| Konu: | İcra ve İflâs Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 64 |
| Tarih: | 27.02.2018 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri ve ekranları başında bizi izleyen aziz milletimiz; 524 sıra sayılı Genel Kurulda görüşmeye başlamış olduğumuz Yatırım Ortamını İyileştirme Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarı üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun tasarısı, Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu çalışmaları kapsamında Adalet Bakanlığımız tarafından hazırlanmış, yaklaşık 10 kanunda değişiklik yapan bir kanun tasarısıdır. Kanun tasarısı Adalet Komisyonumuza gelmiş, alt komisyonda şahsımın başkanlığında çalışmalar yapılmış, daha sonra ana komisyonda görüşülmüş ve tasarının başlığındaki "Yatırım Ortamının İyileştirilmesi" kısmı çıkarılarak İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı olarak Genel Kurula getirilmiştir.
Kanun tasarısı çalışmaları sırasında hem AK PARTİ'li sayın milletvekillerimiz hem CHP'den hem MHP'den arkadaşlarımız, Komisyon üyelerimiz son derece katkı vermiş ve tam bir uyum içinde bu kanun tasarısının çıkarılması için çalışma sağlanmıştır.
Değerli arkadaşlar, bu tasarıyla getirilen en önemli değişiklik, 2000 krizinden sonra 2003 yılında hukukumuza giren iflasın ertelenmesi müessesesi tamamıyla hukuktan çıkarılmaktadır, İcra İflas Kanunu'ndan çıkarılmakta ve bunun yerine konkordato müessesesi revize edilerek ve ihtiyaçları karşılayacak şekilde yeniden düzenlenmektedir.
İflasın ertelenmesinde borçlunun borca batık olması ön şart idi. Bu ön şart olduğu için de borçlunun şirketin iflasının ertelenmesini istemesinin, on beş yıllık süreçte geldiğimizde yeterli ve faydalı bir faaliyet olmadığını görüyoruz; ne şirketler iyileşebilmiş ne de iflastan kurtarılabilmiş, maalesef süreç içinde şirketler iflas etme noktasına gelmiştir.
İflasın ertelenmesinde alacaklı olanlar alacağını alamadığı için, takipler, davalar ve süreçler durduğu için bu şirketler de iflas noktasına gelmiş, birbirine domino etkisi yapmıştır. İflas ertelemesi yargılamalarında istenilen kaliteler de maalesef gerçekleştirilememiştir. Borçlu lehine verilen tedbirin herhangi bir süreyle kısıtlanmaması, bir artı dört yıl olarak ihtiyati tedbir kararları verilmiş olması ve bunların uzaması, kötü niyetli borçlu ve alacaklıların da bu sürece katkı sağlaması sonucu, âdeta şirketler iflas ettirilsin manasına doğru gelinmiştir.
Ahmet Cevdet Paşa Başkanlığında hazırlanan Mecelle'nin genel hükümlerinden malum 44'üncü madde var. Diyor ki: "Ezmanın tagayyürü ile ahkamın tagayyürü inkar olunamaz." Yani bir ihtiyaç için, bir amaç için getirilen kanunun değişmesi, zamanın değişmesiyle, ihtiyacın değişmesiyle mümkün hâle gelebilir. Bu kanunda iflası erteleme müessesesi de tam buna benzer hâle geldi. Yaşanan tecrübeler ve kötü örnekler artık bunu müesseseden toptan çıkarmayı gerektiriyor.
İflas ertelemesi yerine koyduğumuz ve daha etkin hâle gelecek olan konkordato hakkında kısa bir bilgi vermek gerekirse, konkordatoyu biz, borcunu ödemekte zorlanan borçlunun borcun miktarından bir kısmının indirilmesi veya süre verilmesi veyahut da her ikisinin müştereken yapılması ve bunun da alacakların kabulünden sonra mahkemenin tasdikiyle onaylanması olarak, bir karşılıklı anlaşma yani bir "cebrî sulh" olarak tanımlıyoruz. Alacaklılar tarafından yapılan oylama sonucu öngörülen çoğunluk kabul ederse anlaşmada olumsuz oy verenleri de bağlamaktadır. Burada "Efendim, özel hukuka, mülkiyet hakkına, sözleşme hakkına tecavüz var mıdır?" diye düşünülebilir ancak, buradaki kamu yararı konkordatoya tabi şirketlerin yaşatılması, millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlarına uygun olarak hayatiyetini sürdürmesi, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmanın olması, istihdamın devamı, devlet için katma değer üretmesi son derece önemlidir. İşte bunun için de devletin tedbir alması zorunludur. Ekonomik ve ticari hayatın devamı için şirketlerin yaşaması iflas etmesinden çok daha önemlidir. Bu kapsamda, konkordato talep edebilmek için borca batık hâle gelme şartı aranmayacaktır. Borçlu borcunu ödemesi konusunda güçlüğe düşerse veyahut da yakın bir gelecekte güçlüğe düşme endişesi varsa mahkemeden konkordato talebinde bulunacaktır. Bunu bulunurken de kanunda belirtilen, tam anlamıyla en son mali durumunu gösterir belgeleri, muhasebe kurumunun belirlediği, yetki verdiği kişilerin belirleyeceği raporları mahkemeye sunacak ve ondan sonra da finansal analiz raporlarıyla birlikte tüm evraklarını mahkemeye sunacaktır. Mahkeme evrakı aldıktan itibaren üç aylık kesin süre verecektir. İflas erteleme kurumunda mahkemelerin takdir hakkı vardı; bir kısım mahkeme iflas erteleme veriyordu, bir kısmı vermiyordu. Böylece de şirketlerin bazen ticaret merkezlerini taşıdıklarına şahit oluyoruz. İşte, bu durumda, mahkeme üç aylık bir süre verecek, geçici komiser tayin edecektir ve derhâl borçlunun mal varlığını azaltıcı hareketlerden kaçınması için tedbirler alacak, ivazsız iktisapları önleyecek, borçlanmasını önleyecek, başka değer azaltacak, yeni borçlanmalar geliştirecek her türlü muameleler konusunda sınırlama koyacak ve komiserin nezaretinde bu işlemler yapılacaktır. İhtiyaç olduğunda iki aylık daha -toplam beş aylık- bir süre verecektir. Komiser bu süreçte derhâl alacaklıları toplantıya çağıracak, bu talebi iletecek ve komiserin çalışmasından sonra, bu beş aylık sürede raporunu hazırlayıp eğer bu şirketin yaşaması gerekiyorsa, konkordatonun doğru bir teklif olduğuna inanılıyorsa mahkemeden bunun tasdikini isteyecektir, mahkeme bir yıl içinde karar verecektir. Burada bilirkişi tayin edecek, sunulan raporlarla şirketin mali durumu borçlarını gerçekten ödeyecek ve eğer bu şirket iflas etmiş olsa idi, alacaklıların eline konkordatoya gittiğinde daha fazla para geçeceğine inanıyorsa o takdirde konkordatoyu onaylayacaktır; aksi hâlde, reddedecek ve şirketin iflasına karar verecektir.
Mahkeme rehinli alacaklılarla da burada kendi içinde bir müzakere toplantısı yapılmasına karar verecek çünkü adi alacaklar ile rehinli alacaklar birbirinden farklı. Tabii, rehinli alacaklar sınırlı bir ayni hak olduğu için onları kendi içinde müzakere edecek ve müzakerenin sonunda eğer rehinli alacaklılar da üçte 2'yle bu talebi kabul ederlerse konkordatoya kabul eden adi alacaklılarla birlikte sunulacak ve mahkeme bunu gerekçeli kararında dikkate alacaktır. Tabii, burada adi alacaklılar açısından 2 tane çoğunluk var konkordatoda. Bir, sayı olarak ve alacak miktarı olarak yüzde 50'yi aşması gerekiyor veyahut da sayı olarak 1/4 olmakla birlikte, alacak miktarı olarak 2/3'ten daha fazla bir çoğunluk kabul ederse o taktirde konkordatoya gidilebilecektir.
Rehinli alacaklıları az önce söylemiştik, üçte 2'yi geçecek. Rehinli alacaklıların yapılandırılma kapsamında olduğu kabul edilir ve rehinli alacaklarla ilgili de raporları, değerlendirmeleri yetkili uzman kurullar yapacaktır. Tabii, kural olarak mahkemenin tasdik kararıyla bağlayıcı olacak geçici mühlette eğer alacaklılar isterse bu karar kesinleştikten sonra da hüküm ifade etmesini isteyecekler yani istinaf ve temyiz aşamasını geçmesini ve ondan sonra hüküm ifade etmesine de karar verebilecekler.
İşçi alacakları ve nafaka alacakları konkordatodan istisnadır ve yine kamu alacakları da konkordatonun istisnasıdır ancak kamu alacaklıları açısından haciz ve takip yapılamaz bu süreçte, geçici ve kesin süreçte; nafaka ve işçi alacakları açısından takip de yapılabilir. Bu müessesenin iflas ertelemeye göre çok daha faydalı olacağını düşünüyorum.
Yine elektronik imzayla ilgili Tebligat Kanunu'nda önemli değişiklikler yapıyoruz. Artık, mevcut kanundaki sermaye şirketleri açısından var olan tebligat sistemini zorunlu hâle getiriyoruz ve bunu uygulanabilir hâle getiriyoruz, hem de tüm kamu kuruluşlarına, şirketlere, kooperatiflere, derneklere, vakıflara, sendikalara, meslek birliklerine, KİT'lere, avukatlara, ara buluculara, bilirkişilere. Bunların tamamı için de PTT bir sistem kuracak. 2018 yılı için 14 lira olan tebligat 4 liraya inecek, hem masraf azalacak hem hızlanacaktır. Yaklaşık 70 milyonun üzerindeki tebligatın 50 milyonu elektronik yolla yapılacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Lütfen tamamlayalım.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - Tamamlayalım Sayın Başkanım.
Tabii, bu tebligatın zorunlu olmasından sonraki süreçte vatandaşlar açısından ve ilgililer açısından şu fayda var: Normal itiraz, temyiz sürelerine beş gün daha ilave süre kazanılmış olacak. Bu beş günlük ilave süre bilgisi SMS'le de ilgili kişiye verilecek, beş günden sonra süreler başlayacak. Bu açıdan da tebligat herkes açısından faydalı olacak. Yargılamayı aksatan en önemli husus malum, tebligattır. Tebligatın elektronik ortamda yapılmış olmasıyla yargılamalar da çok daha hızlanmış olacak ve bunun sonucu olarak da daha adil, daha az masraflı bir yargılamaya kavuşmuş olacağız.
Kanunun milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hazırlanması sürecinde emeği geçen tüm sayın bakanlarımıza, Komisyon üyelerimize ve uzmanlara da teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)