Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 44 |
Tarih: | 21.12.2017 |
HDP GRUBU ADINA ZİYA PİR (Diyarbakır) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi adına 10'uncu madde üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım.
Bu maddeyle, kaldırılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünden il özel idarelerine devredilen personelin özlük haklarının ödenmesi -ödeyin, destekliyoruz- KÖYDES kapsamında yolu ve suyu olmayan köylerin altyapılarının desteklenmesi -siz yapın, biz destekleriz, destek bizden, siz yapın lütfen- ve SUKAP kapsamında belediyelerin içme suyu ve atık su projelerinin İller Bankası aracılığıyla desteklenmesi amacıyla düzenleme... Düzenlemeyi biz yaparız, siz vatandaşın yapılacak bir şeyi varsa yapın lütfen. Yani destekliyoruz, tamamen destekliyoruz bunu yeter ki vatandaş için bir şeyler yapılsın. Bu maddeyi böylelikle kapatmış olayım.
Şimdi, değerli milletvekilleri, son günlerde ben özellikle burada sunumlarını yapan bakanları dikkatlice dinledim ve normalde 317 milletvekili olan bir iktidar partisinin bakanlarının buraya öz güvenle çıkıp kendi projelerini öz güvenle müdafaa etmeleri, sunmaları gerekirken biz ne gördük burada? Özellikle Dışişleri Bakanı, Avrupa Birliği Bakanı, Adalet Bakanı -İçişleri Bakanından hiç bahsetmek istemiyorum, seviyemi düşürmek istemiyorum- ne yaptı burada? Durup dururken, hiçbir şey yokken agresif bir sunum yapmaya başladılar. "Niye acaba?" diye sorarsanız, bana göre, içerideki ve dışarıdaki gelişmeleri artık takip edemiyorlar, yetişemiyorlar, metal yorgunluğu var. Bu yüzden, bu şekilde agresif davrandılar.
Şimdi, değerli arkadaşlar, devlet aklı hâlâ "Kürt'ü, muhalifi, bilim adamını nasıl bastırırım?" noktasında duruyor. Oysa şu an dünyada yeni bir medeniyet kurulması söz konusu. Ne devlet aklının ne devletin ne bakanlıkların bundan haberi var; haberleri yok ve bu gidişatı biz kaçırıyoruz.
Bakın, bundan birkaç ay önce, 9'uncu ayda ben "bitcoin"le ilgili bir soru önergesi vermiştim. Cevabı geldi, Merkez Bankasının değerlendirmesi aylar sonra geldi ve burada diyor ki: "İlgili herhangi bir yasal düzenleme yoktur -tamam- ve BDDK elektronik para olmadığını tespit etmiştir." Günaydın, yani "bitcoin"in ya da "ethereum"un elektronik para olmadığını bütün dünya biliyor, bunu söylemek için bana cevap vermesine gerek yoktu. Ama Hükûmetten önce başkası cevap verdi, nadide kuruluşlarımızdan Diyanet İşleri Başkanlığı fetva verdi ve dedi ki: "Bitcoin dinen uygun değildir." Hayda! "Bitcoin dinen uygun değildir." Ben o konuya hiç girmek istemiyorum. Sayın Bakan, siz de kafanızı eğdiniz, haklısınız. Bence bu meseleyi Diyanet İşleri Başkanlığının insafına lütfen terk etmeyelim, kendimiz bir çalışma yapalım.
Bizim meseleyi ne yücelterek ne de şeytanileştirerek ele almamız gerekiyor, ülkemiz ve insanlarımız için yararlarını ve zararlarını ortaya çıkarmamız gerekiyor.
Bütün dünya bu -biraz önce dedim ya yeni bir medeniyet- "blockchain" "hashgraph" "fintech" "bitcoin" "ethereum" gibi kavramları kullanırken siz hâlâ "Kürt'ü nasıl bastırırım, burada 'kürdistan' kelimesini nasıl yasaklarım." onun peşindesiniz. Günaydın demek istiyorum, dünya başka yerlere gidiyor, biz de uyanalım artık. Daha doğrusu, biz uyanığız zaten de siz de uyanın.
Değerli milletvekilleri, salı günü burada bir konuşma yapıyordum, yerli uçak ve otomobil meselesinde kalmıştık. O zaman da demiştim, arkadaşlar "yerli uçak" ve "yerli otomobil" diye bir şey yok, "yerli marka" deyin buna, "yerli marka otomobil" "yerli marka uçak" deyin. O zaman bizden de destek alırsınız ama öyle yaparsanız, geçen gün de söyledim, komik duruma düşersiniz.
Bakın, 2007'de seçim beyannamenizde şöyle bir şey var: "Türkiye 'takeoff'a geçiyor." Şöyle resimlerle gösterelim de daha belirgin olsun. 2011'de "Yerli Uçağımız Göklerde" diye afişler astınız, "Yerli Uçağımız Göklerde." Başbakan o zaman Sayın Erdoğan'dı. Şuraya, uzaklara da bir uçak, çekirgeye benzeyen bir grafik koymuşsunuz, ayıp etmişsiniz. 2015'e gelince ne değişti? Başbakan değişti, o çekirge de oradan silindi, yerli yolcu uçağımızı yapıyorsunuz. Yeter mi, keser mi? Kesmez. Dediniz ki: "Kendi savaş uçağımızı yapalım." Artık Davutoğlu savaş uçağını yapıyordu. Ne zamanlar? Hani, Selahattin Başkana "Ben artık Selahattin demeyeceğim." diyordu, o zaman savaş uçağına geçti. Daha sonra baktı, ya bir süreç var, ağır aksak işleyen bir süreç vardı, barış süreci ve "Bu olmaz, ayıp oluyor, başka bir şey bulalım..." Ne bulalım? Düşündüler, ya ne olur, ne olur, neyi henüz afişlemedik? Elektrikli otomobili. "Elektrikli otomobil yapıyoruz arkadaşlar." dedi. Sonra ne oldu, Türkiye uçtu mu? Hayır.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Kendisi uçtu!
ZİYA PİR (Devamla) - Uçan bir şey oldu, o da Sayın Davutoğlu. Öyle bir uçtu ki daha Meclise bile uğrayamıyor o gün bugündür.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu işler şakaya gelmez, bu işler öyle... Seçim vaatlerinde falan bunları koyabilirsiniz ama arkasında durmanız gerekiyor, bir şeyler yapmanız gerekiyor. Yoksa, insanlar şöyle grafikler yapar, sonra der ki: "Burada AK PARTİ'liler uçuyoruz, uçak falan yok." Ama bu halkı bir yere uçuruyorsunuz siz bu gidişle, uçuruma doğru uçuruyorsunuz, bundan vazgeçin lütfen.
Şimdi, bunları atalım bir kenara. Ben de hani, Süleyman Soylu çıkmıştı ya buraya, onun gibi bir şeyler yapayım dedim ama onun gibi artistlik hareketler yapamıyoruz. Biz biraz daha konumuza dönelim.
Şimdi, yanlış anlamayın, tekrarlıyorum: Biz yerli marka otomobile ya da uçağa karşı değiliz, biz de bunun arkasındayız ama bunu düzgün yapmak lazım.
Bir de Sayın Sanayi Bakanı, TÜBA ödülleri töreninde şöyle bir konuşma yapıyor, diyor ki: "Bizim bütün gayretimiz bilim merkezi, teknoloji üssü ve ileri sanayi ülkesi bir Türkiye'yi inşa etmek." Şimdi, AK PARTİ'liler burada bu "inşa" kelimesini almış, herkes üstüne atlıyor, inşa "Binaları inşa edelim..." Binaları inşa ediyorsunuz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bütün dünyada şu konuşuluyor: Kalite detaydadır, kalite detayda. Ben altı ay önce burada bir konuşma yaptım, Dicle Teknokent, hani "bilim merkezi teknoloji üssü" diyorsunuz ya aynı konuşmayı aşağı yukarı tekrarlamak zorundayım burada maalesef. Yine iki gün önce internet sitelerini araştırdım, baktım, nedir ya, bunlar ne iş yapar diye baktım. Hiçbir değişiklik yok, iki tane sayfası değişmiş. Nereye tıklarsanız tıklayın 25 sayfası var, şu sayfa çıkıyor: 2691 sayılı Kanun'u yazmışlar, şu sayfa, nereye tıklarsanız tıklayın bu çıkıyor karşınıza. Hedeflerimiz diyorsunuz, o sayfa çıkıyor; ortaklar diyorsunuz, bu sayfa çıkıyor; ondan sonra, kurum vergisi muafiyeti, şu sayfa; gelir vergisi, bu; KDV, bu; prim desteği diyorsunuz, bu sayfa çıkıyor; personel avantajı, bu; yabancı uyruklu personelle ilgili, bu sayfa çıkıyor; akademisyenler için AR-GE desteği, şu çıkıyor; yatırım istisnası falan, bu sayfa çıkıyor; bu da boş, boş sayfa. Bunları da geçelim, giriş sayfasında haberler var, en son haber, 7 Şubat 2017'de bilim teknolojiden bahsediyor, 7 Şubat 2017'de WhatsApp'la ilgili bir haber yazmışlar, gülünç bir durum. Ama misyon ve vizyonumuz bu altı ayda değişmiş, tebrik ederim.
Dedim ya şurayı bir arayalım kim var? İdari yapı sayfasını tıkladım, bir tane isim "Profesör X Genel Müdür" ulaşamıyorsunuz. Bir sayfa beni çok şey yaptı. Geçen de aynı sayfalar çıkıyordu, Teknoloji Transfer Ofisi, heyecanlandım, tıkladım. Ne çıkıyor biliyor musunuz? Koskocaman bir sayfa bir hiç. Eskiden en azından öbür metin vardı, bu sefer onu da kaldırmışlar, koskocaman bir hiç, sizin vizyonunuz bu.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Önemli olan bunu başarmak!
ZİYA PİR (Devamla) - Arayalım dedik. Bize ulaşın, bizimle iletişime geçin. Telefon numarası, artı 90, gerisi boş; faks numarası, artı 90, gerisi boş. Mümkün değil ulaşamıyorsunuz. Valiliği arattım, o ona bağladı, bu buna, dediler ki: "Öyle bir bina var biliyoruz ama bizde kayıtları yok." Telefon kayıtları valilikte de yok.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Cibali karakolu gibi.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Ne zaman kurulmuş Ziya Bey, ne zaman? Yıllardır kurulmuş.
ZİYA PİR (Devamla) - Tabii, 2010'da kurulmuş, heyecanla atlamışsınız üstüne, binayı kurmuşsunuz, 2010'da faaliyete girmiş ve orada insanlar ne diyor biliyor musunuz? "Onun üst katında çok güzel mangal yapılıyor." diyor.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Güzel bir restoranı var evet, güzel bir restoranı var.
ZİYA PİR (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)