GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 682 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/808) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:53
Tarih:31.01.2018

MHP GRUBU ADINA OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 682 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle ilgili olarak görüşlerimizi arz etmek üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kanun hükmünde kararname, Bakanlar Kurulunun Anayasa ve yasama organından aldığı sınırlı yetkiye dayalı olarak yaptığı ve sonrasında yasama organının denetimine tabi olan normlar hiyerarşisinde kanun gücünde olan düzenleyici bir işlemdir.

Bakanlar Kurulunca çıkartılan kanun hükmünde kararnamede üç önemli hâli kısaca açıklamakta fayda mülahaza ediyoruz. Bunlardan birisi yetkilendirme. Bakanlar Kurulunun yetkisi sınırlandırılmıştır. Olağan dönemlerde Bakanlar Kuruluna verilen yetki sınırları içinde olağanüstü hâl ile sıkıyönetim hâlinde ise doğrudan Anayasa'nın verdiği yetkiye dayalı olarak Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kanun hükmünde kararname çıkarabilmektedir.

İkinci olarak, sınırlılık ya da sınırlandırılmış hususu: Olağan dönemlerde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen yetki kanunuyla verilmekte olup yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını göstermektedir. Ancak olağan dönemlerde kanun hükmünde kararnameyle temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevler bağlamında düzenleme yapılamayacağı Anayasa'nın 91'inci maddesince kabul edilmiştir. Olağanüstü dönemlerde Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir.

Üçüncü olarak da yasama organının denetimi ki Anayasa'da hem olağan hem de olağanüstü dönemlerde çıkartılacak kanun hükmünde kararnamelerin yasama organının denetimine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. İster olağan dönemlerde ister olağanüstü dönemlerde çıkarılmış olsun, kanun hükmünde kararnameler Resmî Gazete'de yayımlandıktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmak zorundadır. Şayet yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmaz ise kanun hükmünde kararname, Anayasa hükmü gereği kendiliğinden yürürlükten kalkmaktadır.

Anayasa'da olağanüstü hâl dönemlerinde kanun hükmünde kararname çıkartabilmek için yetki kanununa gerek görülmemiş, olağanüstü hâlin özelliği nazara alınarak bizzat Anayasa, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanacak Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermiştir. Anayasa'nın 121'inci maddesine uygun olarak olağanüstü hâlin ilan edilmesiyle birlikte, yine Anayasa'nın aynı maddesi kapsamında düzenlenen kanun hükmünde kararnameler çıkarma yetkisi de doğmuş olacaktır.

Burada, çok tartışılan bir konu üzerinde kısaca durmakta fayda vardır. Anayasa'da, olağanüstü hâl dönemlerinde çıkartılacak kanun hükmünde kararnamelerde konu bakımından sınırlama getirilmiş midir? Malum olduğu üzere, olağan dönemlerde çıkartılacak kanun hükmünde kararnameler yetki kanunuyla sınırlandırılmış bir alanda kullanılabilecektir. Olağanüstü dönemlerde ise yetki doğrudan Anayasa'dan alındığı için, sınırlama olup olmadığı hususunda da Anayasa hükmünün ele alınması isabetli olacaktır. Anayasa'nın 91'inci maddesinin ikinci ve beşinci fıkraları birlikte nazara alındığında, olağanüstü dönemlerde Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanacak Bakanlar Kurulu, Anayasa Mahkemesinin 10 Ocak 1991 tarihli kararında da belirttiği gibi, herhangi bir konu sınırlaması olmaksızın olağanüstü hâlin gerekli kıldığı bütün konularda hatta temel hak ve ödevler ile siyasi haklar ve özgürlükler alanında dahi düzenleme yapabilecektir. Elbette temel hak ve ödevler ile siyasi haklar ve özgürlükler alanında yapılacak sınırlamalarda ölçülülük ilkesine uymak mecburiyetindeyiz. Yani durumun gerektirdiği ölçüde sınırlama yapılabilecektir.

Konu bakımından sınırlamayla ilgili olarak bir diğer önemli husus da şudur: Anayasa'da "Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir." hükmü yer almaktadır. Anayasa'da yer alan bu hüküm, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanacak olan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini konu bakımından sınırlamakta mıdır? Anayasa'da olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konuların neler olduğu hususunda açıklayıcı bir hükme yer verilmemiştir. Bu sebeple, olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleriyle ilgili olarak Anayasa Mahkemesi kararlarına bakmak gerekir. Zira 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında çıkartılan olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleriyle ilgili olarak kamuoyunda yaşanan tartışmalar, olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konular dışında da kanun hükmünde kararnamelerin çıkartıldığı noktasında yoğunlaşmaktadır. Konuyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 2 farklı ve birbiriyle çelişen kararı bulunmaktadır. Bunlardan ilki 10 Ocak 1991 tarih ve 1991/1 sayılı Karar'dır. Bu kararında, olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerinde konu sınırlamasının olmadığı kuralı tespit edildikten sonra, düzenleme alanının olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konularla sınırlı olduğuna karar vermiştir. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hâl döneminde çıkartılan kanun hükmünde kararnamelerle ilgili olarak Anayasa Mahkemesine müracaat edilmiş ve mahkeme 12/10/2016 tarihinde (2016/166-159 ve 2016/167-160) karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesinin kararlarında: Demokratik ülkelerde olağanüstü yönetim usulleri hukuku dışlayan keyfî yönetim anlamına gelmez. Olağanüstü yönetimler kaynağını Anayasa'da bulan, anayasal kurallara göre yürürlüğe konulan, yasama ve yargı organlarının denetiminde varlıklarını sürdüren rejimlerdir. Ayrıca, olağanüstü yönetimlerin amacı anayasal düzeni korumak ve savunmak olmalıdır. Bu nedenle, olağanüstü hâl yürütme organına önemli yetkiler vermesine, hak ve özgürlükleri de önemli ölçüde sınırlandırmasına karşın sonuçta hukuki bir rejim olduğu ifade edilmiştir. Kararın devamında, Anayasa'nın 148'inci maddesinde yer alan "...olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz." hükmüne istinaden bunların anayasal yargı denetimi dışında olduğuna hükmedilmiştir.

Görüldüğü gibi, Anayasa Mahkemesinin 1991 yılında verdiği karar ile 2016 yılında verdiği karar çelişmektedir. Kararlardan hangisinin doğru olduğu hususu kapsamlı akademik bir tartışmayı gerektirmektedir ancak yeri elbette ki burası değil. Anayasa Mahkemesinin son içtihadı nazara alındığında, olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleriyle ilgili olarak Anayasa madde 148 hükmü çerçevesinde Anayasa Mahkemesinde dava açılamayacağı kabul edilmiştir.

Genel çerçeveyi bu şekilde tespit ettikten sonra, kanun hükmünde kararnamelerden bir kısmıyla ilgili kısa değerlendirme yapmakta fayda var. Öncelikle, belirtmek gerekir ki kanun hükmünde kararnameyle düzenleme yapmaktaki amaç yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisini dışlamak olmamalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki sandalye dağılımı nazara alındığında, iktidar partisinin kanun çıkarmak hususunda herhangi bir zorlukla karşılaşmayacağı açıktır. Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki yasama süreci nazara alındığında, kanun tasarı ya da tekliflerinin yazımı aşamasında gözden kaçan hatalar, komisyon görüşmeleri esnasında ya da Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan görüşmeler esnasında giderilebilecektir dolayısıyla yazımdan kaynaklanan tartışmalar da bertaraf edilmiş olacaktır.

Diğer taraftan, bir kısım kanun hükmünde kararnamelerde yapılan düzenlemeler kanun hükmünde kararnamelerin Resmî Gazete'de yayımlanmasından sonra yürürlüğe girmiş olmasına rağmen, kanun hükmünde kararnameyle yapılan düzenlemelerin henüz beklenen faydayı sağlayamadığı zira yapılan düzenlemede öngörülen ikincil düzenlemeler yapılmadığı için uygulanamadığı görülmektedir. Örneğin, 17/4/2017 tarih 690 sayılı KHK'yle Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda düzenleme yapılmış ancak yapılan düzenlemenin uygulanabilmesi için çıkartılması gerekli yönetmelik aradan bunca zaman geçmesine rağmen henüz yayımlanmamıştır.

Burada, sözlerimin sonuna gelirken şunu arz etmek istiyorum: Zaman zaman, içerisinde bulunduğumuz şartlar zuhur ettiği vakit -ki inşallah tekrarı olmaz- bu kanun hükmünde kararnamelere ihtiyaç duymaktayız. Bunları hazırlayanların, lüzumsuz tartışmalara meydan vermemek için biraz daha dikkatli davranmalarını istiyoruz. Bir kelime yanlışlığı veya cümleyi kurarken kafalarından geçeni yazıyla ifade etme noktasında düştükleri sıkıntılar lüzumsuz tartışmalara sebebiyet veriyor, zaman kaybına sebebiyet veriyor. İnşallah, biz bu kanun hükmünde kararnamelere bir daha ihtiyaç duymadan bu ülkenin yönetimini sağlamış oluruz.

Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.