GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 13 Şubat Şeyh Sait ayaklanmasının 93'üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:58
Tarih:13.02.2018

KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, çok tartışmalı bir olgu olan Şeyh Sait ayaklanmasının 93'üncü yıl dönümüdür. Şeyh Sait Efendi'nin adaşı ve çağdaşı olan Saidi Nursi 5 Aralık 1908 yılında Kürt Teavün ve Terakki gazetesinde yayımlanan Kürtçe bir makalesinde Kürtlere şöyle hitap ediyor: "Ey Kürtler, biliniz ki üç cevherimiz vardır ve bu üç cevher bizden onları korumamızı istiyor. Birincisi İslamiyet; ikincisi insaniyet; üçüncüsü de milliyetimizdir." İşte, doksan üç yıl önce, 13 Şubat 1925 yılında kıyam eden Şeyh Sait Efendi, Kürtlerin bu üç cevherini ayaklanmasına dayanak kılmıştır dolayısıyla onun kıyamı hem İslami hem insani hem de millîdir. Bu üç cevheri birden göz önünde bulundurmayan sol ve sağ yelpazelerdeki Türk ve Kürt siyasetlerinin Şeyh Sait'i doğru anlamaları mümkün değildir.

(Uğultular)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olabilir miyiz.

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Şeyh Sait kıyamının hem dinî hem de millî olduğu bizzat şark istiklal mahkemesinin 26 Haziran 1925 tarihli şu kararından da anlaşılmaktadır: "61 yaşındaki Şeyh Sait ve arkadaşları dinî bir Kürdistan hükûmetini kurmak amacıyla kıyam eylemiş olup Ceza Kanunu'nun 45'inci maddesinin (1)'inci babının (1)'inci faslına göre idamlarına karar verilmiştir." AK PARTİ Diyarbakır İl Başkanı ve Şeyh Sait'in torunu olan Avukat Muhammed Akar da 24 Haziran 2011 tarihli Doğruhaber gazetesinde yayımlanan bir yazısında Şeyh Sait'in söylediği şu cümleyi nakleder: "İki nedenden dolayı kıyam yaptım. Birincisi salabetidiniyem yani dinî gayret ve hassasiyetim, ikincisi de hamiyetikürdiyem yani Kürtperverliğim."

Şeyh Sait'in İslamiyet ve milliyetten sonra üçüncü cevheri de insaniyettir. Örneğin Hani ilçesinde mağlup edilen topçu taburunun komutanı Binbaşı Cemil Bey esir alındığı zaman, daha önce bazı insanlara yaptığı işkenceler nedeniyle Şeyh Sait'in bazı adamları ona bir iki sopa vurup rütbelerini sökünce Şeyh Sait oldukça öfkelenerek onlara şöyle demiştir: "Utanmıyor musunuz? Esirlere böyle muamele edildiği görülmüş müdür? Biz Kürtlerde esire zulmetmek, hakaret etmek var mıdır? Derhâl bütün rütbelerini yeniden takacaksınız, o bir binbaşıdır, ona bir binbaşı gibi davranacaksınız ve derhâl ondan özür dileyeceksiniz." Şeyh'in bu uyarısı üzerine bu adamları derhâl binbaşıdan özür dileyip onunla helalleşmişlerdir.

Resmî tarih Şeyh Sait kıyamı için uzun yıllar "irtica ve İngiliz destekli" dese de ve hem sağ hem de sol siyaset bunu zaman zaman dillendirse de rahmetli İsmet İnönü hatıralarının ikinci cildinin 202'nci sayfasında şöyle der: "Şeyh Sait hareketinde İngiliz parmağına rastlanmamıştır. Şeyh Sait İsyanı'nın sebeplerini değerlendirirken dikkatli olmamız gerekir, herhâlde bunu bir millî hareket olarak kabul etmek lazımdır."

Bütün bu parçaları, değerli milletvekilleri, bir araya getirdiğimizde, Şeyh Sait kıyamında Kürt'ün hem İslamiyet hem insaniyet hem de müspet milliyet cevherlerinin bir arada bulunduğunu görüyoruz. Devletlerin görevi, hâkimiyetleri altında bulunan halklara ve inançlara tam bir eşitlik sağlamaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Yıldırım.

Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Bu eşitlik sağlanmadığı takdirde, ister seküler olsun ister dinî, ayaklanmaların ardı arkası kesilmez. Bu realite bütün dünya devletleri için geçerli olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti devleti için de geçerlidir. O hâlde, tek çare millî ve dinî eşitliği her açıdan sağlamaktır.

Şeyh Sait idama götürülürken son sözleri şöyle olmuştur, bir cümlesi Arapça, bir cümlesi Kürtçe ama ben Türkçelerini söylüyorum: "Değersiz dallarda beni asmanıza pervam yoktur, muhakkak ki benim ölümüm Allah ve din içindir." Kürtçe cümlesinin Türkçesi de şöyledir: "Şimdi fâni hayata veda etmek üzereyim, halkım için feda olduğuma pişman değilim, yeter ki torunlarım beni mahcup etmesinler."

Bu büyük zatın, Saidi Nursi gibi ve Şeyh Ubeydullah Nehri'nin oğlu gibi ve Seyit Rıza gibi maalesef, mezarı hâlâ bilinmiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Bir an evvel mezarının belirlenmesini ve Fatihalara mazhar olmasını temenni ediyoruz ve bu münasebetle saygı ve selamlarımı arz ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)