| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 10.01.2018 |
MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; basın çalışanlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına vermiş olduğumuz önergenin gerekçesini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, 10 Ocak 1961 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 212 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkındaki 5953 Sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine Dair Kanun'la sınırlı da olsa basın çalışanlarının bazı hakları yasal güvenceye kavuşmuştur. Bu yasayla basın çalışanlarının sigortalı çalışma, ihbar ve kıdem tazminatı, yıllık ve haftalık olmak üzere belirlenen tarihlerde izin yapma hakkı ve en önemlisi de gazetecilik faaliyetlerini özgürce yürütmesi güvence altına alınmıştır. 10 Ocak 1961 tarihinde alınan kararların temelini oluşturan anlayış 1970'li yıllara gelindiğinde Çalışan Gazeteciler Günü olarak kutlanmaya başlanmıştır.
Demokratik yönetimlerde yasama, yürütme ve yargının yanında dördüncü bir kuvvet olarak tanımlanan medya, özellikle basın-yayın, öncelikle yöneten ve yönetilen arasındaki en etkin iletişim vasıtasıdır. Diğer bir ifadeyle toplumun her türlü talep ve isteklerine tercüman olduğu gibi yasama, yürütme ve yargı faaliyetlerindeki aksaklıkları da gündeme taşımakla mükelleftir. Bu genel çerçevede bugün üstlendiği görev ve sorumlulukları gereği Türk toplumunun gözü, kulağı ve sesi olan Türk basını, maalesef gittikçe kronikleşen bir sorunlar yumağıyla karşı karşıyadır; hatta bu sorunlar karşısında var olma mücadelesi vermektedir. Birkaç başlık altında ele almak gerekirse basının yani gazetecilik sektörünün tüm bileşenleriyle karşılaştıkları sorunların başında küreselleşmenin birçok sektörde tekelleşme yarattığı gibi gazetecilik sektöründe de güçsüz ve küçüklerin yaşayamadığı bir yapıya dönüştüğüne tanıklık etmekteyiz. Yani ticari ve ekonomik desteği olmayan ve varlığını yegâne gazetecilik mesleği icrasıyla sürdürmeye çalışan Türk basını, özellikle de yerel basın yok olmak üzeredir. Can güvenliğinden yoksun, oldukça stresli bir meslek grubunu oluşturan basın-yayın çalışanları, diğer sektörlerde olduğu gibi mesai mefhumuna sahip değildir, dahası bu zor çalışma şartlarına rağmen sendikal haklarından da yeterince yararlanmamaktadırlar. Basın İş Kanunu'nun tam anlamıyla uygulanamaması sonucu kayıt dışı istihdam nedeniyle işsizlik, ücret yetersizliği ve çalışma şartlarındaki kötüleşme de söz konusudur.
Öte yandan, Anayasa'nın 28'inci maddesinde "Basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır." ifadesine matuf olarak editöryal bağımsızlık risk altındadır. Buna bağlı olarak yazı işleri kadrosu, yazarlar, yorumcular, çizerler, haberciler her türlü işveren baskısını hissetmektedirler.
Genel anlamda sektörde öne çıkan diğer önemli bir husus da gazete ve televizyonlardaki meslektaşlarıyla aynı nitelikte işi yapıyor olmalarına rağmen internet yayıncılığı alanında çalışan basın emektarlarının basın kartları başta olmak üzere birtakım haklarının sağlanmamasıdır. Sağlıklı bir toplumun temininde ve demokrasinin tüm kurul ve kurumlarıyla düzenli bir faaliyette bulunmasında çok önemli katkıları olan basın-yayınımızın en sıkıntılı diğer bir parçası da yerel basındır çünkü yerel basın kuruluşları yüksek maliyetleri oluşturan telif ücretleri, vergiler ve sigorta primleri, resmî ilan şartları ve kira giderleri gibi nedenlerle zor durumdadırlar.
2017 yılı itibarıyla 81 ilde resmî ilan yayınlama hakkını haiz 1.122 gazete çalışmakta ve bu gazetelerde çalışan emekçi sayısı 8.858'dir. Muhasebe, idari bilimler, dağıtım ve matbaa çalışanlarını bu sayıya dâhil etmiyoruz. Bunu dâhil ettiğimizde rakam çok rahat bir şekilde 2 katına çıkmaktadır. Yerel Basın İlan Kurumuna bağlı gazetelerin vergisi, SGK prim ve benzer yükümlülükleri hiçbir sektörde olmadığı kadar kayıt altındadır. Tebliğ edilen yazı öncesi borcu bulunan gazete işletmeleri borçlarını yapılandırmış ve ödemeleri muntazam bir şekilde yapmaktadır. Resmî kurumlarda kesilen her faturanın ödemesi sırasında "borcu yoktur" yazısı istenmekte, borç bilgisine istinaden fatura bedeli doğrudan Maliye Bakanlığının ilgili hesaplarına aktarılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL AYDIN (Devamla) - Bu düzenlemeyle gerçekten birçok kurumda iyileştirme söz konusuyken basın-yayın, özellikle yerel medyanın yaşadığı bu sıkıntıların giderilmesi noktasında benzer iyi niyetin taşınmasını canıgönülden ifade etmek istiyorum. Ancak bu şekilde bu önemli sektörü de rahatlatmış oluruz.
Bugün 10 Ocak, gerçekten özellikle son on bir yılda 900 kayıp vermelerine rağmen basın-yayının tüm çalışanlarının günlerini kutluyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Aydın.