GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:69
Tarih:12.03.2018

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, önce oğluma günaydın diyerek sözlerime başlamak istiyorum. İktidarınızın bir başka armağanı çocuklara, karanlık bu saatte, saat ayarlarıyla kendisi şu anda yollara düşmüş durumda ve şaşkın tabii biz hâlâ Mecliste çalışıyoruz diye.

Hukukta "muvazaalı işlem" diye bir ibare vardır, hukukun çevresinden dolanıp hile yapılmasına "muvazaa" denir. Bu kanun teklifi de açıkça muvazaalıdır. 1980 darbesinin bir utancı olarak Seçim Kanunu'nda bulunan yüzde 10 seçim barajını korumak için ne yaparız diye düşünülmüş, adına "ittifak" denilen fakat esasen bir hileden ibaret olan bu yasa teklifi hazırlanmış. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan seçim barajı neden korunmak isteniyor gerçekten?

Bakın, şimdi rakamlarla izah edelim. Bu baraj yüzünden, Kasım 2002 genel seçimlerinde, AK PARTİ geçerli oyların yüzde 34,28'ini almasına karşın, TBMM'deki temsil oranı 363 milletvekiliyle yüzde 66 olmuştu; hak etmediği hâlde, neredeyse aldığı oyun 2 katı fazla oranda milletvekilliği kazanmış ve yasama organında çoğunluğu ele geçirmişti. Bu nedenle, seçimlerde oy kullananların neredeyse yarısı Mecliste temsil edilemedi. 2002 genel seçimlerinde 31 milyon 528 bin 783 geçerli oyun 17 milyon 235 bin 832'sini kullanan seçmen Mecliste temsil edilme şansı buldu, 14 milyon 292 bin 951 seçmen temsil olanağından yararlanamadı ki bu temsiliyet oranı da bağımsız milletvekilleriyle yükselmişti. Yani Mecliste temsil edilen siyasal görüşlerin oranı yüzde 53, edilmeyenlerin oranıysa yüzde 47. Şimdi "Temsiliyette adalet var." demek mümkün mü buna? Bu adaletsizliğin üstesinden, bir nebze de olsa Halkların Demokratik Partisine güvenen milyonlarca seçmenin haziran ve kasım seçimlerinde barajı yıkmasıyla gelindi. Düşünün ki milyonlarca seçmen oy veriyor fakat ne oluyor? Yüzde 9,9 alıyor siyasi parti ve muhalif seçmenin oyu iktidar partisine gidiyor. Bu kanun teklifiyle bu adaletsizlik daha da büyüyor; artık yüzde 9,9 Parlamentoda yer bulamazken yüzde 0,5 oy alan parti eğer barajı aşan diğer ittifak partisiyle seçime girerse milletvekili çıkaracak.

İşte bu sistemin yaratacağı sonuç bellidir. Tüm farklı görüşlerin siyaset sahnesinden silinmesi ve herkesin birbirine, en çok da iktidardaki fikirlere benzemesidir. Böyle antidemokratik bir sistemden memnun olacak siyasi anlayış ise tekçi ve otoriterdir.

Bu barajı kimin getirdiğini çok iyi biliyorsunuz. Hani o zihniyetiyle hesaplaşacağınız darbeciler getirmişti bu barajı. 1980 darbesinden bir süre sonra oluşturulan ve tüm üyeleri Kenan Evren ve kuvvet komutanları tarafından atanan Danışma Meclisi getirdi bu seçim kanununu. İlk yaptıkları iş, yüzde 10 ulusal barajı getirmek olmuştu. Amaç, darbecilerin kontrolü altında 2 partinin Meclise girmesi; solun, İşçi Partisi gibi bu ülkenin görüp görebileceği en ön açıcı partilerin ve hatta milliyetçi partilerin de Meclisin dışında bırakılmasıydı ve hızla, işçilerin karşısında, patronun ve yabancı sermayenin yanında bir ekonomi politikası da uygulamaya konuldu. Yani vesayet ne istediyse o oldu. 90'lı yılların o karanlık zamanlarında Kürt politikacıları da siyasetin dışında tutmakta çok işlevsel bir rol aldı bu baraj. Bugün, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bu seçim hırsızlığı barajı hileli yollarla aşılmaya çalışılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Tamamlayabilir miyim Sayın Başkan? Son cümlem.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Eğer siz "Sadece benim yanımda olan Parlamentoya girer. Olmayanın ise girmemesi için her yolu denerim." diyorsanız, artık "halkın iradesi" sözlerini etmeyin. Halkın iradesine önem vermek, her farklı düşünceyi yaşatmaktan geçer, muhalefetin sözünü dinlemekten geçer. Ancak muhalefetin mikrofonlarını kapatanlar, halkın iradesinden söz edemezler. Burada sadece söz edilecek olan, herhâlde, sarayın iradesidir. Sizler de onu uygulamaya çalışıyorsunuz.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.