| Konu: | Seçim ittifakıyla ilgili kanun teklifine ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 28.02.2018 |
NURİ OKUTAN (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunda "Seçim İttifakı Kanunu" olarak bilinen düzenlemeyle ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle bizleri ekranlardan izleyen aziz milletimizi ve yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Ülkeyi yıllar yılı kötü yöneten iktidar, hukuku, demokrasiyi, devletin kurumlarını güçlendirme yerine, kendi iktidarını sağlama almak ve tek adam rejimini tahkim etmekle meşguldür. İttifak düzenlemesi bunun hukuki adımıdır. Seçim ittifakı adı altında getirilen düzenleme millî birlik ve beraberliğe katkı yapmayacak; tam tersine, bloklaşma, kamplaşma ve cepheleşmeye yol açacak, hatta kalıcı hâle getirecektir. Oysa ülkemizin kamplaşmaya ve cepheleşmeye değil, vatan, millet, devlet paydasında kucaklaşmaya ihtiyacı var. Güçlü devlet kişilerle değil, kurumlarıyla güçlüdür. Güçlü devlet, hukuka bağlılıktan, haktan, adaletten ayrılmayarak, kişi hak ve hürriyetlerine azami dikkat göstererek sağlanır. Atalarımızın dediği gibi "Ağaca yaslanma kurur, insana yaslanma ölür.", biz, hukuka, demokrasiye ve asırlardan beri sürüp gelen devlet yönetim tecrübemize yaslanmalıyız. Ulu Önder Atatürk'ün işaret ettiği gibi, biz, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, kurumlarıyla, gelenekleriyle, teamülleriyle, kurallarıyla, ülkesi ve milletiyle ilelebet payidar olması için gayret göstereceğiz.
İttifak düzenlemesinin içeriğine dair söylenecek çok söz var, burada ayrıntılarına girmeyeceğim. Ancak, bu düzenlemeyle, 16 Nisan referandumunda mühürsüz zarf ve pusula kararıyla kanuna uymayan Yüksek Seçim Kurulunun yaptığı hukuksuzluk, bu hâliyle, kanuna uydurulmaktadır. Esasen bu büyük bir skandal ve aynı zamanda hukuk katliamıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devletinde hiç kimseye kanunları çiğneme imtiyazı tanınamaz. Yüksek Seçim Kurulu, 16 Nisan referandumunda yaptığı hukuksuzluğun hesabını mutlaka verecek, işlediği suçun cezasını elbette bir gün çekecektir. Sandık kurulu başkanı ve üyelerinin birinci görevi, pusulaları ve zarfları saymak ve her birini mühürlemektir. Bir kısım zarflar ve pusulalar mühürlenmediği için mühürden vazgeçmek, seçimlerde hilenin ve şaibenin önünü açacaktır. En azından böyle bir şüpheyi içinde içermektedir. Yüksek Seçim Kurulunun mühürsüz oy pusulası kararıyla ayaklar altına alınan hukuk, bu düzenlemeyle mezara gömülmüş olacaktır. İktidar sözcülerinin referandum öncesi "Bundan sonra istikrarsızlık olmayacak. Yürütme ile yasamayı ayırdık. Artık temsilde adalet sorunu da çözülecek." söylemleri yalan olmuştur.
Getirilen düzenlemeyle, yüzde 1 oy alan ve dâhil olduğu ittifak barajını aşan bir parti milletvekili çıkarabilirken; tek başına seçime giren, yüzde 9,9 oy alan bir parti Parlamento dışı kalabilecektir. Böyle, temsilde adalet olur mu? Bu düzenlemeye bakınca, eski sistemin bile daha adil olduğu anlaşılıyor. Şayet Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yönetimde istikrar garanti altına alınıyor ise gelin, Mecliste temsilde adaleti sağlayacak düzenlemeler yapalım; milletvekilliği seçimindeki barajı makul bir düzeye indirecek veya tamamen kaldıracak bir düzenlemeyle millî iradenin tam ve kâmil manada temsil edilmesini sağlayalım. Yasama, yürütme ve yargıyı kontrol altına alan bu tek adam rejimini tahkim etmeye yönelik, seçime giderken, kural değiştirme yerine gelin, Siyasi Partiler Kanunu'nu değiştirelim; gelin, lider sultasına son verecek ve parti içi demokrasinin önünü açacak düzenlemeler yapalım. Getirilen ittifak düzenlemesi, işte, bu tek adam rejimini kalıcı hâle getirmek için getirilen bir düzenlemedir. Oysa, ülkemizin demokrasiye, hukuka ve adalete her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardır. Devleti ayakta tutan adalettir ve adalet mülkün temelidir. Gelin, demokrasiye ve hukuka sonuna kadar sahip çıkalım, adaleti hep birlikte tesis edelim. Son cümle olarak da: Aklıselim davranmaya davet ediyorum ve bu düzenlemenin -muhtemelen, belki komisyonda değişebilecektir- Anayasa'ya, demokratik ilkelere ve toplumsal barış ilkelerine de aykırı olduğunu buradan belirtmek istiyorum.
Herkesi saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)