GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:22.02.2018

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündem dışı olarak bugün cezaevlerini anlatmayı uygun gördük partimiz adına, daha doğrusu defalarca anlattığımız konuyu tekrar anlatacağım çünkü cezaevlerinde yoğun hak ihlalleri devam ediyor, cezaevinde hasta tutsakların yaşamları, hayatları tehlike altında. Nitekim, çok yakın bir tarihte Celal Şeker adlı tutuklu hayatını kaybetti, daha 33 yaşındaydı. Bunu da defalarca burada söyledik: Celal Şeker ve diğer hasta tutuklular gibi mevcutta olan bütün tutsaklar, tutuklu ve hükümlüler, hepsi bu devletin sorumluluğu altındadır, en küçük şeyinden bile devlet sorumludur. Dolayısıyla devleti yönetmekle yükümlü olan Hükûmet de bundan azade değildir, birinci derecede sorumludur.

Bakın, cezaevlerine ilişkin inanılmaz düzeyde hak ihlalleri geliyor. Türkiye cumhuriyet tarihinin insan olarak en fazla olduğu bir dönemdeyiz. Bakın, şu anda 207.279 kişi cezaevinde. Şu dakikayı söylüyorum çünkü her an bir başkası tutuklanabilir ve cezaevine gidebilir. Öyle ki hızlıca bu sadece, tek motivasyonları... Hükûmete itiraz eden, eleştirenler üzerinden geliştiği için tutuklama, yargılama mekanizması... Şu anda 207.279 kişi cezaevinde ve bizim bugün aldığımız rakama göre de 228.993 kişi olarak görünüyor.

Şimdi, bu kadar ağır sayıda ihlaller var. Bakın, ben size ihlalleri kısaca hızlı hızlı okumak istiyorum, hem de kendim de Komisyonun üyesiyim. Bakın, keyfî bir şekilde disiplin cezaları veriliyor, telefonla tekmil dayatılıyor, insanlara askerî nizam üzerinden orada bir uygulama uygulanmaya başlamış; beraberinde açık görüşler iki ayda 1'e çıktı, bir saatlik olan açık görüşler kimi zaman otuz dakikaya düşebiliyor; telefon görüşmeleri, hakeza, haftada 1 iken on beş günde 1'e çıktı ve her şeyden önce...

Arkadaşlar, cezaevlerini herkesin dikkatle dinlemesini öneririm. Şu anda cezaevindeki 200 bin insandan bahsediyoruz ya, bunun en az 100 bini aslında cezaevine gireceğini düşünmeyen insanlardan oluşuyor. Kimdi onlar? Cemaatçilerdi ve bu uygulamayı yapanlardı, dolayısıyla yasaların dışına çıkanlardı. Ondan dolayıdır ki lütfen bunu dikkatle dinleyiniz.

Bakın, Celal Şeker hayatını kaybetti. Şu anda yine ölüm sınırında olan, daha 27 yaşında olan Devrim Ayık var; kolon kanseri ve durumu da hiç iyi değil, sağlığa erişimi sıkıntılı ve buna ilişkin, Celal Şeker gibi bir durumla karşılaşmamak adına herkesin bu konuda duyarlı olmasını lütfen talep ediyorum.

Bakın, ayrıca cezaevlerinden gelen mektupları da kısaca ben az önce söyledim. İnanılmaz düzeyde sıkıntılar var, çok fazla sayıda insan tutuklu ve bunun çözümü tutuklamanın önüne geçmekken maalesef Adalet Bakanlığının 38 tane daha cezaevi yapma konusunda vaatleri var. Oysaki cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin, özellikle politik tutsakların hızlıca, hemen tahliye edilmesi gerekir, hasta tutsakların hemen bir an önce kendi hayatlarını, yaşamlarını sürdürmesi gerekir. Zaten hayatları çok kısıtlı, zaman çok dar ve böyle bir zamanı da eğer ölümünü izleyerek geçirebiliyorsak bu da bizim nasıl bir vicdana sahip olduğumuzun -tırnak içinde- aslında açık bir göstergesidir.

Şimdi, ben cezaevlerine ilişkin gelen şeyleri tekrar size okuyarak bunu geçirmek istiyorum. İdare keyfî denetimler içinde bulunuyor ve OHAL ve KHK'ler üzerinden kendine pay çıkarıyor, kitaplara erişimi azaltmış, dergilere erişimleri neredeyse hiç yok düzeyde; koğuşlarda televizyon ve kanallar üzerinden, belli sabit kanallar, sadece Hükûmetin taraftarı olan kanallar üzerinden yayınlar yapılıyor. Koğuşlarda kalan tutuklular ortak alana çıkarılmadığı için hobi faaliyetlerine keyfî yasaklama getirilmiş. Oda içlerine, avluya, hatta bazen cezaevlerinin tuvaleti ve banyosunu gören yerden kameralar yerleştirilmiş. Keyfî bir şekilde mevzuatta düzenlenen disiplin cezalarından daha ağır yaptırımlar uygulanıyor. Nakillerde, hastaneye ve adliyeye gidiş gelişlerinde çıplak arama dayatılması söz konusudur. Telefonlarda tekmil dayatılıyor. Hastane idareleri, mahpuslara askerî bir nizam yaratmaya çalışmaktadır. Askerliği andıran tek sıra ve askerî düzenle yürüme, tekmile zorlama ve provokatif söylemlerle karşıdaki kişileri resmen kışkırtan bir idari yaklaşım söz konusudur ve bunların dışında da şu anda en önemlisi nedir, biliyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen siz de.

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Başkanım, son cümlem.

Birleşmiş Milletlerin İnsan Hakları Raporu'nda Türkiye 120 ülke arasında sondan 7'ncidir arkadaşlar.

Evet, ben burada isim verdim, hasta tutsakların adını söyledim. Bakın, burada 357 ağır tutuklu ve hükümlü var, Celal Şeker gibi izleyecek miyiz yani onun yaşamını kaybetmesini hepimiz burada izledik. Defaatle söylendi, defaatle tartışıldı ama Celal Şeker'in tahliyesi sağlanmadı. 33 yaşında cezaevinde hayatını kaybetti. Şu anda elimizde olan bilgilere göre 357 ağır hasta ve 1.025 normal hasta var.

Arkadaşlar, buradan vicdanlı olanlara tekrar sesleniyorum: 1.025 hasta tutsaktan bahsediyoruz, bunun 357'si çok ağırdır. Celal Şeker örneğiyle karşılaşmamak istiyorsak lütfen herkes sorumluluğunu yerine getirsin diyorum, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.