| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 7'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 18.12.2017 |
CHP GRUBU ADINA METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakan, bütçede en çok payın millî eğitime ayrıldığını hemen hemen her fırsatta dile getiriyorsunuz ancak eğitim bütçesi geçen yıla göre gayrisafi yurt içi hasıla içerisinde yüzde 9,95; merkezî yönetim bütçesi içerisinde ise yüzde 7,27 oranında azalmıştır. 2003 yılından bu zamana kadar devlet üniversitelerinin sayısında yüzde 111 oranında artış sağlanırken yükseköğretim bütçesinde ancak yüzde 59 oranında bir artış olmuştur. Yine, geçtiğimiz yıla göre Yükseköğretim Kurumunun bütçe payı yüzde 5,95 oranında azalmıştır. Yani Sayın Bakan, hamasetinizin bütçe karşılığı ne yazık ki yok.
YÖK ve üniversiteler için bütçeden ayrılan 27,7 milyarlık pay toplam bütçenin yüzde 3,6'sıdır. Üniversite bütçelerinin yüzde 67'si ancak personelin maaşına ve diğer carilere yetmektedir. Yatırım ve araştırmalar için ayrılan pay çok azdır. AR-GE konusunda konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanının 8,2 milyar TL olarak açıkladığı rakamın gerçek olmadığını, yanlış ifade edildiğini düşünüyorum. Keza, bu rakam, millî gelir içerisinde son yıllarda telaffuz etmeye başladığınız yüzde 1 oranının yanından bile geçmemektedir.
Bu arada, 2003 yılına göre üniversite sayısındaki artışı "Eğitimde kalite artıyor." diye bize yutturmaya kalkmayın Sayın Bakan. Yeni açtığınız üniversiteler bilim üreten, yetiştirdiği bireylere bilimsel birikim kazandıran, sorgulayan, araştıran, düşünen insan yaratan kurumlar olması gerekirken yanlış politikalarınız sonucunda nitelikten yoksun birer tabela üniversitesine dönüştürülmüşlerdir. Yeni açılan üniversitelerin neredeyse tamamı iktidarınıza siyasal çıkar sağlamak amacıyla kullandırılmaktadır. Son dönemde yeni atanan rektörlerin 9-10'unun yalnızca ilahiyat fakültesi hocalarımızdan atanmış olması düşündürücüdür. Bir dönem doldurdunuz FETÖ'cüleri üniversitelere, şimdi temizleyeceğim diye uğraşıyorsunuz. Şimdi de Hakyol Vakfından veya İskenderpaşa cemaatinden olanların atamasını yapıyorsunuz, demek ki sütten ağzınız yanmamış. (CHP sıralarından alkışlar)
Üniversitelerde tek tip adam yetişmez, her renkten insan olur, tartışılır ve ortak akıl oluşur; bunu sağlayamadığınız için yeterli patent ve bilimsel çalışma üretilemiyor, açtığınız üniversitelerde bilim adamcılığı oynanıyor.
YÖK Kudüs için bildiri hazırlamış, güzel de YÖK neden "Kudüs'te yönetim modeli nasıl olmalıdır?" diye üç semavi dinin temsilcilerinin de katılacağı bir uluslararası sempozyum düzenleyerek, uluslararası kamuoyunu da yanına alarak bir yönetim modeli önermez dünyaya, kamuoyuna?
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı dünyanın en iyi 2.500 üniversitesini sıraladı, listede ilk 500'e giren üniversitemiz yok Sayın Bakan.
Ülkenin doğusu ile batısı arasındaki gelişmişlik farkı, sanayileşme çarpıklığı aynen üniversite bütçelerine de yansımıştır. En fazla bütçe ayrılan İstanbul, Ankara, Gazi ve Hacettepe Üniversitelerinin bütçeleri en düşük 40 bütçeli üniversitenin toplam bütçesinden daha fazladır. Yine, en fazla bütçe alan ilk 10 üniversitenin bütçesi toplam üniversitelere ayrılan bütçenin üçte 1'ini yani aslan payını almaktadır. Bu en yüksek bütçeli üniversitelerin diğer üniversitelerle rekabete sokulmasının hiçbir mantığı yoktur.
YÖK, 1982 yılında 18 üniversiteyle tasarlanmıştır. Bugünün 184, yarının 250 üniversiteli Türkiyesi için YÖK yetersiz kalmaktadır, ne koordinasyon ne denetim ne de üniversite bütçeleri için dengeleyici bir misyonu üstlenememektedir. Acilen yükseköğretim bakanlığı modeline geçilmelidir. Bu model içerisinde akademik özerklik ve özgürlükler korunmalı, herkese eşit davranan yönetim anlayışıyla nepotizme ve adam kayırmacılığa son verecek, adil, liyakatli bir sistem kurulmalıdır. Terör, şiddet ve nefrete başvurmayan hiçbir düşünce yasak olmamalıdır. Sadece görüntüde bir kurum imajı YÖK için hem yeterli hem de uygun değildir. Bu dönüşümün sorumluluğu da sizdedir Sayın Bakanım.
Geçtiğimiz günlerde TÜİK işsizlik verilerini açıkladı. Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 20'ye ulaştı. OECD verilerine göre, Türkiye, yükseköğretim mezunlarının işsizlik oranlarında en olumsuz tablonun yaşandığı ilk üç ülke arasında yer aldı.
İktidar döneminizde otoyollar yaptınız, köprüler, tüneller yaptınız, denizin altından kıtaları birleştirdiniz ancak hâlâ öğrencilerimizin barınma sorununu çözemediniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bugün itibarıyla okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde toplam 109 bin öğretmen açığımız var. Bu açığın önemli bir kısmı düşük maaşla çalıştırılan ücretli öğretmenlerimizle kapatılmaya çalışılıyor. Ekonomi Bakanı çıkıyor "Ekonomimiz coşuyor." diyor, "Yüzde 11,1 büyümeyle rekor kırdık." diyor ama atanmayı bekleyen öğretmenlerimizin ataması yapılmıyor, yerine düşük ücretli öğretmen çalıştırılıyor.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet, ülkedeki eğitimin gelişmesini, kalitesinin artırılmasını istemiyor. İstemiyor çünkü bilinçli, düşünen, sorgulayan, tartışan, hakkını arayan bireylerin yetişmesinden rahatsızlık duyuyor. Bu rahatsızlığı da AKP Hükûmetinde bakanlık yapmış Taner Yıldız açık açık televizyonda dile getirdi. Ne dedi Yıldız? "Eğitim seviyesi arttıkça AKP'nin hitap ettiği alanın daha da daraldığını görüyoruz. Anketler de bunu bize söylüyor." dedi. Bu nedenle Sayın Bakan, başında "millî" olan eğitimin temel amacını, iktidarınızı sürdürebilmek için size oy verecek kuşaklar yetiştirmek olarak görüyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, daha üç gün önce, Genel Başkanınızın açılışını yaptığı Üsküdar metrosunun açılış törenine referandum öncesi yaptığınız gibi civar okullardaki öğrencileri topladınız. Öğrencilerimizi derslerinden neden alıkoyuyorsunuz Sayın Bakan? Ama sizin, çocukların iyi eğitim alıp almadığı konusunda bir endişeniz yok. Siz "Lise öğrencileri nasıl olur da bize oy verir?" diye 2019'un hesabını yapıyorsunuz. Kısaca, ülkedeki eğitim seviyesinin yükselmesi size yaramıyor. Bu nedenle, alanı eğitim öğretim olmayan kişilerden Milli Eğitim Bakanı yaptınız. Bu nedenle eğitim sisteminde sürekli değişiklik yaptınız. Bu nedenle, hazırlanan müfredattan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili konuları günbegün çıkardınız. Bu nedenle, örgün eğitim dışında Öğretmen Sohbetleri Projesi'ni ortaya çıkardınız. Bu nedenle, millî eğitimi vakıfların, derneklerin eline teslim ettiniz.
Sayın Bakan, atanamayan 43 öğretmenimizin intihar etmesi sizin ayıbınızdır. Atanamadığı için intihar eden öğretmenimizin cebinden çıkan 6 Türk lirası sizin ayıbınızdır. PISA Direktörü Andreas Schleicher'in "Türk eğitim sistemi dünyaya uyum sağlayamadı." sözü sizin ayıbınızdır. Her dönem başında, ailelerin, üniversiteye başlayacak olan çocuklarının yurtlara yerleşmesi için bizleri aramaları sizin ayıbınızdır. Ortaokuldan liseye geçişte yeni getirdiğiniz sistemle aileleri göçe zorlamanız sizin ayıbınızdır. TEOG sınavının kaldırılacağını televizyondan öğrenmeniz sizin ayıbınızdır. (CHP sıralarından alkışlar) Hayati önem taşıyan eğitim sistemini, sürekli kandırılan tek bir kişinin iki dudağı arasına bırakmak ve geleceği heba etmek daha da büyük ayıbınızdır. "Yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluğu kaldıracağız." diye on beş yıl önce yola çıkıp yolsuzluğu umursamaz, yoksulluğun ve yasakların arttığı bir Türkiye yaratmanız ise en büyük ayıbınızdır. Bu ayıp da sizlere yeter diyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baydar.