| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 9'uncu Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 20.12.2017 |
HDP GRUBU ADINA HÜDA KAYA (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, değerli arkadaşlar; her ne kadar, sıraların onda 9'u neredeyse boş olmasına rağmen...
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) - Konuşmaya geçin lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Başüstüne!
HÜDA KAYA (Devamla) - ...ben öncelikle bizleri izleyen değerli halkımızı ve zindanlarda bizleri izleyen değerli dostlarımızı, arkadaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, zaman zaman bu kürsüde dünden bugüne yaşadığımız bazı gerçeklikleri, tezatları ve çözüm yollarını konuşuyoruz, tartışıyoruz. Ciddi bir darbe tarihi ve tecrübesi yaşayan bir toplum olarak bugün yaşadıklarımızla kıyas ettiğimizde, tarifler, kelimeler yetersiz kalıyor. "Atanmışların değil seçilmişlerin Türkiyesi" olacak diyen AKP, hiçbir darbecinin yapmadığı kadar atanmışların tahakkümünü gerçekleştirdi. Millî iradeyi, seçilmişliği tarumar etti. "Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü" diyerek seçim kampanyası yapan AKP iktidarı, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, üstünlerin hukukunun kitabını yazıyor. Eşi benzeri görülmemiş yolsuzluklar, rant, put dikme yarışı yaparcasına yüksek tepelere yüksek yapılar dikme yarışı, çoklukla övünme, katliamlar, infazlar, işkenceler. Hak talep eden terörist oluyor, adalet isteyen bölücü oluyor, "özgürlük" diyen anında kendini hapiste buluyor. Yönetimde hak, adalet, sevgi ve barıştan başka her şey var oldu. Adalet sarayları, adalet için değil ak saray için çalışır oldu.
Daha önce bir seçim konuşmamda şunu belirtmiştim: Evi halktan ayrı olan Hak'tan kopmuştur, Hak'tan kopan halktan kopmuştur. Adı ister ak saray olsun ister beyaz saray olsun ister Emevilerin yeşil sarayı olsun, saraylardan zulüm beklenir ki işte, saray zulümle abat olmaya çalışıyor ama zulümle abat olunmayacağını yaşayan ve tarih okuyan herkes biliyor.
"Bu ülkede zengin ile fakir aynı haklara sahiptir." diyen yalancıdır. "Bu ülkede Türk ile Kürt aynı haklara sahiptir." diyen yalancıdır. "Bu ülkede Sünni ile Alevi aynı haklara sahiptir." diyen yalancıdır, gerçekleri görmüyordur. "Kadın ile erkek bu ülkede aynı haklara sahiptir." diyen, yine yalancıdır. "Bu ülkede hırs ve rant uğruna doğaya tecavüz yarışı yapılmıyor." diyen, ya gerçeği görmüyordur ya da yalancıdır.
İnsan hakları çerçevesinde konuştuk defalarca bu kürsülerden, ahlak değerleri kapsamında konuştuk, "hak" dedik, "adalet" dedik, barışı anlattık; kulak asan olmadı. Hukuk sizin hukukunuz olmasına rağmen hukuku anlattık, politik kriterleri, teamülleri anlattık; hiç oralı olmadı iktidar. Üstünlerin hukuku bile yetmedi. Halkımızın yaşadığı ve şahit olduğumuz acıları sizlere anlatmaya çalıştık, halkımızın taleplerini, bizlerden ve sizlerden beklentilerini anlattık; gürültü patırtı oldu ya da duymazlıktan geldiniz.
Zaman zaman, burada, şahsen Kur'an'dan, vahiyden örnekler verdim ki belki, o çok dilinize pelesenk ettiğiniz kitap, peygamber aşkına gerçekleri anlayabilirsiniz sandık; yine yüzler çevrildi, yine yüzler asıldı. Belki milliyet, hamaset, tekçi politik kuşatmalar ve sahte kutsallıklar içinde göremediklerinizi vahyin gerçekliği içinde görebilirsiniz diye düşündüm, hakikati fark edebilirsiniz diye umut ettim, sizlerle paylaştım, duymazlıktan geldiniz. "Şu 'terör, bölücülük' dediğiniz hangi hak talebi, hangi çözüm arayışı Kur'an'a aykırı? Hodri meydan!" dedim. "Gelin bunları tartışalım, konuşalım, ben de ikna olayım." dedim, "Kur'an hâkim olsun." dedim, hiç oralı olmadınız. İftira, yalan, fitne, hakikati örtme, gerçekleri çarpıtma dışında hiçbir işlevi olmayan bir ana akım havuz medyası ürettiniz. Bugün "en büyük terör örgütü" dediğiniz, sizin ifadenizle "FETÖ"nün yıllarca en büyük yardım ve yardakçılığını yaptınız ve o yapıyla tarihin en büyük ittifakını yapan sizler, sadece ve sadece çıkar ve rant kavganız oldu diye, kendi aranızda rant hesaplaşması, ihtilafınız oldu diye insanlara bir 17-25 darbesi diye yutturmaya çalışıyorsunuz. 6 Kasım siyasi darbeleri unutup yolsuzlukların üstünü örtme girişimleri, aranızdaki çıkar hesaplarının ayyuka çıktığı, aşikâr olduğu dönemler bir darbe değil, olsa olsa kendi aranızdaki çekişmeleri örtme sürecidir.
Evet, sevgili arkadaşlar, bakın, bugün bütçe konuşuyoruz. Garo Vekilimiz ve diğer arkadaşlarımız bütçenin tezatlarıyla, çarpıklıklarıyla ilgili çok güzel açıklamalar yaptılar. Sizlere bir dörtlük okumak istiyorum değerli arkadaşlar, sevgili iktidar vekili arkadaşlar. Hani bir zamanlar sistem muhalifiyken dillerinizden düşürmediğiniz bir dörtlük vardı. Pek çok şairden işinize gelenleri alıyorsunuz, bugün de hâlâ alıyorsunuz, sağ-sol demeden pek çok şairin sözlerini kullanıyorsunuz ama o çok itibar ettiğiniz, dilinizden düşürmediğiniz Necip Fazıl'ın şu sözünü artık yıllardır sizlerden hiç duymuyorum:
"Allah'ın on pulunu bekleyedursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!"
İşte bugün Necip Fazıl'ı dillerinden düşürmeyen, felsefesini kendine referans ettiğini her fırsatta ifade eden sizler, bugün bu kurt paylaşımının gerçekliğini, pratiğini yaşatıyorsunuz sevgili arkadaşlar. Dünkü inkârcılara, zorbalara boyun eğmedik çok şükür, bugünkülere de boyun eğmeyeceğiz; bugünkü haksızlıklara, bugünkü zulümlere, baskılara da boyun eğmeyeceğiz. Hak bizi haktan, adaletten, sevgiden, barıştan, özgürlükten ayırmasın. Hem saraydan, saltanattan ve şatafattan hem de Hakk'tan ve halktan yana olunamaz. Ya halkın ve Hakk'ın yanında olunacak ya sarayın ve zulmün yanında olunacak. Bu, tarihsel bir gerçekliktir.
Gelin, yüzümüzü saraylara değil, saltanata değil; hakka, adalete, vicdana, kardeşliğe, insanlığa çevirelim değerli arkadaşlar.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Allah soracak bu son konuşmayı.
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) - Yazık, yazık!
HÜDA KAYA (Devamla) - Şunu ifade etmek istiyorum: Bunları ben size bütün yüreğimle, samimiyetimle söylüyorum. Vicdanınızla dinleseniz karşı çıkacak tek bir virgül, nokta dahi bulamazsınız değerli arkadaşlar.
Bakın, burada, şu imtihan dünyasında yüz yüzeyiz ve burada birbirimizle bir hukukumuz oluyor.
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) - Evet, imtihan dünyası, doğru.
HÜDA KAYA (Devamla) - Burada vahiyden bahsediyorum, adaletten, haktan bahsediyorum ama siz yalanların üstünü örtmek için şamata çıkarıyorsunuz, kavgadan, kargaşalıktan medet umuyorsunuz, yalandan medet umuyorsunuz arkadaşlar. Sadece gerçekleri paylaşalım; adalete, hakka, hakikate birlikte sahip çıkalım, ülkemizi güzelleştirelim diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - İlahî adalete inanan biri olarak o kürsüden yaptığınız konuşmayı Rabb'im size soracak.
HÜDA KAYA (Devamla) - Hakk'a tabi olanlardan olsun.
(Hatip tarafından Taha suresinin 47'nci ayetikerimesinin okunması)
"Hidayet, doğruluk Hakk'a tabi olanların üzerine olacaktır." Sizleri buna davet ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)