GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 5'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:39
Tarih:16.12.2017

HDP GRUBU ADINA SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekranları karşısında bizi izleyen ya da izlemeyen, yüreği insanlık için çarpan, insanlık sevgisi için mücadele eden, emeğe saygı duyan, kadın özgürlüğüne saygı duyan bütün halkımızı, yurttaşları, başta cezaevinde olan arkadaşlarımı saygıyla sevgiyle selamlayarak konuşmama başlamak istiyorum.

Evet, şimdiye kadar bugün hariç 27 başkanlık, kurul; 7 bakanlık bütçesi altmış saat içerisinde konuşuldu ve bunlar konuşulurken STK'lerin, sendikaların, odaların, muhalif kesimin ve bu minvalde söyleyebilecek sözü olan hiçbir insanın düşüncesi burada yok. Burada -nasıl bir OHAL bütçesi olduğunu- olağanüstü hâlden geçmenin herkes için rutine döndüğü bir dönemden geçiyoruz. Öyle ki az önce işkence var mı, yok mu, yapıldı mı... Muğla'da 7 insan çırılçıplak soyulup işkence yapıldı mı, yapılmadı mı? Bu, işkence midir, değil midir? Buna cevap verilmesi gerekirken arka planı dolduran, rutin, bilindik, klişeleşmiş, halkta artık bir karşılığı olmayan bir sürü sözle bu açıklanmaya çalışıldı. Bunun en kötüsü, en trajik olanı da şudur: "Ben bunun -hukukçu kimliğiyle- arkasına, önüne bakmıyorum, işkence olarak bakmıyorum." gibi birtakım yaklaşımlar gösterildi. Bu bir trajedidir. Özellikle hukukçuların bunun üzerinden bir cümle kurmasını beklerim.

Evet, resmî verilere göre işsizlik oranı, eylül döneminde 10,6 düzeyinde gerçekleşmiştir, her 5 gençten 1'i işsizdir. Genç kadınlarda ise işsizlik oranı yüzde 36'dır. TÜİK'in açıkladığı işsiz sayısı 3,4 milyon ama DİSK-AR'ın raporuna göre gerçek işsiz sayısı ise 6 milyona yakındır. Bu sayı içerisinde, çalışma yaşamında erkeklere göre çok daha dezavantajlı konumda olan kadın işsiz oranı 14,9 iken kentsel kadın eşitsizliği ise yüzde 34,2'dir. Bununla birlikte, aslında kadına nasıl bakılıyor? Kadının ekonomideki, çalışma hayatındaki yeri nedir, nasıl bir siyaset üretiliyor? Ben biraz da bunu anlatmak istiyorum. En başta şunu söyleyelim: Şu ana kadar AKP'nin on beş yıllık iktidarı döneminde 20 binin üzerinde insan iş cinayetinde hayatını kaybetmiştir, bir savaş ölçeğinde can kaybı vardır. Bunu tartışmak istediğimizde bile herhâlde bunu da başka bir şeye bağlarsanız ama hiç olmazsa buna bari bir cümle kurun. Yani 20 binden fazla insan niye hayatını kaybetti? Biz burada ne yapalım? Bunu söyleyin bari. Buna da bir cevap vermiyorsunuz. Her şeyiyle, gerçekten, inanılmaz üzücü bir dönemden geçiyoruz. İnsanlar çırılçıplak soyuluyor, bunu tartışmak istemiyorsunuz. 20 binden fazla insan öldü diyorum arkadaşlar, on beş yılda 20 binden fazla insan öldü ve iş cinayetinden öldü. Bunlara karşı bir denetim mekanizması oluşturalım diyorum, maalesef o da yok.

Evet, ben, kadın bakış açınızı biraz anlatmak istiyorum rakamlarla. Mesela, Dünya Ekonomik Forumu Global Gender Gap Endeksi'nde -küresel ücret eşitsizliği endeks olarak- 2016 sıralamasına göre Türkiye 144 ülke içerisinde ücret eşitsizliğinin en yüksek olduğu 15'inci ülke. Bizimle beraber kim var bu listede, söylemek istiyorum ben size: Bahreyn, Mısır, Umman, Ürdün, Arabistan, Fas ve Yemen var. Bu endeks bize ne söylüyor? Dünyada kadınlar ile erkeklerin eşit iş yapmalarına rağmen aldıkları ücretlerin arasındaki farkın en yüksek olduğu 15'inci ülkenin Türkiye olduğunu söylüyor.

Bir başka örnek daha vermek istiyorum. Türkiye, kadınların iş gücüne katılımı ve istihdamı bakımından -hem Avrupa'da hem OECD ülkelerinde- dünyada 189 ülke arasında sondan 20'nci. Türkiye kadın istihdamında sadece Suriye, Irak, Yemen, Pakistan, Moritanya gibi bazı Orta Doğu ve Asya, Afrika ülkelerini geride bırakacak düzeyde bir başarısızlığa yani çok büyük bir başarıya sahip; çok demokratik, insanlar ölmüyor; herkes düşüncesini özgürce ifade ediyor, öyle ki üç yıl önce söylediğinin üç yıl sonra daha üstünü söyleyebiliyorsun! Gün geçtikçe, her geçen gün nasıl bir demokratik ülkede yaşıyorsak... Gerçekten hayal bile edemiyorum.

Evet, ben hızlıca diğer konulara geçmek istiyorum. Mevsimlik işçileri söyleyeceğim arkadaşlar. Yine, mevsimlik işçiler de 300 bin olarak gösteriliyor Bakanlıkta ama gerçekte 1 milyonun üstünde mevsimlik işçi var. Bu mevsimlik işçilerin yaşam biçimi nedir? 6,5 milyon insan nerede yaşıyor? Sağlığa, eğitime erişimi nedir? Buna dair bir politika var mı? Çalışma Bakanlığının da bunun üzerinden bir söz kurmasını bekliyoruz.

Çocuk işçilerden bahsetmek istiyorum. Çocuk işçiler, bakın, en önemli trajedi burada yatıyor. Lütfen dinleyin, lütfen, bunu ön yargısız bir dinleyin. Bir bakın, nasıl bir politika ürettiğinizi bir görün.

DİSK GENEL İŞ'in hazırladığı Türkiye'de Çocuk Olmak Raporu'na göre çocuk işçi sayısı 2 milyon, yüzde 78'i kayıt dışı, her 10 çocuktan 8'i kayıt dışı çalışıyor. Genç işçi sayısı 708 bin; 558 bin kayıt dışı, 150 bini sigortalı. 2013'te en az 59 çocuk, 2014'te en az 54 çocuk, 2015'te en az 63 çocuk, 2016'da en az 56 çocuk, 2017'nin on bir ayında ise en az 49 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu çocuklar okula gitmiyor. Bu çocukların geleceğini nasıl tahayyül ediyorsunuz? Mademki bu böyledir, çocuklar bir ülkenin geleceğidir; çocukların yaşamını tarlalarda, iş cinayetlerinde, çocuk gelinlerde ya da kayıtsız, güvencesiz yerlerde mi kurguluyorsunuz? Çocuklar için ne vadediyorsunuz? Hükûmet olarak çocuklar için ne vadediyorsunuz? Hükûmet olarak kadınlar için ne vadediyorsunuz? Hamaset yapmadan ne yaptığınızı burada anlatırsanız biz de sizinle bununla ilgili tartışmaya gireriz.

Az önce "Bütçe üzerinde ilk defa konuşan milletvekilisiniz." diyorlar. Doğru, biz hep bütçe üzerinde konuştuk ama siz lafları cımbızlayarak, bağlamından kopararak kendinizce muhalefet yapmak, kendinizce... Diyordunuz ya "Oğlan bizim, kız bizim; biz çalarız, biz oynarız." Bu böyle değil yani böyle hayat sürmez. Biz burada oldukça bunun muhalefetini yapacağız. Çocuk işçiler üzerinden -özellikle bir kadın bakan olması sebebiyle buna dair hassasiyetini düşünerek- nasıl bir planlamanızın olduğunu özellikle sizden istirham ediyorum; buna dair nasıl bir planlamanız var, bu çocuk işçilere karşı nasıl bir projeksiyonunuz var? Lütfen, bu konuda bize bilgi verirseniz iyi olur. Çünkü niye söylüyorum, daha geçen ay, 9 Kasımda Urfa'nın Harran ilçesinde pamuk tarlasında çalışan 14 yaşındaki Beşar Güneş dinlenmek üzere girdiği pamuk yığınlarının arasında uykuya daldı ve diğer işçiler topladıkları pamukları onu fark etmedikleri için üzerine attılar ve o çocuk havasız kalarak hayatını yitirdi. Şimdi, çocuklar böyle bir durumda. Çocuklar açısından, gelecek vadeden hiçbir şey, maalesef, göremiyoruz. OHAL'leri normalleştirmeye çalışma halleriyle de bu iş yürümez, sürdürülemez ve sizler de bunu yürütemiyorsunuz, yapamıyorsunuz.

Bunu da söyleyerek son olarak şunu söylemek istiyorum: Şimdi, bir de Çalışma Bakanının emekçiler üzerinden bir cümlesi olmuştu, çok talihsiz bir cümle, şunu söyledi, dedi ki: "Biz emekçilerden yani daha doğrusu işçi ve işverenden fedakârlık bekliyoruz. Karşılıklı fedakârlık aslında birlikte kazanmayı getirir." Doğrudur. Fedakârlığı kim yapacak? Asgari ücretli mi yapacak ya da böyle, az önce bahsettiğim güvencesizler mi yapacak ya da "657" dedikleriniz, her gün özelleştirdikleriniz mi yapacak? Birileri 45 milyarlarla, 50 milyarlarla konuşurken, oynarken, milyarlarca, trilyonlarca saatlerle gelip burada bunun pozunu verirken ve en küçük bir soruşturmaya tabi tutulmazken onların vebalini milyonlarca insan mı çekecek? Bunu sormak istiyorum. Nasıl olacak? Hangi fedakârlıktan bahsediyoruz? Fedakârlık değil, olması gereken şudur: Eşit, güvenceli ve özellikle kadın özgürlükçü bir siyaset izlemenizi istiyoruz. Bunun da yolu yöntemi bellidir, açıktır. Bir an önce bu yolsuzluklar, hırsızlıklar üzerindeki yaklaşımınızı, tutumunuzu netleştirip milyon dolar üzerinde hırsızlık, yolsuzluk yapan bakanların veya bunun üzerinde ifade kuran kimse, itirafçıların -sizin deyiminizle itirafçı, bizim deyimimize göre tanık- onların ne dediğini, muhatapları üzerinden nasıl bir noktaya geldiğini burada bir açıklamanızı öneririz. Bu ülke sizler için vergi cennetidir çünkü vergilerinizi burada yatırmıyorsunuz ama bizim için vergi cehennemine dönüştü, emekçiler için vergi cehennemine dönüştü.

Buradan hareketle şunu söylüyoruz Halkların Demokratik Partisi olarak: Güvenceli, eşit, kadın cinsiyetine eşitlikçi bir siyaset yapmanızı ve özellikle kadına iş hayatında, ekonomide sözünü söyleyen, kendini ifade eden, üreten bir insan odaklı bakmanızı temenni eder ve bu temenniyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlarım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yiğitalp.