GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 680 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/805) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:53
Tarih:31.01.2018

HDP GRUBU ADINA KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tabii, olağanüstü hâller ve KHK'ler, bunlar birbirlerini besledikleri, Hükûmetin de bu ikisinden de beslenmiş olduğu iki tane baş belası olgudur. Elimde CHP'den Sayın Şenal Sarıhan Vekilimiz tarafından hazırlanan bir kitap vardır. Baştan sona kadar okudum. Kitap bir soru cümlesinden alıyor ismini "OHAL'de Ne Hâldeyiz?" Şimdi, ben bu soruya çok kısa ve özlü bir cevap vermek istiyorum: Siz "evet" dediniz, onun için işte bu hâldeyiz.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Neye "evet" dedik?

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Aslında CHP'ye göre her önüne gelen kesim hem Cumhurbaşkanını hem Başbakanı kandırıyor ama bana göre her kesimin kandırdığı Cumhurbaşkanı ve Başbakan da her seferinde CHP'yi kandırıyor. Şimdi, iki örnek vereyim: OHAL için üç ay denildi, CHP "evet" dedi, şimdi bir buçuk yıla çıktı.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Demedik kardeşim, nereden çıkarıyorsun ya?

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Bir seferliğine "evet" denildi, bir buçuk yıla çıktı.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Vermedik abicim, vermedik. Ya, çalış da çık kürsüye, çalış da çık. Bir kere OHAL'e "evet" vermedik.

BAŞKAN - Sayın Özel, müdahale etmeyin lütfen.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Hocam bir iki kitap daha okumanız gerekiyor, o kitap yetmemiş size o zaman.

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Şimdi, Hükûmet "Türk Silahlı Kuvvetleri" dedi ve ÖSO'yu gösterdi, böylece orada da maalesef tam manasıyla yanıldılar.

Şimdi, olağanüstü hâllerde, tabii, olağan kavramlar da olağanüstü içerikler kazanıyor; zeytinden tutun incire kadar, fetihten tutun cihada kadar vesaire.

Şimdi, hepimiz hatırlıyoruz, daha birkaç hafta evvel gündemde Kudüs vardı. Hiç soranınız veya merakınız oldu mu bilmiyorum, Kudüs'ün esamesi okunmuyor. Yapılan bazı yorumlara göre, biliyoruz ki Amerika her zaman "Al gülünü ver gülümü" oynuyor ve burada da "Ver Kudüs'ü, al Afrin'i." oynamıştır bazı yorumlara göre.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - İftira atıyorsun. Öyle bir şey yok. Ne "Ver Kudüs'ü, al Afrin'i?" Öyle bir şey yok.

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Şimdi zeytine gelelim. Doğrudur, zeytin bir barış sembolüdür, Kur'an-ı Kerim'in de 7 yerinde geçiyor. Bir yerinde "tin" dediğimiz incirle birlikte, bir yerinde de narla birlikte geçiyor. "..."(x) bir yerde de "..."(x) yani zeytin ve nar.

Zeytin barış sembolü, nar ve incir de birlikte çokluk, çoklukta birlik içinde yaşamaktır. İşari tefsirler bu şekildedir ve bu yöndedir ama bu birlik ve çokluk her zaman adalet ve eşitlik içinde olmalıdır.

Bakın, size orijinalinden, Hazreti Ali'ye sorulan bir soruyu ve Hazreti Ali'nin verdiği bir cevabı okuyayım. Diyorlar ki: "..."(x) "Devletin bir dinî olur mu?" "..."(x) Cevap verdi: "..."(x) "Evet." "..."(x) "Devletin dini adalettir." "..."(x) "Adaleti olmayan devletin dini de olamaz." Dolayısıyla, burada sorun, burada problem, bu birlik içinde çokluk veya çokluk içinde birliğin nasıl bir adalet ve eşitlik içerisinde cereyan edeceğidir.

Şimdi, Kuvayımilliye konusunda CHP'nin kaygılarına son derece katılıyorum, biraz hafifleteyim ve gerçekten de katılıyorum. Kuvayımilliye Atatürk ve Kâzım Karabekir tarafından oluşturulurken Kürtler ile Türklerin birleşmesinden oluşuyordu. Kâzım Karabekir'in 1919 yılında, Afyonkarahisar'da, memleketin çeşitli yerlerindeki Kuvayımilliye temsilcilerini seçmek üzere yapmış olduğu toplantıda Afrin Kürtlerini temsilen bir heyet de vardı. Yani, orada Kürtler ile Türklerin Fransızlara, İngilizlere karşı bir ittifakı söz konusuydu. Orada ismi geçenlerden 4'ü şunlardır: Ahmet Ruto, Hacı Hannan, Şeyh İsmail, Meydanki köyünden Abdo Haco bunlardan bazı örneklerdir. Şunu da ifade edeyim: Bu Kuvayımilliye içerisinde Hacı Mennan ve 100 savaşçısının gösterdikleri başarılardan dolayı Afrin Hükûmet Konağı'nın önünde onların adına bir anıt da dikilmiştir. Şimdi, çözümü Kürtlerle değil de ÖSO'da aramak hiçbir akıl, hiçbir izan, hiçbir insafla izah edilebilecek bir şey değildir.

Şimdi, Afrin, Müslüman çoğunlukla birlikte, Ezidilerin, Alevilerin ve Mesihilerin bir mozaik oluşturdukları bir memlekettir, bir muhittir ve Alevilerin en çok yaşadıkları yer Mabeta nahiyesidir. Mabeta "malbata"dan geliyor, ehlibeyt demektir. Orada 30 köy ve 10 tane mezraları vardır, şimdi ne kadar kalmış bilmiyorum. Bunlar benim yazmış olduğum "Rojava" kitabında açık ve net bir şekilde yer alıyor, isteyenlere bunu da hediye edebilirim.

Şimdi, ÖSO'yu Mabeta'ya götürmek demek, oradaki 30 köyü ve 10 mezrayı, Alevi vatandaşların, Alevi inancındaki kardeşlerimizin orada ikamet ettikleri yeri ÖSO'nun kucağına atmak, ÖSO'nun merhametine bırakmak ve bu da aslında dolaylı da olsa ÖSO'nun onlar hakkındaki ölüm fermanına onay vermek demektir.

O hâlde, Çaldıran'da olsun, daha evvel Malazgirt'te olsun ve benzer yerlerde olsun sürekli bir ittifak içerisinde oldukları Kürtler dururken bugün ÖSO'yla bu harekâtın başlatılması, çok haklı endişelerin bir sonucu olarak işin nereye varacağını kestirmemiz mümkün değildir.

Bu bakımdan, eğer bir an evvel Afrin'de bir barışın tesisini istiyorsak, eğer Zeytin Dalı'na daha fazla kan sıçramasını istemiyorsak bir an evvel ittifak kurmamız gereken kesimlerle ittifak kuralım ve onlar üzerinden bu işi götürelim. ÖSO'yla bu iş bir yere varmaz. ÖSO'nun millîlikle, başka, birlikçe hiçbir alakası yoktur. Çözüm bizim kendi içerimizde yapacağımız bir ittifaktan geçer ve bir birlikten geçer, bunu böyle bilelim ve orada akan kanın Müslüman'ın da bir kanı olduğunu bilelim. Oradaki yıkılan camilerin her iki taraftaki Müslümanların camileri olduklarını bilelim ve oradaki kanın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - ...kimin kanı olduğunu sormayalım, Müslüman'ın olmasa bile sormayalım. Alevi'nin de olsa sormayalım, Yezidi'nin de olsa, Mesihi'nin de olsa kan kandır ve durdurmaya çalışalım.

Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.