| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 10.01.2018 |
HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün hani her şey için "sözde" deniyor ya ben de "sözde çalışan gazeteciler günü" demek istiyorum. Aslında çok irite edici bir kavram çünkü işin gerçekliğini boşaltan bir söz "sözde" demek. Ama bugün 145 gazetecinin tutuklu olduğuna, onun dışında OHAL koşullarında iyice ağırlaşan şartlarına, güvencesiz çalışmalarına ve hakikaten mesaisi, gecesi gündüzü belli olmayan çalışma şartlarına, düşüncelerini ifade edememelerine, uygulanan sansüre, onların uygulamak zorunda kaldığı otosansüre baktığımız zaman çalışan değil "çalışamayan gazeteciler günü" "ifade edemeyen gazeteciler günü" "özgür olmayan gazeteciler günü" demek zorundayız. Onlar diyorlar ki dışarıdaki gazeteciler "Hakikat" demişler ve "Tek tip gazeteci olmayacağız." diyorlar, tek tip gazeteci olmayı reddediyorlar ve bugün aslında yaşanan maalesef tek tip gazetecilikten başka bir şey değil. Diyorlar ki: "Bugün 10 Ocak Dünya Gazeteciler Günü. Ülkeyi yönetenler, çıkıp demeçler verecek, mesajlar yayınlayacaklar -ki öyle oldu- Gazeteciler Günü'müzü kutlayacaklar, gazeteciliğin ne kadar değerli bir meslek olduğunu süslü kelimelerle anlatacaklar ama sakın inanmayın; öyle düşünmüyorlar, yalan söylüyorlar, gazeteciliği yok ediyorlar, tek tip yandaş gazeteci istiyorlar."
Ben sözü onlara vermek istiyorum. Nedim Türfent diyor ki duruşmasında: "'Türk'ün gücünü göreceksiniz' haberi yüzünden hedef alındım ve bunun için içerideyim. Gazeteciler her konuda haber yapabilir. Ben hendeklerle ilgili Yüksekova'da haber yaptığım için şu an buradayım. Hendek haberi yapmam beni örgüt üyesi yapmaz; bu, bir gazetecilik faaliyetidir."
Ahmet Şık diyor ki: "Ne yaparsanız yapın ne hakikati aramaya devam etmekte ne de hakikati bulduğumuzda sahibi olan halka teslim etmekte bir an bile tereddüt etmeyeceğiz çünkü biz gazeteciyiz."
Murat Sabuncu diyor ki: "Ailem ya da milletvekili arkadaşlar 'Süreçte sana en ağır gelen neydi?' diye sordular. Bir gazeteci olarak bu duruşmada manşetlerin üstünden geçmem bana en ağır geliyor."
Akın Atalay diyor ki: "Esareti kabul etmeyiz. Onurumuzdan, haysiyetimizden, insanlığımızdan vazgeçmeyiz, korkuya teslim olmayız."
İşte onlar gazeteciler; onlar tutuklular ve Zehra Doğan da o güzelim resimleriyle cezaevinde. Hepsini saygıyla selamlıyor ve kutluyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kerestecioğlu.