GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 689 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/835) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:56
Tarih:07.02.2018

HDP GRUBU ADINA SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 689 sayılı KHK üzerinde partim adına söz almış bulunmaktayım.

Ben size kısaca, 689 sayılı KHK nedir hızlıca okumak istiyorum, diyor ki: "Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı ve gruplara üyeliği veya üyelerle irtibatta olan kişilere herhangi bir tebligat yapılmadan, herhangi bir yasal işlem devreye konulmadan işlerine son verilir. Mahkûmiyet kararı alınmaksızın işten atılan söz konusu bu insanlar bütün kamusal haklarından men edilirler, özel güvenlik şirketlerinde üye ya da yönetici olamazlar. Bu kişiler, görevinden çıkarıldıktan sonra tazminat alamazlar. Bu kişilerin aynı zamanda onların üzerinde olan mal varlıklarına el konulur ve terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olan ve ekli (3) sayılı listede yer alan gazete, dergi, vakıflar, dernekler ve özel sağlık kuruluşları kapatılmıştır." Özel sağlık kuruluşlarının kapatılmasıyla ilgili maddedir. "Kapatılan kurumların bütün taşınır, taşınmaz mal varlıkları Hazineye -vakıflara ait- devredilir." diyor.

Diğeri de devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı veya gruplara üyeliği veya üyelerle irtibatlı yabancı ülkelerde okuyan öğrencilerin ilişkilerinin kesildiği, denkliklerinin iptal edildiği ve bu kapsamdaki akademik unvan ve derecelere bağlı hakların iptal edildiği kanundur. Maddede bahsi geçen FETÖ, PYD ya da diğer örgütler üzerinden diyor ki aynı kısıtlama getirilecek.

Şimdi, burada buna baktığınızda artık bu nasıl yapılacak, kim karar verecek, kim karar verecek bu insanların kiminle irtibatta olduğuna, kiminle iltisakta olduğuna? Peki, karar veren kişinin bu insanların daha önceki siyasi uzantıları üzerinden bir karar verme gücü olacak mı, refleksi olacak mı? Malum ya, bankayı açan şu anda siyaset yapıyor, bankaya küçük bir para yatıran şu anda tutuklu. Böyle bir yasa... Bir de bunu kendinize göre bir yasal güvence altına almışsınız. Yani neredeyse nefes almalarını bile suç sayacaksınız. Güya demokratik bir hukuk devleti olduğumuzu söylüyoruz ama bu kadar ağır bir yaptırım, bu kadar intikamcı bir yaptırım da gerçekten akıl alır gibi değil.

Evet, sabahtan beri burada konuşuluyor, herkes Afrin üzerinden bir söz söylüyor ama Afrin'de ne yaşanıyor, ne yapılıyor, bunu kimse söylemiyor; Afrin'de kimler var, onu söylemiyor ve en kötüsü nedir biliyor musunuz? Afrin'deki Kürt gerçeğini görmemektir. Bu Kürt gerçeğini... Nasıl ki dün Roboski katliamının sureti olan ve Roboski katliamının her yerde mücadelesini yürüten arkadaşımız Sayın Ferhat Encu'nun vekilliği düşürüldü ve kendini sosyal demokrat parti üyesi olduğunu iddia eden bir Meclis Başkan Vekilinin kararı okuyarak bu iş oldu ki bunun da sizin dokunulmazlıklarımızı kaldırma konusundaki "evet" demenizden hiçbir farkı yoktur. Aynı tutumu aldınız. Mesele Kürt anasını görmesinden Kürt anasını gömmesine kadar şu anki süren siyasete ortak oldunuz. Çok yazık oldu. Yani en azından şunun öz eleştirisini hep veriyordunuz: "Biz dokunulmazlıkları kaldırma noktasında hata ettik." dediniz, okunmayabilirdi. Bu kadar insan sosyal demokrat olma refleksini gösterip "Ben bunu okumuyorum." diyebilirdi. Ama o olmadı, olmadığı gibi az önce ilk dediğim gibi "Demokratik Suriye Güçlerini nasıl terörize ederiz, bunun karşısındaki ÖSO nedir?" demekten imtina ettiniz. ÖSO kimdir, kime karşı mücadele yürütüyor? tırnak içinde... Aynı anda hem rejimle savaşıyor ve oradaki Demokratik Suriye Güçlerine karşı savaşıyor. Siz ısrarla "PYD'yi niye terör örgütü listesine almıyorsunuz?" dediğinizde aslında bir yerde şunu söylüyorsunuz: "Biz sizden daha çok Kürt düşmanıyız." Gelin bakın, siz bir diyorsunuz, biz iki söyleriz, siz üç söylerseniz, biz beş söyleriz. Bizim pratiğimiz belli. Nedir pratiğimiz? İşte dokunulmazlıkları kaldırdık "evet" dedik, Yenikapı'ya gittik yine "evet" dedik. KDP gibi yani KDP'nin AKP'yle ruh dünyasıyla aynı olan ve tamamen aslında kendi aşiretsel yapısı üzerine bir referandumu tayin isteyen ve her milletin kendi geleceğini tayin etme gibi bir hakka sahip olan bir hukuku yok saydınız. Hep birlikte yine dediniz ki: "Olmaz, Kürtler kendi kaderini tayin edemez." Yine orada klasik, geleneksel, ulusalcı tutumunuzu gösterdiniz. Bu tutumunuz bakın bizleri nerelere getirdi? Öyle bir hâle geldik ki bu KHK'yle artık insanlar öyle bir cezalandırılacak ki kim olduğuna, ne olduğuna bakılmadan, oranın idari amiri "Bu insan FETÖ'cü." dediğinde o hiçbir yerde çalışamayacak, mal varlığına el konulacak, eğer hastanesi varsa Hazineye devredilecek ve bunun gibi hayatı boyunca emek verdiği, çalışıp didindiği, bin bir emekle bir araya getirdiği bütün hayatına el konulmuş olacak ve buna da hukuk devleti demiş olacağız.

Peki ben şunu sormak istiyorum: Ayın 11'inde bizim kongremiz var ve her gün ve her gün neredeyse bizim arkadaşlarımız gözaltına alınıyor ve tutuklamalar alabildiğine fazla. Bunun dışında da aynı IŞİD zihniyetinde ÖSO da kendine göre aldığı, tutukladığı, gözaltına aldıklarına yoğun işkenceler yapıyor, kadın bedenini teşhir ediyor, işkence yapıyor. Uluslararası alanda, hukukta, her yerde suç olan bir meziyete sahip olan ÖSO bugün burada sahiplenildi ve buna karşı da sizin göstermeniz gereken tutum tamamen eleştirip itiraz etmekken siz tam tersinden "Niye PYD'ye terör örgütü demiyorsunuz?" diye bunun mücadelesini yürüttünüz; oysa aynı şekilde Hükûmet de "Vardır, evet, terör örgütüdür." demek gibi bir duruma düştü ki aynı Hükûmet de 2015'te kırmızı halılarla Süleyman Şah Türbesi'ni onların vasıtasıyla, onların aracılığıyla, onların çabasıyla onların toprağından alıp kendine göre bir yere koymuş oldu.

Her şey çok tersine gidiyor, her şeyde çok çelişki var ama bu çelişkilerin tek bir doğrusu var o da Kürt'ün statüsünü tanımamaktır. Bugün Rojava'da Kürtlerin kendi oluşturmuş olduğu, binbir emekle o IŞİD gibi cani bir gruba vermiş olduğu mücadeleyi yok saymaktır.

Yine CHP'nin bu Musul Konsolosu şunu söyledi: "Biz 2012'de o kadar söyledik. 'Bakın, eğer siz oraya müdahale etmezseniz IŞİD ya da Kürtler orada bir statü elde edecek.' dedik." Ne olacak? Kürtler orada statü elde etse ne olur? Ne olur yani? Kürtlerin orada bir statüsü sizi niye bu kadar rahatsız ediyor? Ne olacak yani? Size ne? Rojava'daki yaşam sizi niye ilgilendiriyor? Rojava'dakiler sizin hayatınıza, size müdahale ediyor mu? Hiç kimse "Niye böyle giyiniyorsunuz? Niye böyle yaşıyorsunuz? Niye bunu söylüyorsunuz?" diyor mu? Hayır. PYD'ye karşı bu kadar aşırı bir kin gütmenizin sebebi nedir? PYD'nin ne olduğunu biliyor musunuz? Bir gün açıp baktınız mı? Tarihsel olarak PYD neyi temsil ediyor? Kimdir? Demokratik Suriye Güçleri kimdir? Kürtler orada ne zamandan beri vardır? Ha, ne zamandan beri tarihsel olarak orada bir emekleri vardır diye hiçbir gün merak edip baktınız mı? Ben inanmıyorum baktığınıza çünkü "Kürt" dediğin an insanlarda bir bölücülük, kendine göre oluşturduğu garip bir duygu var; o da, şunu çok iyi biliyoruz ki, tarihsel olarak gelmiş bir duygudur bu. Tarihsel olarak insanlar üzerinde nasıl bir algı yaratılmışsa o algı hâlen maalesef miras olarak sizlerde duruyor. Çünkü "Kürt" dediğinde hemen akla devleti böleceği, ülkeyi böleceği, insanların karşı karşıya geleceği gibi bir duygu gelişmiş oysa biz iki buçuk yıldır burada "ortak vatan" diyoruz "demokratik ulus" diyoruz, "eşitlik, eşit bir şekilde eşitler hukuku" diyoruz ama bu eşitler hukukunu görmezden gelip yine üç dört parti bir araya gelip bizim adımıza yine biz yokmuşuz gibi bizi terörize ederek konuştunuz. Yeter ya, yani yeter gerçekten. Kendi ülke sorunlarınızı çözün. Sizi ne ilgilendirir, PYD ne yapmış? Eğer gerçekten bu işte demokratik bir hak durumunuz varsa, tutumunuz varsa bir sorun hele bu ÖSO kimdir, bunu sorun. Niye sormuyorsunuz? ÖSO kimdir, ne yapar, parasını nereden alır, hangi ilişkiler ağı içerisinde oradadır, gidiş gelişleri nasıl sağlanmıştır, daha önce nasıl bir suç pratiği içerisindedir? Bunu sorun. Sorabilecek misiniz? Ve bunu sorarken de bir ara yaptığınız gibi yapmayın, hani Man adaları üzerinden belge yayınlayıp iki gün sonra susmayın, sonuna kadar götürün. Götürün ki bugün Roboski'de sureti olan Sayın Ferhat Encu'nun kalkıp vekilliğinin düşürülmesine de alet olmayın, hiç değilse bunu yapmayın. Ama maalesef, bunu ne kadar söylersek söyleyelim, bir türlü size bunu anlatamıyoruz; her zamanki refleksiniz, maalesef, faaliyete geçiyor.

Cizre'nin de bugün yıl dönümü. Cizre'den iki yıl geçti. Ben Cizre'nin ilk dokuz gün içerisindeydim arkadaşlar; o sokağa çıkma yasaklarında mahallenin içinde olanlardan biriyim ve orada insanların soğuk hava depolarında nasıl bekletildiğini iyi biliyorum. On bir gün boyunca 3 cenaze bekletildi ve biz o cenazeleri, çıkarıldığında, tanıyamadık çünkü soğuk hava depolarının gazı bitmişti. Cemile Çağırga da annesinin yanında, soğuk hava deposunda, buzlukların içinde bekletildi. Biz bunları görmüş, yaşamış insanlarız. Buna rağmen bir güne bir gün ağzımızdan kin çıkmamıştır, asla ve asla ölüm çıkmamıştır, asla ve asla bir ölümü kutsamamışızdır çünkü biz ölümlerin, savaşın ne olduğunu çok iyi bilen insanlarız, öyle hariçten gazel okumayız, kimsenin çocuğu üzerinden de hamaset yapmayız, kimsenin çocuğuna da "Askere git, öl." demeyiz, dedirtmeyiz de, nasıl demezsek başkasının da demesine izin vermeyiz. O yüzdendir biz bu kadar lince tabi tutuluyoruz; o yüzdendir bizim ayın 11'indeki kongremiz bugün fiilî anlamda saldırıya maruz kalıyor; o yüzdendir bizim 7 arkadaşımızın vekilliği düşürüldü; o yüzdendir bizim belediye başkanlarımız tutuklandı, yerlerine kayyum atandı. Neden? Çünkü demokratik bir mücadele yürüttüğü içindi; tekçilik, ulusalcılık karşısında olduğu için de bunları yaşadık ve biz bu mücadeleyi ne olursa olsun sürdüreceğiz, inanın sizin de mücadelenizi yürüteceğiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)