GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:67
Tarih:07.03.2018

MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün bir dakikalık konuşmamda bir soru sormuştum Hükûmete, bakanlara ama cevap da alamamıştım. Bu soruyu yine sormak istiyorum Sayın Bakan buradayken, Hükûmet temsilcileri buradayken.

Arkadaşlar, bu fotoğraf 28 Şubata ait. 28 Şubatta, inançlı, Müslüman kadınların başörtüsüne el uzatılıyordu. "Çok şükür o günleri geride bıraktık." dedik, diyoruz ama bize sürekli cezaevlerinden ve gözaltılardan şikâyetler gelmektedir. Örneğin, Mersin'de, Kocaeli'de, Erzincan'da ve İstanbul'da... Bana gelen ve Mersin'deki olayla ilgili Adana MAZLUMDER Şube Başkanlığının tutmuş olduğu bir rapor var. Oradaki 4 kadının başörtüsü on iki gün boyunca onlardan alınmış ve sadece namaz vakitlerinde kendilerine verilmiştir. Gerekçe ise çok komik; MAZLUMDER raporunda ilgili emniyet amiriyle de görüşme yapılmış, diyor ki: "İntihar etmelerine karşı bir tedbir uyguladık." Kanunda öyle bir şey de yokmuş yani kanunda olan ayakkabı bağı, kemer vesairedir. Arkadaşlar, bu gidişat yanlıştır, bu da bir zulümdür. 28 Şubatta cezaevindeki kadınların başörtüsü alınmamıştır.

Yine çok yakından bildiğiniz MAZLUMDER eski Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu bir KHK'yle işinden ihraç edilmiştir. Kendisi doktordur, tıp doktorudur ve geçtiğimiz günlerde de Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi örgüt propagandası gerekçesiyle ona iki buçuk yıl ceza verdi. Bakın "örgüt propagandası" dedikleri şey neymiş: "Çocuklar ölmesin, analar ağlamasın." temasıyla oluşturulan mizansen fotoğrafın altına sosyal medya hesaplarında şu yorumu yapmış: "Bu fotoğrafa bakıp niye bu savaşın bitirip tüketmekten başka bir anlamı olmadığını anlarsınız. Analar aynı. Ölünce farkımız kalmıyor birbirimizden. Çocuklarımızın tabutu yan yana duracağına diri iken yan yana dursun, eşitçe, kardeşçe ve omuz omuza." Ya, Allah aşkına, bunun neresinde örgüt propagandası var? Yani şimdi siz bağımsız yargı da deseniz... Bırakın yargıyı yani birazcık vicdanı, birazcık insafı, birazcık aklı olan bir insan bu sözlerden dolayı bir kimseye ceza vermez, tam tersine ona madalya takması lazım. Ölümlerin bitmesi için, engellenmesi için, güzel bir şekilde bir hayatı kaim kılmak için bir öneride bulunmuş, bir yorumda bulunmuş, kalk sen buna örgüt propagandası gerekçesiyle ceza ver. Sonra biz bunları dile getirdiğimiz zaman iktidar sıraları diyor ki: "Yargı bağımsızdır, biz karışamayız." Yani siz de takdir edersiniz ki bu işte bir terslik var, ya yargı bağımsız değil ya da yargı hakka, hukuka, vicdana aykırı bir şekilde kararlar vermektedir. Yine, bunun çözüm mercisi Meclistir, Meclis olmalıdır.

Arkadaşlar, bugün Sayın Sezgin Tanrıkulu da dile getirdi, soru önergelerimizin yüzde 90'ına cevap verilmiyor yani yüzde 10'una falan cevap veriliyor. Bunu, biz, ayrıca ispat edebiliriz. Kusura bakmayın, bundan böyle, cevap alamadığım önergeleri ben buradan okuyacağım.

Oysaki soru önergeleri vermemizin sebebi nedir? İşte, Meclisin farklı organlarını çalıştırmak, yürütmeyi çalıştırmak. Ayrıca, burayı o soru önergeleriyle işgal etmemek için bu hak, bu yetki bize tanınmış. On beş gün içinde de cevap verme zorunluluğu var. Meclis yani Türkiye'nin en yüksek organı, iradenin tecelli ettiği en yüksek yer eğer böyle vurdumduymazsa, eğer cevap vermiyorsa, artık ülkenin diğer kurumlarını siz hayal ediniz.

Sayın Başkan, dediğim gibi, bundan sonra, cevap alamadığımız önergeleri ben buradan okuyacağım...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayınız Sayın Aslan.

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - ...ki bu soru önergeleri görünür kılınsın ve o sorunlar bir şekilde çözüme kavuşturulsun.

45 hamile kadın var cezaevlerinde, bunları soruyoruz, cevap yok. Örneğin Nurhayat Yıldız; cezaevinde yirmi üç haftalık hamileyken rahatsızlanıyor, cezaevi yönetimine doktora çıkmak istediğini söylüyor, haftalarca geciktiriliyor ve ikiz bebeklerini cezaevinde, maalesef, kaybediyor.

Yine -çoğunuz beni izlemişsinizdir- Berk Görmez, 14 yaşındaki çocuk. Daha hayatını kaybetmeden ben burada onu dile getirdim, çektiği sıkıntıları dile getirdim; herhangi bir adım atılmadı. Benim kürsü konuşmamdan iki ay sonra vefat etti, babasını görmeden vefat etti. Babasına sadece mezara konulurken gidip onu mezarında görme hakkı tanındı. Bunlar insani değil, bunlar hukuki değil, bunlar vicdani değil...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - ...bunlar -bugün "millîlik, yerlilik çok konuşuldu- millî ve yerli davranışlar, tutumlar değil.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Aslan.