GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:44
Tarih:21.12.2017

MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

9'uncu madde üzerinde grubumuz adına söz aldım. Bu madde yatırımlarla ilgili madde. Tabii, bütçe olması hasebiyle kamu yatırımlarıdır esas itibarıyla, ancak ben çok kısa bir şekilde genel yatırımlardan bahsettikten sonra kamu yatırımlarına ilişkin birkaç hususu gündeme getireceğim.

Şimdi, tabii, kalkınmak için yatırım gerekli bir şeydir. Yatırım yapmak için de tasarrufunuzun olması lazım, çok fazla dış kaynak kullanmak istemiyorsanız veya ekonominizin kırılganlığını artırmak istemiyorsanız; o fasıla girmeyeceğim ancak yatırım önemlidir, yatırım kadar da yatırımın niteliği önemlidir. Türkiye'de, biliyorsunuz, geçen yıl bir seri düzeltmesi yapıldı millî gelirde. Bu millî gelirdeki seri düzeltmesinin aslında önemli bir kısmı yatırım harcamalarında ve yatırımlarda da makine, teçhizatta değil aslında inşaat yatırım harcamalarında yapıldı. Örnek olsun diye söylüyorum, 2015 yılında, TÜİK tarafından daha önce açıklanan inşaat yatırımları 175 milyarken, bu, seri düzeltmesinde 380 milyar TL'ye çıkarıldı; 175 milyardan 380 milyar TL'ye. Aralarında birkaç ay fark olan, ikisi de TÜİK rakamıdır, bunu dikkatinize sunmak istiyorum; bir rakamı 2,17 katına çıkardı TÜİK düzeltme yaparken.

Şimdi, bu şey yatırım inşaat kaynaklı dedik, inşaatta böyle bir düzeltme yapıldı. Tabii, inşaat harcamaları... Ben hep söylüyorum, inşaat üzerinden kalkınma, inşaat üzerinden büyüme olmaz, bu, ülkeyi en sonunda gelip tıkadı. Bunu çok net bir şekilde görüyoruz çünkü inşaat yatırımlarının -ihtiyacınızdan fazla olanı anlamında söylüyoruz, yoksa ülkenin bir konut ihtiyacının zaten karşılanması lazım- üretken olmaması - ihtiyaç fazlasında yapılan şeyler için- bunun en büyük handikabıdır. Yani inşaat yatırımları üretken değildir. Çarpan etkisi elbette vardır, inşaat yapıldığı esnada, hangi harcamayı yaparsanız yapın ekonomiyi büyütme etkisi olur ancak daha sonra bir gelir yaratma etkisi olmaz. Ticarete konu değildir, "..."(x) inşaat yatırımları, dolayısıyla buradan da sizin cari açığınızı artırıcı etkisi olur. Bir de bizde inşaat harcamalarında, eğer arz ve kullanım tablolarına bakarsanız, ithalat bağımlılığı da aslında az değildir.

Dolayısıyla, inşaat yatırımlarının, daha da tehlikeli olanı, millî gelire payı artıyor. Bu son seride, 2002 yılında yüzde 9,4'ken inşaatın toplam millî gelir içerisindeki payı, bakın, bu çok hızlı bir yükselme kaydederek yüzde 17,5'e çıkmış. Bunun uluslararası standardı, tam bir standardı yok ama gelişmiş ekonomilerde yüzde 10'un altında -onu söyleyebilirim- gelişmekte olan ekonomilerin de birçoğunda bizdeki bu oranın altındadır. Yani bu ekonomi ciddi bir şekilde inşaata kaynak tahsis ediyor ve dolayısıyla ekonominin böyle bir sıkıntısı var ve tabii bunu, bu kaynak tahsisini de borçlanarak yapıyor. Toplam yatırımların kendi içerisindeki payına baktığımızda da inşaat yatırımlarının payının arttığını görüyoruz; bu da diğer bir sıkıntıdır.

Özel sektör yatırımları açısından üzerinde durmamız gereken bir yatırım alanı olarak kimya sektörünün olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum çünkü burada cari açığı azaltacak ve aslında katma değer yaratma açısından da önemli bir sektördür. Ekonomide kimya sektörüne yeteri kadar ağırlık vermiyoruz. Burada teşviklerimizi, yer tahsislerimizi kimya sektörüne odaklamamız lazım.

Diğer bir konu ise yatırımların, özel sektörün yatırımlarının artırılması açısından, bizde çok zayıf olan yatırım bankacılığının artırılması gerekir diye düşünüyorum.

Şimdi, biraz daha işin kamu boyutuna gelecek olursak, burada kamu yatırımlarının millî gelir içerisindeki payına şöyle kabaca bir bakacak olursak -şöyle söyleyeyim- şu anda, son yıl olarak 2018'de millî gelirin yüzde 4,1'i... Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri döneminin ortalaması da 2017'yi dâhil edersek 3,9; 2017'yi dâhil etmezsek -yani yıl tam bitmediği için diyorum- 3,8 yani Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri döneminde kamu yatırımlarına ayrılan kaynağın millî gelire oranı yüzde 3,8. Hani "Biz bütçeyi şöyle yaptık, böyle yaptık." deniliyor ya zaman zaman, ondan önceki Hükûmet döneminde, 57'nci Hükûmet döneminde ise bu oran 4,8. Yani kıt imkânlarla, Türkiye'nin o sıkıntılı imkânlarında bugünkünün çok daha üzerinde bir oranda kamu yatırımlarına kaynak tahsisi yapılmış, bunu not etmemiz gerekiyor. (Komisyon sıralarından alkışlar) Bununla ilgili bir açıklama belki yapılabilir. Şimdi, bu yatırımlarla ilgili...

Efendim Sayın Bakan? Sataşıyor musunuz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok, tebrik ediyoruz yani alkışlıyoruz.

ERHAN USTA (Devamla) - Tabii, bu alkışlanacak bir şey. Yani eğer bu rakamın ne olduğunu kavrayabilirsek bu alkışlanacak bir şey. Yani 1990'lı yılların o sıkıntılı dönemlerinden gelen bir Hükûmet, 1999'da yüzyılın depremini yaşayan bir Hükûmet, kaynaklarının, kamu kaynaklarının ortalamada yüzde 4,8'ini yatırımlara tahsis etmiş. Sonraki gelen...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Faize ne kadar verdik?

ERHAN USTA (Devamla) - O önemli değil, bu faizi düşürmek için zaten o programlar uygulandı. Bakın, şimdi hep aynı söylüyorsunuz, ya hakikaten bir kavrama sıkıntısı var ya da bile bile bu yapılıyor. O Hükûmet zaten 1990'lı yıllardan gelen bir yükü alıyor ve 1999 yılında gelir gelmez yaptığı ilk reform bankacılık reformu, ikinci reform sosyal güvenlik reformu. Birazdan, bugün, gün içerisinde bunları konuşacağız, sosyal güvenlik reformunda reformun etkisi hemen nasıl orada görülüyor. Zaten faiz yükü olduğu için bir program uygulanıyor ve o faiz yükü azaltılıyor ama şunu söylemeye çalışıyorum: O faiz yükü altında dahi kamu yatırımlarına millî gelirin yüzde 4,8'i kadar -bunların hepsi devletin rakamları- kaynak ayrılıyor. Bugün ayırdığımız kaynak 3,8 arkadaşlar, onu ifade etmeye çalışıyorum.

Şimdi, burada tabii daha başka sıkıntılar var ama oraya girmeyeceğim. Mesela işte, 57'nci Hükûmetin yani Milliyetçi Hareket Partisinin koalisyon ortağı olduğu hükûmetin yaptığı bazı şeyleri söylüyoruz, bunlardan bir tanesi de -konumuzla ilgili olduğu için söylüyorum- kamu yatırımlarının rasyonelleştirilmesi çalışmasıdır. Yani geçmişten beri siyasi güdülerle kamu yatırım programına yapılıp yapılmayacağı belli olmaksızın o kadar çok proje girmiş ki hepsine azar azar para ayırarak. O günkü Hükûmet 57'nci Hükûmet 2001 yılında yaptığı bir çalışmayla kamu yatırım programını rasyonelleştirdi. Ne yaptı? Programdan proje attı. Niye? Çünkü tamamlanma süreleri çok uzun diye. Bu, siyaseten çok zor bir karardır. Burada hemen küçük bir anekdotu da anlatayım. O zaman Devlet Planlama Teşkilatı bu işleri yapıyor tabii ki, Devlet Planlama Teşkilatından sorumlu Bakan da Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli. Devlet Planlama Teşkilatının -Sayın Yılmaz da bu konuları bilir- o gün iktisadi sektörlerden sorumlu, bu işlerden sorumlu Genel Müdür ve Müsteşar Yardımcısı Vekili Bakana gidiyor, Devlet Bahçeli'ye şunu söylüyor: "Efendim, bir rasyonelleştirme çalışması ihtiyacı var çünkü yatırım programı çöp olmuş." Ancak, bu, siyaseten zor bir şey. Şimdi, sizin ilinizde, yapılsın, yapılmasın, bir tane projeyi zar zor milletvekilleri yatırım programına koydurmuş, o projelerin yatırım programından atılması lazım, çıkartılması lazım. Bahçeli'ye gelip "Sayın Bakanım, böyle böyle bir sıkıntı var ama bu, seçimlerde gündeme gelecek, siyaseten çok zor bir karar ama böyle bir şeyin yapılma ihtiyacı var." denildiğinde, Devlet Bey devlet adamlığını bugün nasıl gösteriyorsa o gün de gösteriyor ve "Siyasi zorluğunu ve riskleri siz bize bırakın. Devletin menfaati, milletin menfaati ne gerektiriyorsa onu yapın." diyor ve o rasyonelleştirme çalışmaları o şekilde başlıyor. Bugün 3,5 yıla, 3,8 yıla filan düşürdüysek verdiğiniz kaynaklar yüksek olduğu için değil, ayırdığın kaynak nihayetinde 3,8 ama o çalışmalar neticesinde 8,5'li yıllardan 3-4 yıllara düşürülmüştür yatırımların ortalama tamamlanma süresi. Bunları takdir etmek lazım...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu dönemde yapılanları da takdir edin.

ERHAN USTA (Devamla) - ...bunları görmemiz lazım eğer adil davranma gibi bir ihtiyacımız veya bir alışkanlığımız varsa.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Biz sizi takdir ediyoruz, siz de bizi takdir edin.

ERHAN USTA (Devamla) - Şimdi, önümüzdeki diğer bir husus, yatırımlar deyince belki "Evet, biz bugün kamuda yatırımlara az pay ayırıyoruz çünkü kamu-özel iş birliği projeleriyle bazı kamu yatırımlarını yapıyoruz." diye bir savunma getirilebilir, bunu söylerseniz anlarım. Şimdi, burada da, dünyada hakikaten ilk sıralarda bir şeyimiz var. Bakıyorum -rakamları çıkarttırdım, Dünya Bankası rakamlarını- gelişmekte olan ülkeler içerisinde yatırım büyüklüğü açısından ilk üçteyiz ama toplam yatırımların yani kamu-özel iş birliği kapsamında yani özel sektöre... Hani "bedava yatırım" diyorlar ya, bedava yatırımların proje stokunun millî gelire oranı bizde yüzde 16 arkadaşlar. Bu, yüksek bir oran. Bir defa, mesela, Dünya Bankasının bir çalışması var, "Mevzuat altyapısı Türkiye'de ne kadardır?" diye. Yani yüzde 16'lık bir yatırım stokunuz var elinizde ama mevzuatımız, hemen hemen en az gelişmiş olan mevzuat bizde yani mevzuat altyapımız kötü. Kötü mevzuat altyapısıyla bu kadar büyük yatırımları yaptığımızda yarın karşımıza neler gelecek bunları tahmin etmek zor. Bu çok önemli bir husustur.

En büyük risklerimizden bir tanesi de sözleşme riskidir. Yani bu konuyla ilgili çok az birikimi olduğu hâlde, bu kadar çok, bir anda böyle bir alana girilmesiyle ciddi bir sözleşme riskiyle Türkiye'nin karşı karşıya olduğunu bilmemiz lazım.

KÖİ kapsamında yani kamu-özel iş birliği kapsamında yapılan işlerin hiçbirisi bedava kaynak değildir arkadaşlar. Hani "Bunlar bilmiyorlar, biz burada bedava yatırım yapıyoruz, özel sektöre yaptırıyoruz." filan değil. Bir defa, özel sektör de yapsa bu devletin borçluluğunu artırıyor, nihayetinde bir dış borçla yapılıyor. Burada ya biz ileride bir harcamaya katlanacağız... Şehir hastaneleri kapsamında, Dünya Bankasının rakamlarına göre 31 milyar dolar devlet kira ödeyecek bu bedava dediğiniz şehir hastanelerine. Bunların bugün havasını bugünkü Hükûmet atacak, bunun bedelini gelecekteki hükümetler ödeyecek, bunu görmemiz lazım.

İki, reel bir gelirden vazgeçiyorsunuz. Yani bir gelirinizden vazgeçiyorsunuz. Bedava kaynak filan değil, bedava kaynak olmuş olsa kimse dünyada bu işte bizi ilk sıralara yerleştirmez, onu görmek lazım. Bunu maalesef yetiştiremedim.

Ben bir soru soracağım yalnız: Bedava kaynaksa, Osman Gazi Köprüsü'ne açıldığı günden bugüne kadar ne kadar para ödedik, alım garantisi üzerinden devlet ne kadar bir yüklenime girdi, bunu Sayın Maliye Bakanımız açıklarsa ben çok memnun olacağım.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Bir yıllık maliyeti 352 milyon dolar Sayın Usta.

ERHAN USTA (Devamla) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)