GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:69
Tarih:12.03.2018

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Değerli arkadaşlar... (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, konuşmacı kürsüde, lütfen...

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Süremi tekrar başlatır mısınız?

BAŞKAN - Yeniden başlatırım, buyurun; üç saniye olmuş zaten.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özgür Bey...

BAŞKAN - Sayın Acar Başaran, bir dakika, sürenizi baştan başlatacağım.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Yok Başkan, konuşamıyorum.

BAŞKAN - Sayın Özel, tartışma bitti, kürsüde bir konuşmacı var, dinliyoruz.

Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Konuşmacıdan da sizden de özür dilerim, ağır tahrik altında cevap vermek zorundaydım.

BAŞKAN - Tamam Sayın Özel.

Buyurun Sayın Acar Başaran, sürenizi yeniden başlatıyorum.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; arkadaşlar bayağı tarihten, tarihteki darbelerden, o dönemin koşullarından söz ettiler; ben görmedim, sadece duydum. Ama herhâlde Kenan Evren mezarında şu anda yattığı yerden şey diyordur... Rahmet okuttunuz bana, ben bile bu kadarını düşünmemiştim. Şu andaki içinde bulunduğumuz durum tam da böyle ibretlik bir durum. Ancak ben bu ittifak yasasından söz etmeden biraz hani yakın tarihimize bakmamız gerektiğini düşünüyorum.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Yarın sizler...

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Dinlerseniz Hanımefendi... Gelip buradan istediğinizi söyleyebilirsiniz.

Yakın tarihten söz etmek gerekiyor. Şimdi, hukuk devletlerinde bir kanun varsa eğer, bir hukuki çerçeve çizildiyse o kanuna, o yasal mevzuata uyulur. Ama bizim yakın tarihimizde artık bunun tam tersi işlemeye başladı. Önce fiiliyatta birtakım gelişmeler oldu; sonra yasalar, kanunlar o fiiliyata uyarlanmaya başlandı. Bunu ilk ne zaman duyduk? Mesela bir Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı gibi davranmaktan vazgeçti, tarafsız ve bağımsız olmaktan vazgeçti, bir partinin başkanı gibi meydan meydan dolaşıp propaganda yapmaya başladı. Sonra bir partinin genel başkanı da dedi ki: "Artık bu fiilî durumu yasallaştıralım." Hâlbuki aslında şuradaki bütün arkadaşların ortak bir tavırla "Ya, Cumhurbaşkanı tarafsız ve bağımsız olmalı, kendi sınırlarına çekilmeli." demesi gerekirken tam tersi bir tavır takındı ve bu Meclisten -referandum yapıldı- bir kanun çıktı.

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Milletin oylarıyla geçti, milletin oylarıyla.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Neyse, daha sonrasında şimdi yine aynı şeyi yapıyoruz. Bir ittifak zaten var yani böyle yokmuş gibi, bu kanun gelince ittifaklar olacakmış gibi birbirimizi kandırmayalım, açık konuşalım, zaten bu Mecliste iki partinin ittifakı var. Bu ittifak yasası hazırlanırken de bu ittifaka dayanılarak yapıldı; iki parti bir araya geldi, bir ittifak yasası düzenledi, getirdi ve şu anda bize burada dikte ediliyor. Burada halkın iradesi, cumhurun ittifakı falan yok; cumhur dediğiniz halktır ama burada yapılan ittifak başkanlık ittifakıdır ve biz burada seçim güvenliğinden söz ediyoruz, mühürsüz zarflardan söz ediyoruz. Ya, değerli arkadaşlar, eğer bir ihmal varsa kanunlar açıktır, o ihmal cezalandırılır, gereği yapılır; kanunen yapılır, hukuken yapılır. Hadi, hukuku da geçtim, bakın, kanunlarımıza göre -her kanuni olan şey hukuki olmak zorunda değildir- kanuni olarak gereği yapılması gerekirken o kişiler ödüllendirilir gibi bir de mühürsüz zarf meselesi yasallaştırılıyor ama hukuka uygun olmuyor, halkın iradesi o sandığa yansımayacak.

Dediğim gibi, burada biz seçim güvenliğinden söz ediyoruz. Değerli arkadaşlar, bu ülkede hiçbir şeyin, hiçbirimizin güvenliği yok, ne seçim güvenliğinden söz ediyorsunuz? Bir milletvekili şu kürsüye geliyor ve bir cümle kullandığı için şu milletin kürsüsünden tıpkı sizler gibi, tıpkı şu anda Başkanlık Divanında oturan arkadaşlar gibi halkın iradesini alarak şu kürsüye gelip konuşan arkadaşımızın sesi kısılıyor. Bu ülkede bir milletvekilinin söz söyleme güvencesi yoksa eğer, seçim güvenliğinden hiç söz etmeyelim.

Yine, bunun karşısında bir ittifak var. O ittifaktan farklı düşünen herkes açısından meydan meydan dolaşılıp "Gereği yapılsın." deniliyor ve kanuna, hukuka uymayacak şekilde gereği yapılıyor. Bakın, biz bir kongre gerçekleştirdik ama bu kongreyi nasıl gerçekleştirdiğimizi bir biz biliriz, bir de bize bu zulmü yapanlar bilir. Biz kongreyi yapmaya giderken delegelerimiz gözaltına alındı, üyelerimiz gözaltına alındı, halkın gelişi engellendi, bize kiralanan minibüsler tehdit edilerek o minibüslerin gelişi engellendi. Hangi seçim güvenliğinden söz ediyorsunuz, hangi baskıdan söz ediyorsunuz? Bir de gelmişler, işte, yok, baskı uygulanıyormuş da sandıklar taşınacakmış da... Eğer bu ülkede bir partinin sesi, sözü kesilmeye çalışılıyorsa o da işte bizlerindir.

Tek bir cümle... Tarafsız ve bağımsız olması gereken Cumhurbaşkanı bir parti başkanı hâline geldi, ona söz söyleyen grup başkan vekilimizin milletvekilliği düşürüldü. Hangi seçim güvenliğinden söz ediyorsunuz, hangi cumhurun ittifakından, hangi millî iradeden söz ediyorsunuz? "Millî irade" derken, "millet" derken sadece size oy verenler mi millet? Sadece size, AKP ve MHP'ye oy verenler mi halk? Peki, bize oy verenler bu milletin bir parçası değil mi? Niye sürekli farklı, ayrıştırıcı, bölüştürücü...

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sizsiniz bölücü ya!

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - ...birbirine saldırgan bir tavırla bize yaklaşıyorsunuz? Bu ülkede hiçbir şeyin güvenliği yok. Bu ülkede barışı savunmak bile suçsa eğer, bana hiç seçim güvenliğinden söz etmeyin.

Ha, şunu da söyleyeyim: 2019 gelecek, hepimiz göreceğiz, halkın kime, nasıl cevap vereceğini. Orada, bir kez daha size gerekli cevabı verecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Bunu hep beraberce deneyimleyeceğiz, göreceksiniz.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından "Siz burada olmayacaksınız!" sesi)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Siz olmayacaksınız! Ayıp ayıp!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Karar yeter sayısı...

BAŞKAN - Teşekkür ederim.