| Konu: | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 12.03.2018 |
AYHAN BİLGEN (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, böyle heyecanlı konuşmadan sonra ben sadece birkaç soru sorarak bırakacağım.
Bir kere, bir şeyin etrafından dolaşıyoruz, bunu galiba itiraf etmek zorundayız. Artık baraja ihtiyaç kalmadığını, barajın kurulma sebebinin, konulma sebebinin ya da korunma sebebinin ortadan kalktığını defaaten herkes ifade etti ama buna rağmen barajı kaldırmaya niyet etmiyoruz.
Bakın, çok basit rakamlar var. Mesela, Bosna-Hersek'te baraj sıfır, Hollanda'da 0,6 yani 1 bile değil, yarım civarında baraj var, Avrupa Birliği ülkelerinde 2-2,5 civarında, maksimum -zaten üst sınır var- 5'i geçmemesi gerekiyor, Avrupa Konseyi içerisinde en yüksek baraj da Rusya'da, Rusya'da nasıl bir demokrasi olduğunu da bütün dünya biliyor.
Dolayısıyla aslında ihtiyaç kalmamış bir şeyi kaldırmaktan siyasi irade niye çekinir? Yani madem gerek yok, baraj madem bizim için konuldu ve baraj madem artık engel olamıyor, o zaman niye kaldırmaktan kaçınıyoruz?
Şimdi, milletvekili seçiminde ittifak yapmak ile başkanlık yani yeni yürütme organında ittifak yapmanın formüllerini masa başında, Parlamentoda bir yere kadar dizayn edebilirsiniz. Mesela, ben çok düşünüyorum bu yeni sistem üzerinde, şunu çözemiyorum: Birinci turda milletvekilliğinde ittifak yaptınız bir partiyle ve Parlamentoda temsil imkânını buldunuz. Peki, ikinci turda milletvekilliği yok zaten, başkanlık için ittifak yapılacak, onun da bir formülü yok, zaten 2 aday girecek. Birinci turda ittifak yapanlar ikinci turda destek vermeme kararı alırsa bunun bir tedbiri alınabilir mi seçim sistemiyle, böyle bir şey yok yani hiçbir siyasal sistemde benim bildiğim bunun bir tedbiri mümkün değil. Dolayısıyla değerli arkadaşlar, zorlama yöntemlerle aslında sadece krizi derinleştiriyoruz. Elbette ki biz ittifaklara falan karşı çıkamayız; ister koalisyon ister ittifak, birbirine benzeyen, kendisini birbirine yakın hisseden partiler birlikte yol yürüyebilirler ama bunu neden bugün kotarmaya çalışıyoruz, bunun bir izahı var mı? Yani yirmi ay sonra seçim olacak -yerel seçimde ittifakın olmayacağını zaten iki taraf da beyan etti- yirmi ay sonra yapılacak seçimin kurallarını yirmi saat içinde kotarmaya çalışmanın galiba siyasi bir anlamı olsa gerek. Benim bulabildiğim bir tek anlamı var -sadece benim vesvesem olarak kabul edin lütfen- galiba güvenlik bürokrasisi başta olmak üzere, bürokraside byLock ve FETÖ ayıklanması 15 Temmuz sayesinde oldu. Daha önce defalarca raporlar yayınlanmıştı, MGK'nin görüşleri vardı, kamuoyunda tartışmalar yapılıyordu ama bu denli büyük bir tasfiye ya da ayıklanma gerçekleştirilemiyordu; bunun güçlü bir mazereti, gerekçesi olması gerekiyordu. 15 Temmuz bu anlamda zaten bir fırsat olarak da tarif edilmişti ama bu tasfiye yerel yönetimler için kısmen yapıldı, üstü kapalı yapıldı, zımnen yapıldı ama galiba Parlamentoda bu ayıklanma yapılamıyor. Bunu yapmanın en pratik yolu, galiba birkaç hafta içerisinde yapılacak bir seçim çağrısıyla fiilî durum oluşturmak çünkü başka bir şey yok yani bunu bu gece kotarmanın bir siyasi anlamı varsa bu, alelacele bir seçime giderek buradaki ayıklanmayı böyle gerçekleştirmek olabilir. Benim en azından düşünebildiğim, benim aklıma yatan, benim mantığımla izah edebileceğim başka bir formül gözükmüyor.
Tabii ki ilk konuşmalarda, Ahmet Bey'di galiba, Mevlâna'dan bir şiir okudu. Onun yine güzel bir ifadesi var "Hak şerleri hayır eyler." diye başlıyor, sonra da "Görelim Mevla neyler." diye bitiyor. Galiba Türkiye siyasi hayatında bazen kontrol edemediğiniz, göremediğiniz, öngöremediğiniz şeyler bazen hayırlara vesile olur. Ben de bu umudu hâlâ her şeye rağmen korumaya çalışanlardanım. Bazen biz hak etmediğimiz hâlde, layık olmadığımız hâlde ve belki gereğini yapamadığımız hâlde sonu hayra vesile olacak sonuçlar doğabilir.
Herkesi selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.