GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ulaş Yurdakul'un Balıkesir Kepsut Cezaevindeki ölümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:50
Tarih:17.01.2018

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün size, hafızalara "Ulaş Yurdakul olayı" olarak kazınacak, aslında bir vahşetten söz etmek istiyorum. Öyle bir vahşet ki koca bir kurumun müdürü, savcısı, doktoru ve bazı hükümlülerinin de sadece Kürt olduğu için bir hükümlüye alenen yapılan işkenceye ortak olduklarını görüyoruz.

Balıkesir Kepsut Cezaevinde kalan ve psikolojik sorunları bulunan Ulaş Yurdakul'un 8 kişi tarafından geçen yılbaşı katledildiğini bizler öğrenmiş bulunuyoruz.

Değerli arkadaşlar, ayrıca, Ulaş Yurdakul, verilen uyku ilaçları ve gördüğü yoğun şiddetten kaynaklı olarak altını ıslattığı için de koğuş yerine şurada gördüğünüz merdiven altında yatmaya mecbur bırakılıyor. Yine "C2 koğuşu" adını verdikleri şu koğuşta Ulaş Yurdakul'a aylarca işkence yapılıyor ve bu işkencenin sesleri diğer hükümlülere dinletiliyor. Yani bu koğuşa da baktığımızda koğuştan ziyade militan kamplarına benzediğini de söylemek isterim. Değerli arkadaşlar, Ulaş Yurdakul bu koğuşa 14 Nisan 2016 tarihinde getiriliyor, 1 Ocak 2017 tarihine kadar bu cezaevinde kalıyor. Aslında burada uygulanan şiddeti ben anlatmakta zorlanıyorum ama Ulaş burada aylarca bu vahşete maruz kalıyor.

Ulaş'ın otopsi raporunda uygulanan şiddetin belirtileri var. Örneğin iç kanama geçirdiği ifade edilmiş, kemiklerinin kırıldığı söyleniyor. Yine acının yoğun olduğu bölgelere ayrıca işkence uygulandığı otopsi raporunda söyleniyor. Yine, bizler, koğuşların cezaevi idareleri tarafından düzenlendiğini, burada muhatap kişilerin de idare tarafından belirlendiğini biliyoruz. Bu C2 koğuşuna da Nihat Şen isimli bir hükümlü sorumlu kılınıyor. Yine orada hükümlülerin verdiği ifadeye göre, bu Nihat Şen'in orada 5 kişilik, 8 kişilik gruplar oluşturarak hükümlüler üzerinde baskı kurduğunu da bizler biliyoruz. Bu vahşetin yaşandığı günün hemen arkasından olay inceleme ekibi gidiyor cezaevine. Yine fotoğraflarda olay incelemeyi karşılamaya Nihat Şen'in kendisinin de gittiğini görüyoruz. Yine Nihat Şen'in oradaki hükümlülere baskı uygulayarak olayla ilgili tanıklıklarını, ifadelerini belirlediği de ifade ediliyor.

Değerli arkadaşlar, yine otopsi raporunda reçetede olmadığı hâlde Ulaş Yurdakul'a ilaç verildiği söyleniyor. Biz de bir kez daha burada sormak istiyoruz ki bu tiranların eline bu ilaçlar nasıl geçti? Biz cezaevlerine dönem dönem kart yolluyoruz, kartlarımız güvenlik gerekçesiyle iade ediliyor. Peki, bu ilaçlar o cezaevine nasıl gitti?

Yine, değerli arkadaşlar, Yurdakul ölümünden iki hafta önce cezaevi revirine kaldırılıyor. Revirde doktor Ulaş'a herhangi bir tedavi uygulamak yerine tekrar koğuşa geri gönderiyor. En trajiği ise sayıma giden gardiyanlar Ulaş Yurdakul'un darp edilmiş vücudunu, yüzündeki morlukları gördüklerindeyse şunu söylüyorlar: "Makyajın çok yakışmış" şeklinde ifadeler kullanıp dalga geçiyorlar resmen.

Yine, değerli arkadaşlar, cezaevi yönetimi, sağlık kurulunun raporuna rağmen Ulaş Yurdakul'u bir ruh, sinir hastanesine göndermiyor, tedavisini yapmıyor, ayrıca vahşeti engelleyemiyor. Üstüne üstlük başka bir koğuşa bile alma gereği duymuyor. Buna rağmen soruşturma savcısı cezaevi görevlileri hakkında "soruşturmaya yer yoktur" şeklinde bir karar veriyor. Daha sonra mahkemeye avukatların itirazıyla bu karar kaldırılıyor, 11 tane infaz koruma memuru hakkında soruşturma başlatılıyor.

Bir kez daha şunu söylemek isteriz ki eğer o cezaevinde bir tane eşya kaybolmuş olsaydı o 11 tane infaz koruma memuru 11 defa sorgudan geçerdi. Ama orada bir insan katlediliyor, maalesef sanki önemsiz bir olaymış gibi bir tutum takınılıyor. Hatta sanki ölümüne seviniliyormuş gibi bir sonuç açığa çıkıyor.

Biz bu konuyla ilgili İnsan Hakları Komisyonuna dilekçe verdik, 4 tane bakanlığa da bu sorularımızın cevaplanması için ayrı ayrı önergeler verdik ve bunun cevaplarını da bekliyoruz.

Yine, değerli arkadaşlar, siz bu cezaevine gitmek isterseniz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - ...yani bir sağlık taraması ve insan haklarıyla ilgili bir seminer vermek isterseniz hemen OHAL engeliyle karşılaşırsınız. Ama biz görüyoruz ki ülkede OHAL her şeye uygulanıyor, bir tek işkenceye ve infazlara hiçbir şekilde ne OHAL ne bu OHAL uygulaması uygulanıyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)