmaması gerekiyor çünkü bu koltuklarımız gelip geçici, biz bu koltuklarda gelip geçiciyiz ama Türkiye halklarının, Türkiye'deki inançların, Türkiye'de bir arada yaşayanların ebedî olması gerekiyor. Bu halkları bir arada yaşatacak bir sistem mi öngörüyorsunuz, böyle bir tasarıyla mı karşımıza geliyorsunuz; yoksa bir kesimin kendini tamamen dışında hissettiği, bir kesimin tamamen düşman ilan edildiği bir sistem mi inşa ediyorsunuz; buna bakmamız gerekiyor.
Peki, bunun sonucunda kim kazançlı çıkacak arkadaşlar? Nasıl bir kazanç olacak? Gelmeyelim; HDP gelmese buraya, bu barajla bu barajı aşamasak, HDP fikriyatı, HDP'ye oy verenler Türkiye'den yok mu olacak? Onlar bir yerde yine mücadele edecekler, mücadeleye devam edecekler. Ha, bu sıralara da gelirler, çok mesele değil; mücadele sadece bu sıralar da değil, kendimizi ifade edeceğimiz alan sadece bu alan da değil ama Türkiye'de 7 Hazirandan bu yana kese kese, kırpa kırpa, şu sıralardan diğer tarafa almaya çalıştığınız HDP'ye 6 milyon kişi oy verdi, bu fikriyatı benimsedi bütün saldırılara rağmen, iktidarın bütün algı yönetmelerine rağmen ve şu anda bu 6 milyonluk kesim kendini sistem dışında hissediyor. Ama bakın, halkların tarihine bakın, kendini sistem dışında hissedenler başka bir mücadele yol ve yöntemi seçerler ama bunun sorumlusu onlar olmaz, onları bu yola itenler olur.
Değerli arkadaşlar, şimdi, kendimize 7 Haziran öncesinden bugüne, bir seçim atmosferine girdiğimiz günden bugüne dış düşmanlar ilan ettik. Bakın, Afrin'i burada ağzımıza aldığımızda saldırıyorsunuz. Değerli arkadaşlar, YPG bugün Afrin'de değil. Düne kadar neden düşman değildi de her seçim yaklaştığında düşmanlaşıyor? Bunu bir açıklamak gerekiyor. Türkiye'ye bakın, AKP'nin tarihinden getirin bugüne kadar, her seçim öncesinde aynı şey: "Dışta bütün ülkeler bize düşman. Bir sürü dış mihraklar var, devletin bekası..." Milliyetçi duyguları yükseltin, içte de iktidar olun, şu koltuklara, şu sıralara oturun. Sonrasında yarattığınız tahribatı nasıl düzelteceksiniz?
Bakın, bugün konuştuk, 11 genç kadın hayatını kaybetti ve Türkiye'de onlara karşı yükselen bir nefret vardı. Bunun nedenini şu sıralardaki hiç kimse düşünmüyor mu? Niye? Çünkü yoksul zenginden nefret ediyor, çünkü Türk'ü Kürt'ten, Kürt'ü Türk'ten nefret eder hâle getirdiniz, çünkü erkekleri kadınlardan nefret eder hâle getirdiniz.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Öyle bir şey yok.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Herkesi birbirinden nefret eder hâle getirdiniz. Açın ya, sosyal medyayı siz takip etmiyor musunuz? Çıkın halkın içine ama o koruma ordularınızla değil, ama kimliklerinizle değil; böyle, normal, sıradan vatandaş gibi ve tanınmayacağınız bir şekilde çıkın bakalım halkın içine size ne diyecekler. Size verecekleri tek bir cevap var "Korkuyoruz, herkesten nefret ediyoruz, umutsuzuz, vazgeçin bu politikalarınızdan." diyecekler. (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)