| Konu: | Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım'ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine, Barış Manço'nun ölümünün 19'uncu yıl dönümüne ve Afrin'deki operasyonun başarıyla sürdüğüne ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 01.02.2018 |
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkanım, teşekkürler.
Siyasal dile eleştiri getirirken "Bize hakaret ediliyor, bize kötü sözler söyleniyor." deyip şikâyet ettikten sonra aralıksız, makineli tüfek gibi hakaret etme tarzı da herhâlde akıllara seza bir durumdur, biraz önce Özgür Bey'in yaptığı gibi. Eğer bir şeye itiraz ediyorsan -itiraz ettiğin doğru mu yanlış mı, ne söylendi; onun bağlamı ayrı- onun üzerinden bir yorumla sen getirip burada hakaret edersen senin derdin siyasal dile ilişkin bir eleştiri, siyasal dilin daha kapsayıcı ve kucaklayıcı olması yönünde bir çaba değil, aksine bu dili derinleştiren, krizi de derinleştiren, hakaret dilinin artması için çaba gösteren bir tavırdır. Dolayısıyla burada sanki sureti haktan gibi görünüp siyasal dil eleştiriliyormuş, hakaret eleştiriliyormuş gibi yapıp mukabil bir hakarette bulunmak ayıptır.
"Bana başkomutan desinler..." Böyle bir şey yok, her şey yasalarda belli, kimsenin öyle bir talebi yok. Okuryazarlık seferberliği her dönemde olabilir. Eğitimdeki yeni gelişmeleri herhâlde Özgür Bey kendisi de biliyor. "Hayat boyu eğitim öğretim" diye yeni bir kavram var. Çok çeşitli biçimlerde halkın çeşitli katmanlarının eğitilmesi, kolektif bir şekilde yapılması esasen hepimizin desteklemesi gereken bir durumdur. Bunu götürüp bir de cumhuriyetin başlangıç dönemleriyle mukayese ederek cumhuriyetin kendi içerisinde ayrıca bir tartışma çıkartma çabasını da gaflet olarak görürüm.
Rahmetli Barış Manço'nun 19'uncu ölüm yıl dönümü. Türkiye'de farklı kültürden, farklı siyasetten insanların hepsinin beğendiği, sevdiği bir sanatçıydı. Böyle yüreklere, seslere, halkın duyarlılığını bu şekilde dile getiren sanatçılara her zaman ihtiyaç var. Bunlar önemli. O yüzden...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Ek sürenizi veriyorum.
Buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Bir kez daha rahmetle anıyorum ve Barış Manço gibi sanatçıların çoğalmasını ümit ve temenni ediyorum.
Diğer taraftan, milletvekilimiz Aydın Ünal'ın bir yazısına ilişkin Sayın Ahmet Yıldırım eleştiri dile getirdi. Şuna katılmam: Gazetelerde insanlar yazıyorlar. Gazetelerde yazılan yazıların yine eleştirileceği mekânlar muhakkak gazetelerin kendisidir. Eğer biz burada gazetelerde kim, ne yazmış bunlara ilişkin ayrı bir müzakere açmaya kalkarsak, emin olun, Meclis kendi gündemine ilişkin konuları müzakere edemez. Sayın Yıldırım konuşmaya başladıktan sonra ben de Aydın Ünal'ın yazısını okudum. Aydın Ünal'ın yazısında bir paragraf HDP'ye yönelik eleştiri var. Yazı bütünüyle PKK'nın kendi içindeki ilişkilere yönelik, yine içeriden tanıkların da kaynaklarına yaslanarak getirilen birtakım eleştiriler... Bu tür silahlı örgütlerin, sadece PKK'nın değil silahlı örgütlerin bir aleni yüzü vardır, bir de mahrem yüzü vardır. O mahrem yüzünü içinde olan insanlar bilir ve onların tanıklıkları önemlidir. Sayın Aydın Ünal da buradaki bir tanıklığa bakarak -ve benzeri yayınlar olduğunu da biliyoruz- onlar üzerinden bir eleştiri getiriyor. Dili ağır olabilir ama bunlarla yüzleşmek, tartışmak eminim ki çok başka mecralarda da yapılıyordur, yapılması da gerekir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Hakaretle ha!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Hakaret, tecavüz...
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Hakaret... Hayır, şu: Eğer dile ilişkin bir sorun görüyorsanız...
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Eğer bunu eleştiri gibi görüyorsanız...
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Şimdi, dile itiraz ediyorsanız, o zaman aynı zamanda böyle bir müzakere başlığı açıyorsanız diğer konuları da ister istemez gündeme getirirsiniz. Bu, doğru değil.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Ne alakası var ya! Siyasi eleştiri başka bir şey, hakaret başka bir şey.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Benim söylediğim şu: Gazetelerin yazılarını burada tartışma konusu yapmak doğru değil, onların cevaplarının verileceği yer yine gazetelerdir. Ne yapalım?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Biz de yani kim nerede, ne yazmış, ne gösteriyor, bunları getirip burada her gün bunların tartışmasını mı yapalım?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Size hiç yakışmadı!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Vekildir, vekildir; vekilinizdir, inkâr mı ediyorsunuz? Köşe yazarı mıdır?
BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Evet, dili ağır olabilir. Zaman zaman kimlerin dili ne kadar ağır oluyor. Tabii ki bu tür konuları çok dikkatli bir dil ve üslup içerisinde konuşmak gerektiğini kabul ederim. Çünkü eleştiri dile getirirken kastımız aynı zamanda eleştiri getirilen çevreye yönelik, oradaki insanların da katılabileceği bir vicdan ve ahlak duygusu uyandırmaktır, eleştirinin böyle bir görevi vardır. Dolayısıyla bu dikkatin gösterilmesi gerektiğine katılırım ama buradan hareketle bir terör örgütünün iç dünyasını ve oradaki ilişkilere yönelik mahremiyette yaşanmışları tanıklıklar üzerinden dile getiren bir yazıyı sadece dilinin ağırlığı üzerinden burada gündeme getirmeyi de doğru bulmam.
Sayın Başkanım, Afrin'deki operasyon başarıyla sürüyor. Mehmetçik'e teşekkür ediyoruz, bu vatan görevi için şehit olanlara Allah'tan rahmet diliyoruz, gazilere esenlik diliyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - 80 sivil öldü bugün itibarıyla, öldürüldü.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - ÖSO mensuplarıyla birlikte bir bölgeyi terör örgütünden kurtarmak için çaba gösteriyorlar. Bu tür durumlarda terör örgütlerinin müracaat ettiği iki yol vardır: Bunlardan birincisi, sivil kayıplar üzerinden bir dünya kamuoyu uyandırmak -çok eski bir taktiktir bu- ikincisi de "savaşa hayır" kampanyaları düzenlemek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Bunların vicdani olanı ile terör örgütüne örtü olanını birbirinden ayırmak her aklı başında insanın, her aydının görevidir.
Teşekkürler.