| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 21.12.2017 |
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Eyvallah. İnşallah sen de bir gün alkışlarsın. (Gülüşmeler)
BAŞKAN - Yürekten alkışlıyorum seni Sayın Yıldırım.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) - Eyvallah.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün bütçe görüşmelerinin sonuna gelmiş bulunmaktayız. 11'inci madde üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Ekranı başında bizleri izleyen değerli halkımı saygıyla selamlıyorum.
Bu konuşmamda iktidarın çatışmalı ortamından kaynaklı ve 15 Temmuz darbe girişimi bahanesiyle kamudan ihraç ettiği emekçi kardeşlerimin mağduriyetine değinmek istiyorum. Otuz iki yıl kamuda çalışan biri olarak bu emekçi kardeşlerimi çok iyi anlıyorum. Keşke iktidar vekilleri de bu çevreleri biraz anlayabilseler. Belki de anlayabiliyorlar ama, mağduriyetlerinin farkındalar ama sarayın korkusundan üç maymunu oynuyorlar. Çünkü ihraç edilen bu emekçiler bize ulaştıkları gibi iktidar vekillerine de ulaşıyorlar, iktidar vekillerinden aldıkları cevaplar: "İşte, haklısınız ama elimizden bir şey gelmiyor, zamanla düzeltiriz." "İnşallah"larla, temennilerle başlarından savdıklarına şahit oluyoruz. Bu ihraçlar meselesi gerek bizim gerekse diğer muhalefet partilerinin araştırma, soru önergeleriyle Meclis gündemine getirildi, maalesef iktidarın sayısal üstünlüğüyle bunlar reddedildi. İktidar vekilleri Meclis dışındaki ve kulislerdeki demokratlıklarını keşke Genel Kurulda da gösterebilse o zaman bu mağduriyetlerin önüne geçilirdi diye düşünüyorum.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kamuda başlatılan ve darbecilere yönelik olduğu iddia edilen soruşturmalarla kitlesel açığa alınmalar ve ihraçlar yaşanmıştır ve bu ihraçların büyük bir kısmı 1 Eylül 2016 Dünya Barış Günü'nde oldu. 1 Eylül 2016 günü alınan öğretmen arkadaşlarımızın işlerini, emeklerini ellerinden aldınız, barış hediyesi olarak bunu verdiniz, bu durum devam etti ve devam ediyor. İhraç edilen arkadaşlarımız olmayan iç hukukumuzu tüketip AİHM'e başvurmuşlardır. İktidar, Olağanüstü Hâl Komisyonu değil, oyalama komisyonu kurunca AİHM tekrar OHAL Komisyonuna göndermiştir dosyaları. Oyalama komisyonu diyorum çünkü 100 binden fazla kişinin dosyasına 7 kişilik komisyon bakacak. Size soruyorum: Nasıl bakacaklar bunlara? Kasım ayı sonunda açıklanacağı söylenen ilk karar hâlâ açıklanmadı, aralık ayının sonuna gelmişiz, ne zaman açıklanacak bu karar diyoruz. Gerçi ülkede kimse bağımsız değil ki, OHAL Komisyonu da savcısı da yargısı da talimatlarla çalıştığı için tüm söylemlerim saraya. Saraya şunu soruyorum: Bir yıldan fazla süredir haksız, hukuksuz yere ihraç edilen 100 bini aşkın kişinin yaşadığı mağduriyetlerin farkında mısınız? Aynı aileden 4 kişiyi ihraç etmek ne demek? Hangi ahlaka, imana, izana sığar bu? Haklarında daha önce açılmış herhangi bir idari, adli kovuşturma olmadan rastgele insanların ekmeğiyle nasıl oynayabiliyorsunuz? Bu insanlar birilerinin yaptığı gibi soruları çalarak kamuya yerleşmediler; çalışarak, çabalayarak, alın teri dökerek kamuya yerleştiler. Bu insanları sizin gibi düşünmedikleri için çok rahat bir şekilde terörist ilan edip işlerine son verdiniz. Bu insanlar ihraç edildikten sonra neler yaşadı biliyor musunuz? Kalp krizi geçirip öldüler, yaşadıkları sorunlarla baş edemeyip yaşamlarına son verdiler. Yurt dışına çıkışları yasak olduğu için kaçak yollarla yurt dışına gitmek isteyen 5 kişilik aile boğulup öldü. Yaşam standartları düştüğü için psikolojik sorunlar yaşamaya başladılar. Daha önce hiç yapmadıkları işlerde çalışmak zorunda kaldılar. En azından kendi çevrem için söylüyorum, bu arkadaşlar çiçek sattılar, tütün sattılar, yiyecek, içecek, giyecek sattılar ama onurlarını satmadılar, arkadaşlarını satmadılar. Onları da bu kürsüden selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar) Ama iktidarın yıllarca birlikte hareket ettiği, beraber yürüdükleri, beraber ıslandıkları yol arkadaşları hep birbirlerini sattılar; dosyalara bakın onları göreceksiniz, davaların yarısı birbirlerini satmayla ilgilidir. Ama yine de biz onları ayırmak istemiyoruz, yine de adil bir yargılanmadan yanayız. Gerek 15 Temmuzdan önce gerek sonrasında ihraçların en azından bir kısmının keyfî olduğunu hepimiz biliyoruz. Sırf çatışmalı ortam son bulsun, barış olsun, çocuklar ölmesin diye haykıran insanların atıldığına hepimiz şahit olduk. Bu insanlar eninde sonunda görevlerine tüm haklarıyla birlikte iade edilecekler, bunu da biliyoruz ve arkadaşlarımızın, tarafsız bir yargı tarafından yargılansa, AİHM'de yargılansa hepsi maddi ve manevi tazminatlarıyla birlikte görevlerine iade edileceklerine inanıyorum. Bu arkadaşların yüklü tazminat alacaklarını biliyorum.
Peki, 2018 bütçesinde bunlara para ayırdınız mı, tazminata para ayırdınız mı? Çünkü bunlar dönecekler işlerine. Ama bilmediğiniz bir şey daha var arkadaşlar, tarih boyunca hep yaptığınız bu hukuksuzluklarla anılacaksınız. Bu karanlık dönem elbet geçecek, o zaman hepiniz "Ben orada değildim, ben aslında böyle düşünmüyordum." diye kendinizi aklamaya çalışacaksınız. Ama ne biz ne bu halk asla bunları unutmayacak, asla sizleri affetmeyecek diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)