GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:58
Tarih:13.02.2018

HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, yasama sorumsuzluğuyla ilgili bir Meclis araştırması önergemiz vardır; bunun gerekçelerini çok genel hatlarıyla ifade etmem gerekirse:

Değerli milletvekilleri, Anayasa'nın 83'üncü maddesi yasama sorumsuzluğunu yani mutlak sorumsuzluğu düzenlemektedir. Buradaki amaç nedir? Milletvekillerinin temsil ettikleri halk adına özgürce Parlamentoda düşüncelerini ifade edebilmesidir. Hiçbir baskı ve baskı tehdidi altında kalmadan, iktidar partisini, Hükûmeti denetlemenin en etkili yollarından biri olarak kürsü dokunulmazlığı yani yasama sorumsuzluğu düzenlenmiştir.

Şimdi, burada, Anayasa'nın 83'üncü maddesi gerçekten uygulanıyor mu? Kocaman bir "hayır." Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasama sorumsuzluğu tıpkı Anayasa'nın bütünü gibi, diğer mevzuat hükümleri gibi askıya alınmıştır. Neden? Çünkü en başta bizim grubumuzun milletvekilleri, yasama sorumsuzluğu kapsamındaki sözlerinden, düşüncelerinden ve açıklamalarından dolayı hapisteler, ceza alıyorlar ve bu cezalar istinafta kesinleştiriliyor.

Şimdi, burada korunan milletvekili değildir, korunan halk iradesidir. Halkın iradesini temsil eden milletvekillerinin burada özgürce düşüncesini ifade edememesi demek zaten parlamenter sistemin tümüyle ortadan kalktığı anlamına gelir.

Size bir örnek vermek isterim. Biliyorsunuz iktidar partisi hakkında bir ara kapatma davası açılmıştı ve orada sorumsuzluğun amacını iktidar partisi bakın Anayasa Mahkemesine nasıl sunmuş? Demiş ki: "Demokrasilerde yasama sorumsuzluğu, milletvekillerinin hiçbir şekilde hukuksal bir engellemeyle karşılaşmaksızın düşündüklerini özgürce ifade etmek için getirilmiş önemli bir güvencedir. Böylece milletvekilleri kendileri ya da mensubu oldukları parti bakımından herhangi bir yaptırıma maruz kalmayacakları güvencesiyle yasama faaliyetlerine 'özgür iradeleri' ile katılabileceklerdir." Bu, AKP'nin Anayasa Mahkemesine sunduğu gerekçe.

Bununla birlikte, Ahmet İyimaya'nın, değerli hukukçu, iktidar partisi sıralarında oturan ve Adalet Komisyonu Başkanlığı yapan İyimaya'nın yine bir sözünü paylaşmak istiyorum: "Diktatöryal rejimlerde yasama sorumsuzluğu, devrini tamamlamış hukuk ve ahlak dışı imtiyazlı sınıf yaratan bir kurum olarak değerlendirilmektedir." Bunun devamı var, zamanım olmadığı için okumuyorum.

Bunlara aynen katılıyoruz. Evet, diktatöryal yönetimler de yasama sorumsuzluğu dönemini ortadan kaldırmıştır ve şu anda diktatöryal bir sistemde bizlerin de söz ve düşünce hakkı tümüyle ortadan kaldırılmıştır.

Değerli milletvekilleri, bu dosya, bu kitap, Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'ın Meclisteki konuşmaları ve karşılaştırdığımız fezlekeleri. Tümü Meclis grubunda, Parlamento kürsüsünde yaptığı konuşmalar ve şu anda rehin olarak bu konuşmalarından dolayı hapiste.

Bu, İdris Baluken'in, en çok Meclis kürsüsünü kullanan, önceki dönem Grup Başkan Vekilimizin fezlekeleri ve konuşmaları; bire bir aynı. Ama ne? Hiçbiri dikkate alınmadı mahkemeler tarafından.

Şimdi, 20 Mayısta dokunulmazlıklar kaldırıldığında bizim partimizin 55 milletvekiline 510 fezleke geldi. Fezlekelerde sorumsuzluk incelemesi yapılmadı. Bu fezlekeler iddianameye dönüştü, iddianamede de sorumsuzluk incelemesi yapılmadı. Bunların bir kısmı karara dönüştü, orada da dikkate alınmadı, istinafa gitti, istinafta da dikkate alınmadı. Yani birbirini takip eden bir silsileyle sorumsuzluk ortadan kaldırılmıştır. Anayasa 83 kesinlikle şu anda yürürlükte değildir. Bizler burada bir söz söyledikten sonra hakkımızda savcılıklar takibat başlatıyorlar ve hakkımızda iddianame, sonra da tecziye kararları geliyor. İşte diktatoryel yönetimlerin tipik özelliğidir. Bunu sadece biz söylemiyoruz, iktidar sıralarından çok değerli hukukçular da zamanında ifade etmişler ama bu sözün arkasında durmuyorlar. Anayasa 6: "Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir." diyor. Anayasa 9 yargı yetkisini düzenliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Toparlayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Son cümlelerinizi söyleyin lütfen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - "Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır." Hayır, bu yanlış düzenlenmiş. Bu dönemin karakteri şudur -şurada yazıyor ya "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." bu doğru değil- "Egemenlik kayıtsız şartsız AKP iktidarının ve/veya Erdoğan'ındır." Yine, Anayasa 9, yargı yetkisine Türk milleti adına mahkemeler karar vermiyor. Yine, mahkemeler AKP iktidarı adına ve/veya Erdoğan adına karar veriyor. Bu kararı verdiği içindir ki şu anda bizler baskı ve baskı tehdidiyle, cezalandırma tehdidiyle bu kürsüyü kullanıyoruz ve sonra hakkımızda mahkûmiyet kararları veriliyor. Ama bu dönem geçecek, bu diktatoryel yönetimin sorumluları, bunu yürütenler yarın öbür gün bizim söylediklerimizi savunmak zorunda kalacaklar mahkemeler önünde, bundan hiçbir kuşkumuz yok çünkü Anayasa'yı rafa kaldırmak ciddi bir suçtur. Bu suçu işlemeye devam ediyorlar.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)