GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:69
Tarih:12.03.2018

MHP GRUBU ADINA MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri ve aziz Türk milleti; teklifimiz üzerinde birinci bölüme dair olmak üzere partimiz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Birinci bölümde hem seçim güvenliğine dair hem de ittifaka dair düzenlemeler söz konusu olduğu için iki temel başlık altında da değerlendirmelerimiz olacak ama kanun teklifindeki sıra uyarınca önce seçim güvenliğine dair düşüncelerimizi, arkasından da ittifaka dair düşüncelerimizi paylaşacağız.

Sayın milletvekilleri, teklifimizin 1'inci maddesinde aynı seçim bölgesinde kalmaları şartıyla farklı sandık bölgelerine seçmenlerin kaydedilebileceği yönünde bir değerlendirme var ama biz bu teklifimizi sunduğumuzdan bu yana mesele öyle bir sunuluyor ki sanki Kızılcahamam'da olan bir seçmen Şereflikoçhisar'a kaydedilebilecek. Bu, kesinlikle söz konusu değildir. Aynı mahallede olmak kaydıyla aynı binada oy kullanacak seçmenlerin bir sandıktan diğerine kaydedilebilmesi burada düzenlenmektedir. Bu da şunun için: Mevcut mevzuatımıza göre, şehirlerde 150, köy ve kasabalarda 200 seçmenin aynı sandığa kaydedilebilmesine dair hüküm kaldırıldığı için ve esasen bu yürürlükteki uygulama itibarıyla da yaklaşık 300 ve 400 arasında seçmen bakımından uygulanabildiği için ve bugün de özellikle büyük şehirlerimizde aynı binada bin, 1.500, 2 bin seçmenin oy kullanması mümkün olduğu için buna olması gerektiği gibi bir düzenleme getirilmektedir.

2'nci maddede seçim güvenliği gerekçesiyle vali veya il seçim kurulu başkanının talebi üzerine sandıkların birleştirilmesi düzenlemesi vardır. Burada da gene, teklifimizi sunduğumuzdan bu yana, valiler sandıkların birleştirilmesine, sandıkların taşınmasına karar verecek gibi, asla gerçeği yansıtmayan ithamlarla karşılaşmaktayız sayın milletvekilleri. Burada bir güvenlik söz konusu olduğunda -ki bu sadece kriminal anlamda güvenlik değil, söz gelimi deprem, sel vesair gibi her anlamdaki güvenlik çerçevesinde- valinin talebi ya da il seçim kurulunun talebi üzerine ama en nihayetinde, hâkimlerden oluşan ve siyasi partilerin de temsilcilerinin bulunduğu Yüksek Seçim Kurulunun kararıyla ancak mümkün olabilecektir.

3'üncü maddede ve 4'üncü maddede sandık kurullarının başkanlarının ve üyelerinin belirlenmesine yönelik düzenlemeler söz konusu. Sayın milletvekilleri, biraz önceki hatipler de ifade ettiler, aslında mevcut mevzuatımızda bunların kamu görevlisi olması gibi bir zorunluluk olmamasına rağmen -yuvarlayarak söylüyorum- son referandum itibarıyla 120 bini kamu görevlilerinden, 40 bini de siyasi partilerden bildirilenler arasından tespit edilmiş. Ama siyasi partilerin bildirdiklerinin de önemli bir çoğunluğunun gene kamu görevlileri olduğunu nazara aldığımızda, esasen uygulamamızda da çok büyük bir çoğunlukla kamu görevlileri tarafından düzenlenen bu alanla alakalı mevcut mevzuatta "iyi ün sahibi olmak" gibi bir müphem kavramı ortadan kaldırıp, tüm kamu görevlilerinin ilçedeki listelerinin kaymakam tarafından yapılıp ilçe seçim kurulu başkanının da seçim kurulu huzurunda sandık sayısının 2 katı kadar gerekli sandık kurulu başkanını kura yoluyla tespit etmesi durumu söz konusudur. Dolayısıyla, burada da hangi sandık kurulu başkanının ya da hangi sandık kurulu üyesinin hangi siyasi partinin mensubu olduğu, seçmeni olduğu asla bilinmemektedir. Dolayısıyla, bu yöndeki ithamların da hiçbir gerçeklik payı yoktur.

5'inci maddede sandık ve kabinlerin gizliliği sağlayacak nitelikte olması gerektiğine dair detaylı bir düzenleme söz konusudur.

6'ncı maddede oy zarflarının filigranlı olması yönünde bir düzenleme söz konusudur. Bakın, nasıl ki parada "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası" yazan bir filigran varsa zarflarda ve pusulalarda da "Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu" yazan bir filigran söz konusudur. Bu sonraki maddelerde de gene karşımıza gelecek, onu o aşamasında tamamlamış olacağım.

7'nci maddede sandık çevrelerine ilişkin düzenleme söz konusudur. Bu, mevcut kanunumuzda 100 metre yarıçap esasına dayanan karmaşık bir düzenlemeyle düzenleniyor ve okullar, spor salonları, sınıflar vesaire dair 100 metre yarıçapın esasen çok da hayat bulmadığını da görüyoruz. Dolayısıyla burada bu durumu da netleştiren ve karmaşıklığı ortadan kaldıran dolayısıyla bu yönüyle de seçim güvenliğini artıran bir düzenleme getirmiş oluyoruz.

8'inci maddede, mevcut kanunda, cebir, şiddet veya tehdit hâlinde sadece sandık kurulu başkanına veya sandık kurulu üyelerine tanınan kolluğa müracaat yetkisini, kolluğa haber verme yetkisini seçmenin bizatihi kendisine de tanıyoruz. Bakın, bir cebir, şiddet durumu var, seçmen olarak sandığa gittiniz; sandık kurulu başkanından veya sandık kurulu üyelerinden istirham ediyorsunuz ama kolluk getirilmiyor, çağırılmıyor. İşte böylesi bir durumda, telefonla, SMS'le vesaire değil kimliğinizi ortaya koymak suretiyle doğrudan doğruya, şahsen kolluğa müracaat edip, haber verip onların gelmesini sağlayabiliyorsunuz ama karar gene siyasi partilerin de bulunduğu sandık kuruluna ait; bunun da doğrusunun böyle olduğunun bilinmesinde fayda var.

Devam ediyorum sayın milletvekilleri, 9'uncu maddede ve 11'inci maddede... Sadece bu teklifimiz bakımından değil ta referandum sürecinden bu yana -tırnak içinde ifade ediyorum çünkü doğru değildir, tam bir algı operasyonudur ve yalandan başka hiçbir şey değildir- mühürsüz oy tartışmaları yürütülüyor. Bakın "mühürsüz oy" diye bir şey yok sayın milletvekilleri. Yüksek Seçim Kurulunun mührü var, Yüksek Seçim Kurulunun amblemi var, Yüksek Seçim Kurulunun filigranı var, ilçe seçim kurulunun da mührü var ama sandık kurulu görevi olduğu hâlde bu görevini yerine getirmemiş ve pusulanın arkasını mühürlememiş; bundan dolayı, seçmen olarak bizim irademiz sandığa yansısın mı, yansımasın mı sorusu çerçevesinde, biz, olması gerektiği gibi, millî iradeyi esas aldığımızdan dolayı "Bunlar sandığa yansıyabilsin, seçmenin oyu geçerli olabilsin." değerlendirmesini yapıyoruz.

10'uncu maddede ittifakın ortak oyları düzenlemesi; 12'nci, 13'üncü maddelerde de bu ittifakın ortak oyları da dâhil olmak üzere ittifaktan kaynaklanan düzenlemelere ilişkin olarak tutanakların düzenlenmesi gibi bir durum söz konusu.

Gelelim ittifak müessesesine sayın milletvekilleri: İttifak ilk defa bizim icat ettiğimiz bir düzenleme değil. Gerek dünyada özellikle Avrupa'da gerekse ülkemizde şu ana kadar, onlarca yıldır pek çok sayıda uygulaması olan bir düzenleme. Biz "Avrupa'da da var, dünyanın pek çok yerinde de var." dediğimiz zaman "Ama sizin getirdiğiniz düzenlemenin bir benzeri Avrupa'da hiçbir yerde yok." deniyor. Evet, yok çünkü Avrupa'daki hiçbir ülkenin düzenlemesi de bir diğeriyle bire bir aynı değil. Aynı olması da gerekmez, bilakis doğru da olmaz çünkü her ülkenin kendine ait birikimi, siyasi tecrübeleri, güncel ihtiyaçları var. Dolayısıyla, biz de bir diğer Avrupa ülkesiyle bire bir aynı olarak değil, kendi ihtiyaçlarımızı, birikimimizi, tecrübemizi nazara alarak bir ittifak düzenlemesi yaptık.

Peki, nedir o bizim birikimimiz? İttifak, yasalarımıza ilk defa 1950 yılında girmiş ama hemen 1954'te ittifak yasaklanmış, yasayla yasaklanmış ve o günden bu yana, yarım asrı aşkındır ittifak yasal olarak yasak. Ama bu yasak hüküm ifade etmiş mi? Etmemiş sayın milletvekilleri, konuşmacımız da ifade etti detaylarıyla birlikte. 1991'den bu yana 5 ayrı seçimde pek çok siyasi parti ittifak yapmış. Nasıl yapmış? Hülle yoluyla, kanuna karşı hile yapmak yoluyla yapmış çünkü ittifak yasal olarak mümkün değil. İşte, biz bu düzenlememizle, yasal olarak o yasak olan hükmü ortadan kaldırıp onun yerine ittifaka dair yasal zemini oluşturup ama şimdiye kadar olduğu gibi örtülü, kanuna karşı hile yapmak suretiyle ya da hülle yapmak suretiyle değil, doğrudan doğruya seçmenin iradesine müracaat ederken birden fazla siyasi parti bir araya gelip programlarını, yaklaşımlarını bir beyannameye, bir protokole kaydetmek suretiyle, kendi tüzel kişiliklerini, kendi listelerini, kendi amblemlerini koruyarak ve seçmenin karşısına pusulada da yan yana çıkmak suretiyle bir ittifak düzenlemesi yapıyoruz. Bu ittifak düzenlememize dair, ne yazık ki asla gerçeği yansıtmayan "kirli ittifak, oy hırsızlığı, siyasi yankesicilik" gibi pek çok ithamda bulunuldu. Asıl bunlar, bizim teklifimizi yani tertemiz teklifimizi kirletme amacına yönelik olarak kirli iddialardır. Söz konusu iddiaların bundan başka hiçbir anlamı, hiçbir kıymeti yoktur. Bunun bilinmesi lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Biz Cumhur İttifakı'na yönelik olarak bir düzenleme yapmadık. Evet, "İttifakları yasal zemine kavuşturalım." dedik.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Adrese teslim olmuş, adrese.

MEHMET PARSAK (Devamla) - Ama tartışmalar genellikle Cumhur İttifakı ekseninde de yoğunlaştığı için kalan süremde ona dair de bir değerlendirme paylaşmak istiyorum.

Sayın milletvekilleri, Cumhur İttifakı 15 Temmuzda meydanlarda, tankların üstünde kurulmaya başlanmış, ardından 7 Ağustosta Yenikapı ruhuyla olgunlaşmış, 16 Nisan şuuruyla şekillenmiş ve bugün için bu noktaya gelip hedefi de "2023'te lider ülke Türkiye ülküsü" olan çok önemli, çok esaslı bir ittifaktır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve esasen, milletimiz bu ittifaka bugünden yürekten sahip çıktığı için de bu kirli iddialar ortaya atılmaktadır.

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Afyonkarahisar) - Kandırmayın milleti, kandırmayın milleti! Doğruyu anlatın millete, kandırmayın! Doğruyu anlatın millete, kandırmayın!

MEHMET PARSAK (Devamla) - Ama biz bugünden biliyoruz ki Cumhur İttifakı mutlak surette muzafferiyetini karşılayacaktır.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Parsak.