GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:22.02.2018

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Arkadaşlar, bu maddede getirilen, ilk kez de bu yasa teklifinde yer alan olay ulusal bir tez arşivi oluşturulması. Bu arşiv meselesi YÖK'le konuşulmuştu; sağ olsunlar, bütün gruplar da anlayış gösterdi ve ilgi de gösterdi, aynı duyarlılıkla YÖK de teklif içerisine aldı ve bir ulusal tez arşivi oluştu. Bunun temel amacı şu: Şimdi, doçentlikte YÖK aşamasındaki sözlü sınavın ehemmiyetinin kalmaması veya tamamen ortadan kaldırılmasıyla birlikte eser ve yayınların ve çalışmaların ehemmiyetinin ve ciddiyetinin ortaya konması daha önemli hâle geldi. Neden? Çünkü artık eserlerin niteliğinin ve en önemlisi de etik yapısının iyi denetlenmesi gerekiyor. Neden bu tez arşivine ve ulusal bir arşive ihtiyaç var? Birincisi, eserlerin denetlenmesi ve niteliğinin kontrol edilmesi açısından ama en önemlisi şeffaflık açısından ama bundan da önemlisi bu ülkenin bir bilimsel arşive ihtiyacı var. Yani bir konuda çalışma yapmak isteyen insanlar o konuyla ilgili ne yapılmış, başkaları ne yapmış, bunu gidip görmeliydi. O yüzden bu arşiv çok önemli. Bu arşivin eğer altyapısı iyi oluşturulursa çok işe yarayacaktır ama asıl önemli olan, bu arşiv denetime açık olacak. Yani biri tezinde birinden intihal yaptıysa, sizin tezinizden çaldıysa o zaman siz bu tezi şikâyet edebilir olmalısınız bu arşiv düzeninde yani oraya bir tıkla girmelisiniz. "Bu tezi şikâyet et." ya da "Bu yayınla ilgili bildirimde bulun." diye bir buton olmalıdır. O yüzden biz bu çalışmayı önemsiyoruz.

Neden bu önemli? Arkadaşlar, bir gerçeği kabul edelim; ülkenin her alanında yolsuzluk olduğu gibi, maalesef, akademik alanda da ciddi bir yolsuzluk var ve özellikle sahte tez, paralı makaleler, tez dükkânlarından ısmarlanan tezler, intihaller, kopya yayınlar, başkasına yazdırılmış yayınlar, yancı yayınlarda imza sahibi olma, başkasının emeğini kullanma, emek hırsızlığı, kalitesiz dergilerde yapılan çalışmalar; çeviri, kopya çalışmalar, projeler; başkasını sınava sokarak geçirmeler, ücretle yazdırılan kitap ve çalışmalar, verileri oynanmış araştırmalar, soru çalarak sınav geçenler; torpil, siyaset, yandaşlıkla statü edinenler; FETÖ aracılığıyla kariyer sahibi olanlar, özel üniversite ve yurt dışında kariyeri kuşkulu olanlar ve feodal ilişkiler ve ailevi ilişkilerle üniversitelerde yer bulanlar; bu bir realite. Biz bunun önüne geçmedikçe, akademide bir etik yapıyı oluşturmadıkça akademide sağlıklı bir bilimsel ortamı oluşturmamız mümkün değil.

Ben diliyorum ki bu Ulusal Tez Merkezi daha genişletilerek tüm yayınların da içine alındığı bilimsel yayınlar için de genel, ulusal bir arşiv olur, hem Türkiye'nin kültürel ve bilimsel hayatına bir genel bakış açısı getirir ve bir depolama hizmeti görür hem de denetim açısından bu intihallerin ve yolsuzlukların önüne geçer.

Ama burada asıl önemli konu şu: Şimdiye kadar yapılmış olanları ne yapacağız, onlarla ilgili ne yapılacak? Onlarla ilgili önerim şudur, YÖK'e defalarca bu konuyu dile getirdik: Bu intihaller ve eser sahtekârlıklarıyla ilgili, ne zaman olursa olsun -ki YÖK'ün de böyle bir talebi vardı- zamanaşımı olmaksızın, eğer bir adam intihalle doçent olmuşsa doçentlik unvanının iptal edilmesi gerekir. Biz bunu ısrarla savunuyoruz.

Doçentlik konusu açılmışken kalan süremde bir kez daha bir konuyu, bir mağduriyeti dile getirmek istiyorum. Bildiğiniz gibi, yasal düzenleme yaparken kazanılmış hakların korunması, yeni hak kayıplarına yol açmaması, var olan durumu da daha da iyileştirmesi ve ileriye taşıması esas olmalıdır. Subjektif mülakat gibi atama kriterlerinin siyasallaşmış rektörlere bırakılması, kadrolaşma gibi akademinin geleceğine ve gelişimine darbe vuracak bir uygulama. O yüzden, fırsat varken -bugün son gün- bu yasa üstünde, bunda bir düzenlemeye gidilmesinde büyük fayda var. Burada birçok öğretim üyesi akademisyen arkadaşımız var. Bunun için de basit bir önerimiz var: Eğer bu mülakat illa olacaksa üniversiteler boyutunda, hiç olmazsa kadro atamalarındaki inceleme mülakatını yapacak olan jüri YÖK ve ÜAK tarafından kurayla belirlensin Hocam, kurayla.

EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Öyle olacak zaten.

CEYHUN İRGİL (Devamla) - Hayır, burada rektöre bırakılıyor.

EMRULLAH İŞLER (Ankara) - ÜAK...

CEYHUN İRGİL (Devamla) - Onu isterseniz bir daha konuşalım.

Ama asıl önemli bir başka mağduriyet var: Hâlihazırda -biz onu maalesef Komisyonda dile getirdik ama bu açık buraya kadar geldi- doçent olan ama yardımcı doçentlik kadrosunda olanlar, yıllardır doçent unvanını kullanmış olmasına rağmen yani yardımcı doçent unvanını kullanmış olmasına rağmen bu teklifle doktor öğretim üyesi statüsüne düşüyorlar. Bu bir mağduriyet, ne olursa olsun bir statü kaybı. O yüzden, bunların mağduriyetini gidermek için de zaten hak ettikleri doçent kadrolarına...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEYHUN İRGİL (Devamla) - Şunu bir -teknik bir konu- tamamlayabilir miyim Başkanım?

BAŞKAN - Peki, tamamlayın hadi.

CEYHUN İRGİL (Devamla) - Zaten şu anda ek ders ücretlerini doçent kadrosu üzerinden, o statüden alıyorlar. Şimdi, bunlar doktor öğretim üyesi statüsüne geriliyor. Bu sayının çok olduğunu zannetmiyorum ama bu yasa teklifi içerisinde bu arkadaşların mağduriyetini mutlaka gidermek lazım.

Ben o yüzden bütün Meclisin ve özellikle akademisyen öğretim üyelerinin bu konuya duyarlılık göstermesini, doçent unvanı almış ama yardımcı doçentlik kadrosunda zaten yıllardır çeşitli hak kayıplarına uğramış bu arkadaşlarımızın mağduriyetlerinin bir de statü kaybıyla daha da derinleştirilmemesi için bir önlem alınmasını ve bu tasarıda bir cümleyle bu insanların haklarının iade edilmesini bekliyorum.

Hepinize çok teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.