GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çocukların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:53
Tarih:31.01.2018

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Teşekkürler Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve barıştan yana olan kıymetli halkımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünya Sağlık Örgütüne göre, sağlık, ruhen, bedenen ve sosyal olarak tam iyilik hâlidir. Bunu defalarca dile getirdik, yine söylüyoruz: Bedenen, ruhen iyi olsak bile sosyal olarak tam iyilik hâlinin olmadığı bir gerçek. Bakın, bugün "Çocuklar ölmesin." demek suç, "Barış istiyorum." demek suç, savaşa karşı çıkmak suç, düşüncelerini özgürce haykırmak suç. Kısacası, bireylerin, toplumların kendi düşüncesini ifade etmesinin suç sayıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Dolayısıyla, sağlıktan bahsetmek abes, herkes hasta, hiç kimse sağlıklı değil, bu Meclis bile sağlıklı değil, bu sağlıksız ruh hâli iktidar için de geçerli, onlar bile gerçekleri söylemekten kaçındıkları için onlar da sağlıklı değil.

Afrin işgaline karşı azıcık bir tepki gösteren, barıştan söz eden kişi ve kurumlar resmen hain ilan ediliyor, gözaltına alınıyor. Onurla, gururla üyesi olduğum Türk Tabipleri Birliğini bile hedefe koyup "İnsanlar ölmesin." dedikleri için suç duyurusunda bulunuyorsunuz; yetmedi, sabahın köründe evlerine baskın yapıp 11 TTB merkez konseyi üyesini gözaltına alıyorsunuz. Bir çağrı yaptınız da bu arkadaşlar çağrınıza cevap vermediler mi? Bu iktidar on beş senedir TTB'yi hedefine koymuştur. Önce görev ve yetkilerini kısmış, meslek odamızı almak için "Ne yapılması gerekiyorsa yapılsın." denmiş ama amacına ulaşamamıştır.

Hep "Halkın iradesi, halkın iradesi." diyorsunuz. Bakın, önümüzde mart ve nisan aylarında TTB'nin illerde yönetim ve delege seçimi olacak. Haziranda da seçimli Genel Kurul var. Bırakın biz hekimler kararımızı verelim. Sizin savaş çağrılarınıza mı, yoksa kendi vicdanlarının sesine mi kulak verecek, hep birlikte görelim.

Size muhalif olan, sizin gibi düşünmeyen kişi ve kurumları olmadık sebeplerle gözaltına alıyor, soruşturma açıyorsunuz. Dün Birleşmiş Milletler, UNICEF, sivil ve çocukların savaşta hayatını kaybettiğini belgeleriyle açıkladılar. İşte, işte bu, Afrin operasyonunuzun bir sonucu. İşte bu, işte bu; siviller ölüyor, çocuklar ölüyor. Bağımsız kuruluşlara göre 100'ün üzerinde sivil katledilmiş. UNICEF'e göre, kimsenin itiraz etmeyeceği UNICEF'e göre, 15 çocuk katledilmiş. Peki, bunlar da savaşa karşı, TTB'ye soruşturma açtınız, UNICEF'e, Birleşmiş Milletlere de soruşturma açacak mısınız?

Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; biz doktorların görevi insanların sağlıklı yaşamasını sağlamak, ölümlere karşı yaşamı savunmak. Öldürmeyi, öldürülmeyi değil; yaşamayı, yaşatmayı savunmalıyız. Mevkimiz ne olursa olsun -milletvekili, bakan- hekimlik kimliğimizin bir adım önde olması gerektiğini unutmamamız gerekiyor.

İktidara ülkeyi OHAL'le yönetmek yetmedi, şimdi de ülkeyi savaş ortamına sürüklüyor; sırf ayakta kalmak, iktidarını sürdürmek için onlarca sivilin, askerin ölümüne göz yumabiliyor.

Suriye savaşında olayların en az olduğu, Kürt'ün, Türk'ün, Arap'ın, Süryani'nin sığındığı güvenlik bölgesi Afrin'e saldırı, bir tek Kürtlere değil, tüm insanlığa saldırıdır. Ki Afrin'in nüfusu savaştan önce 200 bin, şu anda 1 milyon civarında. Bu kadar göç alan, savaş mağdurlarına resmen ev sahipliği yapan Afrin, tüm halkların ve inançların kardeşçe yaşadığı bir yerdir. On iki gündür çete artığı örgütlerin öncülüğünde oraya saldırmak, ne milliliktir ne yerliliktir ne de insanlığa sığmaktadır. "ÖSO" denen toplama, IŞİD dâhil, El Kaide, El Nusra ve her gün saf değiştiren, en yakınlarını bile satan örgütlerden ve ne yapacağı belli olmayan Rusya'dan medet umarak Afrin'e saldırmak asırlar boyu kardeşçe yaşayan Türkler ile Kürtlerin birliğine dinamit koymaktır.

İşte, böyle bir ülkede çocuk olmak çok zor. Türkiye, Birleşmiş Milletlerin çocuklarla ilgili tüm sözleşmelerine imza atmış bir ülkedir. Uluslararası sözleşmeyi sadece imzalayan bir ülke konumundayız. Bu düzenlemelere imza atıyoruz, çocukları koruyoruz ya, çocukları eğer korumuş olsaydık, 2013 yılında polis tarafından gaz fişeğiyle 15 yaşındaki Berkin Elvan ölmezdi. Çocukları koruyabilseydik, zırhlı araç çarpması sonucu çocuklarımız ölmezdi. Çocukları koruyabilseydik, 18 yaş altında yüzlerce çocuğun hamile kalmasına tanık olmazdık. Çocukları koruyabilseydik, cinsel istismarı önlemeye yönelik önergeleri iktidarın oy çokluğuyla reddetmezdik. Çocukları koruyabilseydik, Gerger'de, Besni'de, cemaat yurtlarında, Ensar Vakfında çocuklarımız cinsel istismara uğramazdı, Adana Aladağ ilçesinde yurtlarda çocuklarımız yaşamlarını yitirmezdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEHÇET YILDIRIM (Devamla) - Başkanım, tamamlayacağım.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

BEHÇET YILDIRIM (Devamla) - Çocukları koruyabilseydik, kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilen kamu çalışanlarının çocuklarının denizde boğulmasına tanık olmazdık. Eğer çocukları koruyabilseydik, sırf Kürtçe yayın yapıyor diye Zarok TV'yi kapatmazdık. Çocukları koruyabilseydik, 9 yaşında çocuk evliliklerinden bahsedilmesine müsaade etmezdik. Bütün bu tabloya rağmen biz hâlâ savaşı kutsayan, barış çağrılarını suçlayan bir anlayışla devam ediyoruz.

Afrin işgalinde yaşamını yitiren askerlerin çocukları da yetim kalıyor, öksüz kalıyor. Bunun vebali de bu savaşta ısrar edenlerindir.

Çocukları korumanın en kestirme yolu, barışçıl bir ortamı sağlamaktan geçmektedir.

Çocuklar için yükümlülüklerimiz var, silahların susturulması gerekiyor.

Barışı yaşatalım ki çocuklar yaşasın, barışı büyütelim ki çocuklar büyüsün diyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle herkesi, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldırım.