| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 5'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 16.12.2017 |
HDP GRUBU ADINA ALİCAN ÖNLÜ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçişleri Bakanlığının 2018 yılı bütçesi üzerinde partim adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Bu bütçe, toplumun ana damarlarını oluşturan emekçileri, işçileri, barış, demokrasi ve eşitlikten yana olan, eşit, birlikte yaşamı savunan yani tüm toplumun kendisini sindirmeye yönelik bir bütçedir. Peki, iktidarın politik tercihlerini yansıtan ve toplumla ilişkilerinin âdeta aynası olan böyle bir bütçenin bugün önümüze konulması bizi şaşırtmış mıdır? Tabii ki değil. Çünkü inkârcı, kadın karşıtı, doğa talancısı, asimilasyoncu bir ittifaktan başka bir bütçe beklemek eşyanın doğasına aykırıdır.
Sayın milletvekilleri, bu sözler ışığında yakın tarihimizi tekrar bir gözden geçirmekte fayda vardır. 7 Haziran 2015 seçimlerinde ortaya çıkan iradeyi tanımayan AKP iktidarı, Kürt sorununun demokratik zeminde çözüm olanaklarını devre dışı bırakarak izlediği inkâr, imha, asimilasyon politikalarıyla Kürt sorununa yaklaşımı yeniden askerî, militarist boyuta tırmandırmıştır. Bu süre zarfında, her ne kadar İçişleri Bakanlığınca inkâr edilse de 16 Ağustos 2015 tarihinden başlayarak her adımı varlığını kanıtlayacak şekilde Kürt illerinin yakılması, yıkılması şeklinde hayat bulan çöktürme eylem ve planı devreye sokulmuştur ve yine iktidar, 15 Temmuz darbe girişimini çöktürme eylem planıyla eksik kalan yönlerini tam anlamıyla hayata geçirmek için kendisine bir fırsat zemini olarak yaratmıştır. Ardından çöktürme eylem planının devamı niteliğinde olan, 16 bölge ilini kapsayan -valiliklerine yollayan- Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun imzasını taşıyan üç hilal operasyonu genelgesi yollanmıştır. Bu genelgenin güvenlik ve asayişi sağlamaya yönelik tedbirler kısmında "Hiç kimseye merhamet duygusuyla yaklaşılmayacaktır. İstihbarati çalışmalara yerel halkın katılması sağlanacaktır. Önceden belirlenen hedefler ayrım yapılmaksızın imha edilecektir. Operasyon güçlerine yardımda eksiksiz kalan unsurlar gözetim altına alınacaktır. Psikolojik üstünlüğün sağlanması için bütün imkânlar kullanılacaktır." gibi ifadeler talimatta yer almıştır. Bu genelgeye imza atan ve talimata yer veren kişilerin kendisi ve zihniyeti, geçmişten tanıdığımız zihniyet ve politikalardır. 1990'larda yargısız infazların, faili belli katliamların, işkencelerin, kayıpların, kendi deyimiyle bin operasyon sorumlusu Mehmet Ağar'ın çırağı İçişleri Bakanlığının başına getirilmiştir ve hocasından devraldığı mirasla, bugün çöktürme eylem planı, üç hilal operasyonuyla bu mirası devam ettirmektedir. O dönem, bütün katliamlar Tansu Çiller, Doğan Güreş, Mehmet Ağar ittifak eliyle yapılıyordu. Bugün ise aynı zihniyet kendisine yeni ittifaklar bulmuştur. 1990'lı yıllarda katliamları güya gözyaşı dökerek kınayanlar, bugün Kürt illerini, ilçelerini yerle bir ederek sivilleri...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, hatip, ısrarla burada daha öncede konuştuğumuz üzere "Kürt illeri" ifadesini kullanıyor, tutanakları istiyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Sayın Başkan, böyle bir usul yok. Sayın Başkan...
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Kürt söz konusuysa devlet aynı devlettir, hükûmetler değişebilir ama zihniyet aynı zihniyettir.
BAŞKAN - Tutanakları istettim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bunu kullanamaz Sayın Başkan.
BAŞKAN - İstedim tutanakları.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Hepsi de "özgürlük ve demokrasi" diye geldiler ama faşizmde durdular.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bunu kullanamaz Sayın Başkan. Türkiye Cumhuriyeti'nin illeri vardır.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Bu katliam ve yıkım politikalarının en geniş uygulandığı alan İçişleri Bakanlığı ve Jandarmadır. Kürt'ün benliğinde daha dün gibi taze duran, insanlık suçu niteliğinde uygulamaları sağlayan ve geçmişi olan ve kendi dönemlerinde, sorumluluk dönemlerinde bölgede koruculardan oluşturulan "hançer tim"ini oluşturan ve bunların bölgede birçok hak ihlalinde katliamlarda yer almasını sağlayan ve sorumluk düzeyindeki kişilerdir.
Sayın milletvekilleri, 15 Temmuz darbe girişimi hemen sonrasında yani 20 Temmuz AKP darbesiyle birlikte tüm muhalif kesimlere yönelindi, OHAL uygulamalarıyla, çıkarılan KHK'lerle ülke bir faşizm ortamına çevrildi.
Sayın milletvekilleri, çatışmalı ortamın tekrar başlamasıyla birlikte insan hakları ihlalleri ve sivil katliamlar hız kazandı. Sadece Dersim'de kolluk kuvvetlerinin uygulaması sonucu 6 sivil yurttaşımız hayatını kaybetti, 3 sivil yurttaşımız ağır yaralandı, tedavisi yapılmadan tutuklandılar. Yine bölgede, Bayraktar SİHA'larla direkt hedef alınarak katledilen sivillere ilişkin valiler hiçbir soruşturma, araştırma yapmadan, olaylardan hemen sonra yapmış oldukları açıklamalarda sivilleri "iş birlikçi" ve "örgüt mensubu" olarak lanse ederek işledikleri insanlık suçlarını örtmek istediler. Sadece on ayda 9'u çocuk, 30 kişi zırhlı araçlarla katledildi.
Aynı hukuksuzluk bugün bu Parlamento çatısı altında da yaşanmaktadır. AKP Genel Başkanının defalarca, işine geldiği zamanlarda kullandığı "kürdistan" "Dersim" "Dersim katliamı" gibi kavramlar bugün bizler tarafından kullanıldığında linç gerekçesi yapılmaktadır. AKP Genel Başkanı, Dersim 1937-1938'de yaşananlar için "katliam" kavramını kullanmıştır ve devamında "Eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür diliyorum." demiştir. Ancak şu çok iyi bilinmelidir ki Dersim, kürdistan coğrafyasının bir bölgesidir ve 1937-1938'de yaşananlar sadece katliam değil...
BAŞKAN - Sayın konuşmacı... Sayın konuşmacı... Sözünüzü kesmek durumundayım. Israrlı bir şekilde...
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) -...fiziki ve kültürel bir soykırımdır.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tahrik var Sayın Başkan, bu kadar tahrik olmaz ki!
BAŞKAN - Bakın, sözünüzü kesmek zorundayım.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Bir kez daha hatırlatırım ki...
BAŞKAN - Sayın konuşmacı...
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - ...soykırımla, katliamlarla...
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Mikrofonunu kesebilirsiniz Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yazılı metni hazır verdikleri için bölemiyor.
BAŞKAN - Sayın konuşmacı, ısrarlı bir şekilde ikaz gelmesine rağmen, Dersim'in Kürt coğrafyasında bir bölge olduğunu söylüyorsunuz.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir ili. Bilmiyorsan belle!
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Coğrafya da bölge değil midir?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - "Kürt coğrafyası" demiyor efendim, "kürdistan" diyor.
BAŞKAN - Lütfen, böyle bir şey yok. Lütfen... Dikkatli olun bundan sonra, lütfen...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, tutanakları istiyoruz.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Peki, Genel Başkanınız "Dersim" derken neresiydi?
BAŞKAN - Onu bağlamından koparıp söylemeyin, ortaya koymayın.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - "Dersim" derken devletin idari yapısında bir il var mıydı? Başbakanınız...
BAŞKAN - Genel Başkanım ve Cumhurbaşkanım 1921 Anayasası'nı anlatırken kullandı "kürdistan" kelimesini. Lütfen, tahrif etmeyelim.
Buyurun.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Hayır Sayın Başkan, nereden çıkarıyorsunuz bunu? Sayın Başkan, bakın, siz ikaz edebilirsiniz ama "Size ikaz geldi." diyemezsiniz; o sıra orayı ikaz edemez çünkü.
BAŞKAN - Ben kendim zaten ikaz edecektim, oradan da geldi aynı şekilde. Lütfen...
AHMET YILDIRIM (Muş) - Hayır, aynı şeyi orası yapamaz, o zaman ben de başka partiden biri konuşurken ikaz edebilir miyim?
BAŞKAN - Öyle şey olur mu?
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Ya, Türkiye Cumhuriyeti devletinin milletvekilisin!
BAŞKAN - Buyurun, devam edin...
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Kürdistan'ın da "Dersim" diye bir ili yoktur.
LEYLA BİRLİK (Şırnak) - Vardır.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Yoktur.
Yemininize sadık kalın!
BAŞKAN - Lütfen, dikkatli olun konuşmanızda, özenli davranın.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Genel Başkanınız "Dersim" derken devletin idari yapısında...
BAŞKAN - "Dersim" demenizi eleştirmiyorum, "Dersim" demenizi eleştirmiyorum; "Dersim, Kürt bölgesidir, kürdistanın bir bölgesidir." demenizi doğru görmüyorum.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Ben size söylüyorum.
Demin diyor ki: "İdari yapıya..."
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Dersim, Türkmen bölgesidir.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Türkmen bölgesi midir?
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Tarihi de bilmiyorsunuz.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Tamam.
Dili ne? Türkçe midir?
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sen tarihini bilmiyorsun!
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Dili ne? Dili Türkçe midir?
BAŞKAN - Sayın konuşmacı, devam edin, süreniz geçiyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, istiyorum tutanakları.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - AKP iktidarı, partimiz üzerindeki baskılarıyla partimizi siyasetten tasfiye, örgütsel olarak işlevsiz kılmak istemiştir.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Parti kapatmaya biz engel olduk, siz "hayır" oyu verdiniz.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - 4 Kasım darbesiyle eş genel başkanlarımızı, milletvekillerimizi, parti meclisi, MYK üyelerimizi, il, ilçe örgütlerimizi, parti üyelerimizi kapsayacak 4.500 kişi rehin alınmıştır. Bölgede "Terörle mücadele ediyorum." adı altında aslında Kürtlerle mücadele ederek bir terörizm uygulanmaktadır. Kürtlerin yerel seçilmişleri olan eş başkanlar, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri, muhtarlar rehin alınarak, belediyelere kayyum atanarak belediyeler gasbedilmiştir.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Rehin diye bir şey yok ya, tutuklu.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Kayyumlar Kürt halkının diline ve kültürüne saldırarak ilk önce Kürtçe tabelaları, Kürt hafızasında bulunan ve tarihinde yer alan Ahmed-i Hani, Orhan Doğan gibi şahsiyetlerin heykellerini kaldırmış; Roboski, Uğur Kaymaz'ın heykelleri kırılıp yere atılmıştır. Dersim belediyesinin tabelası indirilmiş, park, cadde, sokak isimleri asimilasyona uygun olarak Türkçeleştirilmiştir.
AKP Genel Başkanı, 14 yaşındaki bir çocuğu gözaltına alan İsrail askerlerine "Bu ne vicdansızlıktır? Bu ne kahpeliktir?", İsrail devletine de "Çocuk katili bir ülke." demiştir.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Niye rahatsız oluyorsun?
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Peki, Van'da, polislerin kamera karşısında çocuğun kolunu büküp kırdığı güvenlik güçleri için de aynı ifadeyi kullanabilir mi?
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Bununla onun ne alakası var ya?
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Peki, Diyarbakır "Nevroz"unda Kemal Kurkut'u sırtından vurarak güvenlik güçlerinin bağlı bulunduğu yer ve iktidara ne diyecektir?
Ayrıca, hukukun, vicdanın, adaletin ortadan kaldırıldığı tam da bu dönemde Maçka'da 15 yaşındaki Eren Bülbül'ü çatışma ortamına götürüp ölümüne neden olanlardan hesap soruldu mu? Bu ülke...
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Oradaki PKK'lılardan sorulsun önce.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Eren Bülbül'ü şehit eden kim?
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Götüren kim?
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Ne demek "Götüren kim?" ya!
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Götüren ne diye götürdü?
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Şehit eden kim?
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Asker miydi, polis miydi, güvenlik gücü müydü?
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Bir kere, şehit edeni savunuyorsun sen.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Annesi ne dedi size?
BAŞKAN - Genel Kurula hitap edin Sayın Önlü.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Bakın, kim olursa olsun adaletin önünde herkes hesap verir.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Annesi ne dedi? "Defalarca çocuğumu aradılar ve karşı çıktım." Güvenlik gücü müydü, İçişleri Bakanlığına bağlı mıydı, maaşlı mıydı?
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Vatan hainlerinden vatanını savunuyordu o çocuk.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Türkiye Cumhuriyeti'nin adaletinin önünde hesap verir.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - "Örgütle mücadele" diye bir görevi mi vardı o çocuğun?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yazıyı kim verdi sana, yazıyı "Oku." diye?
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Kim götürdü?
BAŞKAN - Sayın Önlü...
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - PKK'ya sırtını dayayanlar da hesap verir.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - 14 yaşında vatanını savunanları siz de şehit ediyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Erdoğan...
Sayın milletvekilleri, bir müsaade edin...
Buyurun, tamamlayın.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Yine en temel insan haklarının yaşandığı... Ama "terörle mücadele" ismi altında "JÖH" ve "PÖH" diye isimlendirilenler, operasyonda hayatını kaybedenlerin bedenlerinin fotoğrafını çekerek ırkçı sembol ve yazılarla sosyal medyada paylaşmıştır. Paylaşımların düzenli ve operasyon sahasında personel tarafından yapılması, personellere ilişkin herhangi bir uygulama, soruşturma yapılmaması bu durumun bakanlık ve bağlı bulunduğu birimin bir politikası olduğunu gösteriyor.
Çöktürme ve üç hilal planı kapsamında il, ilçeyi yıkıma uğratıp sivilleri katleden, "esedullah timi" denen ve tıpkı IŞİD'in kullandığı yöntemleri bölgede kullanarak halk üzerinde, siviller üzerinde terör estirmektedir. Yine, 1990'larda sivilleri hedef alan, katleden, faili belli cinayetlerde rol alan JİTEM'in bugünkü oluşumu esedullah timleridir.
Ülke içinde Kürtlere ve muhaliflere karşı her türlü mücadeleyi yetersiz gören AKP, yetmediği gibi, Kürt ve muhalif nerede varsa ona karşı hukuk dışı örgütlemelere gitmiştir. "Kesin" demiyorum ama cevaplanması gereken, son dönemlerde epeyce de...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - ...basında yer alan ama AKP yetkilileri tarafından hiçbir cevapla açıklanmayan...
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Önlü.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - ...Almanya'da, bir AKP milletvekilinin reisliğinde oluşumlara gidildiği söyleniyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Kim verdi metni size ya "Oku." diye?
BAŞKAN - Sayın Önlü, teşekkür ederim, süreniz bitti, ek süre de verdim size.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Soruyorum ben size, yetkili kimse, çıkar, açıklar. "Almanyalı Osmanlı" adında bir oluşuma gidildiği, bunun, özellikle Kürtlere karşı, oradaki muhaliflere karşı hukuk dışı kullanıldığı söyleniyor.
BAŞKAN - Sayın Önlü, süreniz bitti.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yazıyı ne zaman verdiler size?
BAŞKAN - Süreniz bitti, ek süre de verdim size, lütfen...
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)