GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:60
Tarih:15.02.2018

HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Yatırım Teşvik Kanunu'nun ikinci bölümü üzerine söz aldım ama yatırım teşvik kanunlarıyla yatırım çoğalmıyor, Türkiye'de ekonomi de düzelmiyor, hiçbir şey rayına girmiyor. Bunların ön şartı olarak Türkiye'de hukukun üstünlüğü, demokratik hak ve özgürlüklerin geldiği çıta ya da getirildiği çıtayı öncelikle tartışmamız gerekir.

Evet, şu anda Demirtaş Sincan'da konuşmaya devam ediyor ve bu duruşma, açıkçası, kamuoyundan, Türkiye'den ve dünyadan gizlenmek için her türlü çaba ortaya konuyor. Dün yabancı delegasyonun büyükelçilik düzeyinde, parlamenter düzeyinde, çok üst düzeylerde, çok sayıda... Leyla Halid bile -ismini biliyorsunuzdur- içeri alınmadı çünkü duruşma gizli yapılmak isteniyor.

Bugün size Demirtaş duruşmada ne dedi, onların bir kısmını anlatacağım. Bu vesileyle Türkiye'ye de bu mesajların ulaşması önemlidir diye düşünüyorum.

Evet, Demirtaş ne dedi: "Savunmam kamuoyundan gizlenmeye çalışılıyor. Bu dosya gizli değil. İsteyen herkes izleyebilmeli. İsteyen herkes izleyebilseydi bugün burada 500 bin kişi olurdu, 50 kişilik koltuk ayrılmış durumda."

Demirtaş ne dedi: "Tutuklanmadan önceki dönemde medyadaki yayınlara bakın. Bu kadar yayını 'Demirtaş uzaylı' diye yapsalardı, Türkiye'nin yarısı benim uzaylı olduğuma inandırılmıştı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasından önce medyaya taşınan manşetlerle bir algı operasyonu oluşturulmuştur."

Demirtaş devamında: "Nasıl bir azılı teröristmişiz algısı yaratıldı, bu algı üzerinden fezlekeler hazırlandı, bu algı üzerine iddianame hazırlandı, kabul edildi, dokunulmazlığımı tanımayarak iddianameyi yüzüme okudunuz. Dolayısıyla, benim ne söylediğim değil, başkalarının benim hakkımda ne söylediğini tartışarak karar vereceksiniz. Erdoğan şöyle bir demeç verse 'Milletvekili tutuklanır mı?' dese, bizleri tutuklu yargılayan heyetlerin çoğu 'Sabah olsun da tahliye edelim.' diye uyumaz. Tabii, mahkemenizi itham etmeyeyim. Recep Tayyip Erdoğan, 'Tutuklu milletvekili yargılamak milletin iradesine hakarettir.' desin, içeride vekil kalmaz. Ben bu şekilde tahliye olacaksam olmayayım."

Demirtaş ne dedi: "Cemaat-AKP limoniliği dershaneler tartışmasıyla başladı. Anayasa Mahkemesinin tutuklamayı devam ettiren kararlarında 'İfade vermeye gitmemiş olması.' diyorlar. İfade vermeye gitseydi tutuklamazlarmış. Fakat bu ülkenin Cumhurbaşkanı, oğlunu 17-25 Aralıkta ifade vermeye göndermedi. Abdullah Gül, 'Hakan Fidan'ı ifadeye ben göndermedim.' dedi. Hakan Fidan cemaat yargısı tarafından ifadeye çağrıldığında gitmedi, yasa çıkarıldı. Kim göndermedi? Gül diyor 'Ben göndermedim.' Erdoğan diyor ki 'Ben göndermedim.' Payeyi paylaşamıyorlar. Hangi yargıya güvenmiyorlardı? Bizi göndermek istedikleri yargıya. Bizim 'İfade vermeye gitmeyiz.' dediğimiz yargıya. Kimse de kendilerine 'Sen nasıl Türk yargısına kafa tutarsın? Seni ensenden tutar, içeri atarız.' diyemedi. Neydi bunun nedeni? Bugüne kadar yargı buna cevap verebildi mi? Anayasa Mahkemesi dâhil. Benimle ilgili tarihin en skandal kararlarından birini verdi. Bir asliye ceza mahkemesinin sahte belgeleriyle, olmayan delilleriyle skandal bir karar verdi."

Demirtaş ne dedi: "AKP milletvekili Şamil Tayyar'ın iddiası basına yansıdığı için tanık olarak dinletebilirsiniz. 'FETÖ'nün bir elemanı nasıl olur da Demirtaş'ın iddianamesini hazırlamakla görevlendirilebilir, şaşıyorum.' diyerek basına demeç verdi. Çağırılması lazım. İddianamemi hazırlayan savcı gönderildi. FETÖ'cü olmakla suçlanan savcı yaranabilmek için elinden geleni yaptı. Keşke başarılı bir hukukçu olsa, iyi bir iddianame çıkarabilseydi ama malzeme bu. Baskı altında. Kendini ispatlamanın yolu, Demirtaş'a en ağır suçlamaları yöneltecek bir iddianame hazırlamak. O yüzden 31 fezlekeyi toplayıp 50 klasöre çıkartan bir savcı şu anda başka bir yerde.

Şu anda biz sanığız ama Yargıtay Başkanı az önce benim dosyamı ne kadar yönlendirdiğini söylediğimiz kişiyle çay topluyor. Bu Yargıtay benim dosyamı inceleyecek. Bizatihi benimle ilgili iki üç yıldır kampanya yürüten, partimle ilgili algı yaratan Recep Tayyip Erdoğan ile Yargıtay Başkanı ailecek çay topluyorlar. Bu, yargının içinde bulunduğu durumun vahim görüntüsüdür.

Erdoğan'ın oturduğu koltuk Parlamento Başkanının koltuğu. Parlamento Başkanı, muavin koltuğu gibi yan tarafta oturuyor. Parlamento Başkanının koltuğu kimsenin malı mülkü değildir, millî iradenin temsilidir, Erdoğan'ın koltuğu değildir.

Dosyam yarın AYM Başkanının önüne gittiğinde, şu fotoğrafta yürütmenin önünde başını eğen AYM Başkanı tarafından incelenecek bu dosya.

Danıştay Başkanının kızı sarayda işe alınmış. Bunlar üst yargı kurumlarının başkanları. Bir hukukçu olarak insan utanıyor.

Sedat Peker kendisini mafya lideri olarak tanıtıyor. Akademisyenlere 'Akan kanlarınızla duş alacağız.' dedi. On bir yıl ceza istendi. Peki, evi basılıp ifadeye mi götürüldü? Ne gerek var, Sedat Peker HDP'li değil ki. En son, savcıya bir ifade gönderdi. Duruşmaya gelmedi, hastadır, yorgundur. Zorla getirme kararı bile çıkarılmadı. Bu kadar hoşgörülü olan bir yargı bir önceki Eş Genel Başkanımız Serpil Kemalbay'a aynı hoşgörüyü göstermiyor. İfade vermek için savcılığa gidiyor 'Hayır, Emniyet'te kalacaksın yedi gün.' diyorlar. Böyle bir ortamda iddianamem hazırlandı, böyle bir ortamda sorgumu yapıyorsunuz.

Tabii, bir de benim kayınbabam etkili bir AKP'li değil. Damat kontenjanı da var. Konyaspor Başkanını FETÖ'den ifadeye çağırdılar, serbest bıraktılar. Tutuklansın demiyorum; bunlar eşitsiz, adaletsiz örnekler olduğu için söylüyorum. Davutoğlu'nun arkadaşı tabii ki tutuklanmaz. Biz Davutoğlu'nun arkadaşı değiliz; ne yapalım, muhalifiz."

Başka bir yargı örneği Demirtaş'ın verdiği: "Burdur'da dövülerek öldürüldü bir kadın. Tutuksuz yargılanıyor sanık. Kadının yüzüne kezzap atıp tecavüz girişiminde bulundu, yargı tutuklamadı. Yüksekova'da bir güvenlik görevlisi 4 kişiyi öldürdü, tutuklanmadı. Diyarbakır 'Nevroz'unda Kemal Kurkut, öğrenci, arkasından ateş edilerek öldürüldü, zanlının polis olduğu tespit edildi. Maktulün silahsız olduğu, bir basın çalışanın fotoğraflarıyla netleşti. Tutuksuz yargılanıyor polis, tek bir gün gözaltı bile görmedi."

Demirtaş ne dedi: "Bizler, parti binamız yakılırken suç duyusunda bulunduk. Kayseri binamız bir grup tarafından sarıldı. Taşladılar ve ateşe verildi. Orada hak biter. Güvenlik güçleri müdahale etmedi. Güvenlik güçleri 'Biz halledeceğiz.' deyip sessiz sedasız gönderdiler. Parti Genel Merkezi avukatları suç duyurusunda bulundu güvenlik güçleri hakkında. Kayseri Emniyet Müdürü 'Hakkında soruşturma yapılmasına gerek yok.' diye izin vermiyor, soruşturma açılamıyor. Anormal olan kısmı şu: 'Soruşturmaya gerek yok ve izin alamadım.' diyen savcı benimle ilgili fezleke düzenliyor Kayseri Emniyet Müdürüne iftira atmaktan. Figen Yüksekdağ'la birlikte biz sanığız, iftira suçu işlemişiz. Asliye ceza mahkemesinde sanığız ve yargılanıyoruz. Fezleke Meclise geldi. Şaka gibi, bu yargı bizi yargılıyor.

G20 Zirvesi'nde -tutukluyum, suçlu muyum belli değil- 'O şahıs teröristtir.' diyor ülkenin Cumhurbaşkanı Almanya'da. Bütün gazetelerde manşet oluyor.

Ben mahkemeye çıkmak, savunma yapmak istiyorum ama ortada mahkeme yok. On beş aydır ben iddialara karşı cevap veremiyorum. Ben de 'Tarih kimin terörist olduğunu gösterecek.' demişim.

Peki, Erdoğan'a başka sorular soruluyor. Kavurmacı'yla ilgili soru soruluyor. 'Tamam da bu konu yargıyla alakalı bir konu, yargı süreci devam ediyor, ben buna bir şey diyemem.' diyor. Kavurmacı dosyası. Demirtaş sorulduğunda 'terörist' diyen AKP Genel Başkanı, nedense bu tür dosyalarda yargıya müdahale edilmemesi gerektiği konusunda mesaj veriyor."

Evet, Demirtaş'ın savunmaları bugün de yarın da devam edecek. Aslında özetle bir döneme ışık tutuyor. Nasıl bir kampanyayla içeride olduğunu geniş bir şekilde anlatıyor.

Ve özetle "hak" diyor, "hukuk" diyor, "özgürlük" diyor, "eşitlik" ve "demokrasi" diyor.

Buradan kendisini selamlıyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)