GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:36
Tarih:13.12.2017

AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Ben de 2018 bütçemizin öncelikle milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Bütçemize Türkiye'nin üçüncü çeyrekteki yüzde 11'lik büyümesiyle başladık, güzel bir haberle başladık. İnşallah bu, 2018'de güçlü Türkiye'nin, daha hızla büyüyen Türkiye'nin habercisi olur diyorum.

Konumuz Türk Tarih Kurumu. Türk Tarih Kurumu, cumhuriyetin ilk yıllarında tarihin kendimiz tarafından yazılması yani bir Fransız'ın, bir İngiliz'in Türk tarihini değil, coğrafyamızın tarihini değil bizim bizzat kendimizin yazması için kurulmuş bir kurum ve o günden bugüne hem temel eserlerin aynı baskılarıyla günümüz Türkçesine kazandırılmasında hem de yapmış olduğu konferanslar, sempozyumlarla çok hassas konulara, başkalarının belki bu coğrafyada çok değinmediği konulara da işaret ederek Türkiye için, milletimiz için tarihin ne olduğunu ve bunun coğrafyayla birleşerek nasıl bir anlam ifade ettiğini açık seçik ortaya koymuş. Sadece 2017 yılı içerisinde 10'un üzerinde uluslararası sempozyum gerçekleştirdi ve en son Kudüs sempozyumu ki şu anda hâlâ Gazi Üniversitesinde sergisi devam etmekte. Burada Türklerin, Osmanlı'nın Kudüs'ten ayrılışının 100'üncü yılı hatırasına bir uluslararası sempozyum gerçekleşti ve bununla ilgili de bir sergi şu anda açık ziyaret etmek isteyen çok kıymetli milletvekillerimiz için.

Tabii, tarih çok kıymetli bir hazine. Tarih, bu kıymeti sebebiyle bazen düzgün kullanıma ama bazen de kötü kullanıma da açık bir alanı ifade ediyor. Ben, aslında Tarih Kurumunun işte bu kötü kullanıma karşı nasıl mücadele ettiğini izah ederek başlamak istiyorum.

Bizim tarih anlayışımızda çınar metaforu, ağaç metaforu çok önemli bir yer tutuyor, köklerini ne kadar derine salarsa dalları o kadar yüksekte, göğe ulaşan bir çınar metaforu. Sezai Karakoç bunu "Şehzadebaşı'nda Gün Doğmadan" şiirinde çok güzel ifade etmiş, şöyle diyor: "Külahıyla Yunus Emre/Sarığıyla Akşemseddin/Kavuğuyla Mimar Sinan/Gün doğmadan Şehzadebaşı'nda/Tek başına veli ağaç/Dallarıyla taşır göğü/Köklerine bağlı toprak." Biz, eğer tarihimizi bilmezsek, tarihimizi kendi metinlerimiz üzerinden, kendi anlayışımız üzerinden bilmezsek işte o köklerden yoksun kalıyoruz ve göğe salınacak, yarına salınacak dallar da böylelikle kuruyup gidiyor. Maalesef bugün, belki, tarihimizi sınırlı tutmaktan, geçmişte tarihi sadece okullarda öğretilen tarih dersinden ibaret görüp, o zorunlu tarih derslerinden ibaret görüp tarihin derinliklerine anlamlı bir şekilde inememekten dolayı başımıza ne zaman bir felaket gelse hemen orada tarih kitaplarını karıştırmaya başlıyoruz ve şunu da görüyoruz, ne zaman yurt dışına gitsek, Afrika olabilir burası, Asya'nın herhangi bir yeri olabilir, kuzeye, güneye, batıya, doğuya gittiğinizde, şunu da görüyorsunuz: Bu Türk milletinin tarih yakasını bırakmıyor. Gittiğiniz bir beldede bir çeşmeye, bir camiye veya bir hatıraya rastlamanızdan, bir şehitliğe rastlamanızdan daha mukadder bir şey yok. Bunu, bu hatıraları defalarca işitmişizdir, öyle değil mi? İşte biz, bu tarih şuurunu daha iyi bir şekilde vermek üzere Türk Tarih Kurumunun bu seneki bütçesini her seneden daha ileriye doğru taşımaya çalışıyoruz, inşallah daha güçlü bir şekilde taşıyacağız.

Tabii, çok kısa bir şey söylemek istiyorum: Tarih bir devamlılık da içeriyor, içinde yaşadığımız bir süreç. Bunu da biz geçen ay içerisinde Kudüs ziyaretimizde gördük. Orada Hazreti İsa'nın çarmıha gerildiği yere kurulan kilisede bir merdiven asılı. Yüz altmış iki yıldır orada duruyor o merdiven ve kanunun ve tarihin bir işareti olarak orada asılı duruyor. Bu, Osmanlı'nın "Yıkıldı." dediğimiz, "Ortadan kalktı." dediğimiz bir dönemde bile Kudüs'e nasıl bir barış getirdiğinin, Kudüs'e nasıl bir insanlık ve adalet dersi verdiğinin çok net göstergesi. İşte, yüz altmış iki yıldır orada duran merdiven ve bin beş yüz yıla yakın bir İslam egemenliği bugün Kudüs'ü Kudüs yapandır. Ama biz bıraktıktan yüz yıl sonra...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN BASRİ KURT (Devamla) - ...bugün Kudüs'ün etrafı duvarlarla çevrili. Ve maalesef bu zalimler bir gün dahi burada artık durmamalı.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)