GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:37
Tarih:14.12.2017

MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sağ olun.

Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri; Savunma Sanayii Müsteşarlığı bütçesiyle ilgili, Milliyetçi Hareket Partisi adına düşüncelerimizi ifade etmek üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, malumunuz, 15 Temmuz hain kalkışması, Türk milletinin yüksek bağımsızlık iradesi, kararlılığı ve demokrasiye olan inancı sayesinde başarıyla püskürtülmüştür. Buna mukabil, 248 şehit, 2.193 gazimizle ağır bedeller ödenmiştir. Dahası, FETÖ'nün, bir ahtapot misali, devletin en önemli kurumlarında sinsi varlıklarının ve faaliyetlerinin faturası da ağır olmuştur. Emniyet, Millî Eğitim, Dışişleri gibi en ağır bedeller ödeyerek ayakta durmaya çalışan diğer bir kurumumuz da Türk Silahlı Kuvvetleridir. Dolayısıyla, büyük bir travma atlatan ve her anlamda, bu hain darbenin neden olduğu yaralarını sarmaya çalışan Türk Silahlı Kuvvetleri, bütün imkân, kabiliyet ve binlerce yıllık muazzam bir birikim sonucu elde edilmiş tecrübesiyle yeniden moral ve motivasyon kazanmaya çalışmaktadır.

Bizler, hem yasama organı hem de milletimizin ordu-millet sosyolojik gerçeğinin farkında olarak bu yeniden moral ve motivasyon kazanmada üzerimize düşen katkıları sağlamak zorundayız. Bu görev ve sorumluluğumuzu elzem kılan diğer önemli bir husus da içeride çok boyutlu bir terörle yoğun mücadele, dışarıda ise Türkiye'yi en yumuşak ifadeyle köşeye sıkıştırma plan ve projelerini bozma adına büyük özveriyle yapılan mücadele gerçeğidir.

Sayın milletvekilleri, bu bağlamda üzerimize düşen görev ve sorumluluk, NATO şemsiyesi altında veya uluslararası toplantılarda itibarsızlaştırılmaya çalışılan Türk Silahlı Kuvvetleri ve onun şerefli mensuplarına her zamankinden daha fazla sahip çıkıp, her kurumda olduğu gibi, içlerinden çıkan bir avuç hainden ari tutarak bu zorlu mücadelelerinde yanlarında olmak ve karşılaştıkları sıkıntılarında çözüme ulaşmasında "ama"sız, "fakat"sız yardımcı olmaktır. Bunu ifade ederken, tüm Türk Silahlı Kuvvetlerini tek bir vücut ve onun şerefli mensuplarını da hayati uzuvlar olarak görüp rütbeli-rütbesiz, uzman-sözleşmeli, sivil-asker ayrımı yapılmaksızın taleplerini karşılamada iyi niyetle elimizden geleni yapma zorunluluğumuz bulunmaktadır.

Saygıdeğer milletvekilleri, Millî Savunma Komisyonu üyesi olarak, bugüne kadar elimize gelen bilgiler, belgeler, aldığımız brifingler hatta yaptığımız toplantılar ve bize ulaşan talepler ışığında birkaç alt başlıkla sunmaya çalışacağım bu iyileştirme konularını, burada Sayın Savunma Bakanı ve onun seçkin bürokrat ve ordu mensuplarına iletmekte yarar görüyorum.

Bunların başında, özellikle, gerek müsteşarlığın ve gerekse Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm çalışanlarının çalışma ve özlük haklarının düzeltilmesi öncelikli talebimiz.

İki: Yapılan yeni düzenlemeler sonucu, mesleki uzmanlıkları ve bireysel tercihleri dikkate alınarak, özellikle gerçekten uzman yetkililerin kendi tercihlerine göre... Bu tercihleri de özellikle -önceden olduğu gibi- kendi kuvvet komutanlıklarına bağlı ilgili birimlerde çalışmaktır şayet bir şüphe veya suç unsuru yok ise.

Üçüncü talebimiz: Efendim, terörle mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının, ailelerinin özellikle, tayin, izin ve görevlendirme başta olmak üzere, çeşitli sıkıntı ve talepleri bulunmaktadır. Bu konuda da yine gereğinin yapılması noktasında talebimiz çok açıktır.

Dördüncü talebimiz: Yeniden yapılanmaya giden askerî okullarda ve sağlık kurumlarında binlerce yıllık askerî geleneği temelden sarsacak uygulamalardan oldukça uzak durmaya çalışalım.

Beş: Astsubayların ek ödemeler ve tazminatlarının diğer rütbelilerde olduğu gibi emekliliklerine yansıtılması için gerekli düzenlemenin yapılması.

Yine, yüksekokul mezunu astsubaylara yeni göreve başlayan 657'ye tabi diğer memurlarda olduğu gibi aynı özlük haklarının sağlanması.

Öte yandan, uzmanların sözleşme süreleri, çalışma şartları, maaşları iyileştirilip kanayan yara hâline gelen ruhsatlı silahlarının temin edilmesi.

Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde sivil memur statüsünde görev yapanların görev tanımlarının, özlük haklarının ve tazminatlarının çok net ve şeffaf bir yapıya kavuşturulmasını talep ediyoruz.

Diğer önemli bir husus, yine, bu sivil memurların özel hizmet tazminatlarının artırılması ve diğer kolluk kuvvetlerinde olduğu gibi harç ve vergilerden muaf tutulmaları gerekmektedir.

Şimdi, bir de buna ilaveten, son günlerde tekrar sanki bir vampir gibi hortlayan... Özellikle, bizim güzide kurumlarımız var TSK'ye bağlı, evet, gurur kaynaklarımız, burada isimlerini zikretmekle gurur duyuyorum, ASELSAN'ımız var, TUSAŞ'ımız var, ROKETSAN'ımız var, HAVELSAN'ımız var, İŞBİR'imiz var, ASPİLSAN'ımız var. Burada gerçekten bizim güzide bir beyin takımımız, evlatlarımız çalışmaktadır. Bir ara yok olmak üzereydi, 2008'den bu yana bu kurumlarımızda çok yüksek kalibreli çalışan evlatlarımızın, özellikle mühendis ağırlıklı arkadaşlarımızın, efendim, nedensiz, sebepsiz böyle cinayet süsü, intihar süsü verilerek kayıplarına tanıklık etmekteyiz, çok yakın geçmişte böyle bir şey yaşadık. Bunu da dikkate alarak çok ciddi bir araştırma yapılmasında yarar var diyoruz.

Saygıdeğer milletvekilleri, bir hususu daha ilave etmek istiyorum. Şimdi, bu kurumsal göz bebeğimizin ifa ettiği görevlerin yanı sıra bir de gerçekten vatanına, milletine, devletine, bayrağına, ülkesinin birlik, beraberliğine umarsız, "fakat"sız bağlı olup hizmet veren bir kitlemiz var, bunlar korucularımız. Özellikle bu anlamda, bu korucularımızın da beklentileri -sadece özlük hakları kadrolular için- kadrosuzların da bir iki talepleri var: Harç ödemeden silah hakkı alma sağlanması, maaşlarının iyileştirilmesi, çalışanlar için söylüyorum. Bir de gönüllü korucular her şeye razılar ama SSK primlerinin sizin tarafınızdan ödenmesini talep ediyorlar.

Son olarak, özellikle 15 Temmuz alçak kalkışması sonrası 248 şehidimizin ailelerine ve 2.193 gazimize ve ailelerine analarının ak sütü gibi helal olan birtakım hakların verilmesine tanıklık ettik, buna destek olduk ve bunu çok içtenlikle, saygıyla karşıladık. Öte yandan, bugüne kadar çeşitli vatan savunmalarında ve üstlendikleri görevlerde şehitlik ve gazilik unvanı alanların ve ailelerinin sahip olduğu hakların da iyileştirilerek ortak bir yapıya dönüştürülmesi yerinde olacaktır kanaatindeyiz.

Bir diğer küçük bir husus da -yine bir parantez açmak istiyorum- terörle yoğun mücadelede bulunmuş, gerçekten, sayıları azımsanmayacak oranda, bu vatana umarsız, karşılıksız her türlü fedakârlığı yapmış gönüllü bir grup var. Ben Yusuf Bey'le, Komisyon Başkanımızla tanıklık ettim, bu arkadaşlarımız Meclisimizde bulunan bütün siyasi gruplara ziyaretlerde bulundular. Bunlar yaklaşık 15 bin civarında üyesi olan bir grup. Bunlar kendilerine nasıl bir isim koymuşlar biliyor musunuz değerli milletvekilleri? "Terörle Mücadele Sırasında Yaralanıp Gazi Sayılmayanlar Derneği." Şimdi, inanın bu insanlar vatan savunmasında şerefleriyle mücadele vermişler ve bu şereflerinin simgesi olarak vücutlarının herhangi bir yerinde mermi ve şarapnel parçası taşıyorlar. Şimdi, ben çok duygulandım ve gerçekten mahcup oldum. Mademki böyle bir bütçe görüşüyoruz, ne olur, biz bu arkadaşların da bu taleplerini, bunu da arasına katarak... Türkiye Cumhuriyeti devleti büyük devlettir, alicenaptır, bunu sağlayacağına inanıyorum diyorum.

Özellikle bu defteri kapatıp -savunmayı- bir küçük parantezle... Sayın Enerji Bakanımız da buradalar, özellikle Kabinedeki özgül ağırlığının da farkındayız, biliyoruz; Erzurum adına, temsilcisi olduğum ilim adına bir talepte bulunmuştuk. Efendim, istatistikler şunu söyler: Türkiye'nin en soğuk şehri ama en sıcak insanlarının...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMİL AYDIN (Devamla) - ...barındığı, devletinin, vatanının, milletinin yanında olan...

BAŞKAN - Sayın Aydın, sözlerinizi tamamlamak üzere ve Erzurum için -tabii, tamamlamak için- bir dakika ek süre veriyorum efendim.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

KAMİL AYDIN (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum.

Sağ olun, sizi mahcup etmeyeceğim efendim.

Şimdi, gerçekten istatiksel olarak böyle bir yer. Hani Evliya Çelebi'nin de ifade ettiği gibi, gerçekten biraz abartılı da olsa ama kış ağır ve zor geçiyor, bedeller çok yüksek. Ekonomik olarak da baktığımız zaman sanayi bölgemiz de değil ama gerçekten burası çok soğuk, ağır bedeller... Erzurum merkezli bütün Doğu Anadolu'yu aslında kastediyorum. Doğal gaz noktasında, bu, ticaretin ana unsuru da yani çok alana çok indirim olmuyor mu? Çok tüketene çok indirim olmuyor mu? Yani 1 kilo domates 1 lirayken, üç kilo domates 2 lira oluyor pazardaki çok basit bir mantıkla. Dolayısıyla ben sizden şehrim adına -bunu biz Milliyetçi Hareket Partisi kanun teklifi olarak da verdik- ne olur Sayın Naci Ağbal'ın kendi ilini de ihtiva eden o üç il için yaptığı indirim girişimini -biz de sizi fahri hemşehri kabul ediyoruz- Erzurum merkezli bütün Doğu Anadolu illerinde bu vergiden bir muafiyet ya da bir indirim istiyoruz.

Saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Destek olun, sadece destek.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.