GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 31 Ocak Muammer Aksoy'un ölümünün 28'inci yıl dönümüne ve Afrin müdahalesinin bir barış harekâtı olduğuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:53
Tarih:31.01.2018

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkanım, teşekkürler.

Türkiye'nin yakın siyasi geçmişinde demokratik siyasete karanlık çevrelerin müdahale araçlarından birisi cinayetlerdi. Böylelikle sağdan, soldan, toplumsal kesimlerin onayladığı, en azından belli bir kesimin benimsediği kişileri katlederek toplumu birbirine karşı husumete sevk eden karanlık politikaları egemen kılmaya çalışıyordu bu çevreler. Bu yaklaşımın bir örneği, yirmi sekiz yıl önce öldürülen Muammer Aksoy'dur. Topyekûn, bu tür karanlık cinayetlerle, bunlarla toplumun algısını dönüştürüp özgür iradesi üzerine tahakküm kurmaya çalışan politikalara karşı, bunları telin eden yaklaşımımızı ifade ederken, bu çerçevede hayatını yitirmiş, sağdan, soldan her kim olursa olsun hepsini rahmetle anıyorum, Muammer Aksoy'u da vefatının 28'inci yılında rahmetle anıyorum.

Orta Doğu coğrafyasında yaşanan hadiseyi halkın bir ifadesiyle özetlemek gerekirse derenin taşıyla derenin kuşunu vurmaya çalışma projesidir. Burada derenin taşı terör örgütleridir, derenin kuşları da bölgede yaşayan Kürtler, Türkler, Araplar; Şia, Sünni, inancı ve kimliği ne olursa olsun buradaki insanlardır. Orta Doğu coğrafyası parçalanmak isteniyor. Türkiye'nin yaklaşımı Irak'ın olduğu gibi Suriye'nin de birlik içinde yaşamasıdır. İnsanlık tarihine bakarsanız, insanlık tarihi savaşların ve barışların tarihidir ama barış talep edenler bunun arkasına bir güç ve politika koyamazlarsa barış sözleri savaşçı politikaların bir örtüsüne dönüşebilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Ek sürenizi veriyorum Sayın Bostancı.

Buyurun.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Hitler silahlanırken -daha yakın tarihlerde- Avusturya'yı, Polonya'yı işgal ederken "Aman maraza çıkmasın, barıştan yana olalım." diyenler aslında Hitler'in yanında olurlar sonuç itibarıyla. Dolayısıyla barışı hangi bağlamda söylüyorsunuz, arkasına hangi politikayı koyuyorsunuz, gerçek bir barış talebi mi, yoksa kirli ilişkilerin bir örtüsü mü? Buna ilişkin bir muhakeme gerekir. Herkes barışı ister ama bu barışı gerçekleştirmek Orta Doğu coğrafyasında merkezî yapıları desteklemekle, asimetrik ilişkiler kurularak oradaki terör örgütlerini derenin taşı hâline getirmek isteyen emperyalist politikalara karşı çıkmakla olur. Eğer bunu yapmazsanız barış üzerine ne kadar söz söylerseniz söyleyin ya romantik bir ifade olur yahut da kirli ilişkilerin örtüsü olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Bu anlamda durduğunuz yer buna anlam kazandırır. Türkiye Cumhuriyeti'nin politikası kesinlikle bölgede barışın temin edilmesi, bu bölgede yaşayan kimliği, inancı ne olursa olsun insanların birbirlerinin iradelerini ve yaşam haklarını teyit ettikleri bir düzen içerisinde bunun sağlanabileceği inancıyla bu yaklaşımın ifadesi olan bir politikadır. Bunu tahrip eden, emperyal güçlerle asimetrik ilişki içerisinde hareket eden terör güçleridir. Nitekim neler olup bittiğini hepimiz görüyoruz; verilen silahları, bunlara ilişkin geleceğe yönelik hesapları. Bugün barış için tavır almak bu terör örgütü yapılanmalarına karşı çıkmakla mümkün olur. Türkiye Cumhuriyeti'nin de yaptığı Afrin müdahalesi bir barış harekâtıdır. Bölgenin barışı için girişilmiş bir müdahaledir. Suriye'nin birliğini teyit eder yaklaşıma taşır. Esasen orada uluslararası meşruiyeti olan ÖSO'yla birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapmış olduğu iş sonuçta Suriye'nin kendi halkının iradesiyle teşekkül edecek -Soçi görüşmelerini de biliyoruz- Anayasa ve demokratik düzenin tesisi için nihai gayesi bu olan bir politikanın girişimidir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bostancı.