GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:36
Tarih:13.12.2017

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize günaydın. Saygılar sunarım hepinize.

Değerli arkadaşlar, AKP iktidarı çözüm, demokrasi ve barış iradesinden koptuğundan beri hep beraber kaybediyoruz. Ülke maalesef kan kaybediyor. Üç yıla yakın zamandır çözüm üretemeyen iktidar, yalnızca zulüm üretiyor ve bu zulüm düzeninin ekonomiye olan etkilerini de yalnızca palyatif tedbirlerle kapatmaya çalışıyor.

Bakın, ben Plan ve Bütçe Komisyonundayım, iki yıldır torba da torba, sürekli torba yasalar gönderiyor iktidar ve zannediyor ki bu torba yasalarla, palyatif tedbirlerle ekonomi dikiş tutacak ama arkadaşlar, dikiş tutmuyor. Yıllardır diyoruz ki: Sorun siyasi arkadaşlar, siyasi; siyasi bir çözüme ihtiyacı var. Geçen yıl bütçe görüşmeleri yapılırken de, orta vadeli plan hedeflerinin hemen çökeceğini söyledik. Bakın, orta vadeli plan hedefleri daha ocak ayında çöktü ve ne yaptı iktidar orta vadeli plan hedefleri çökünce? Ya arkadaşlar, nisanda da referandum var ne yapacağız? Vereceğiz piyasaya kortizonu, basacağız parayı, genişlemeci politikaları işleteceğiz, vergileri erteleyeceğiz, Kredi Garanti Fonu'yla piyasaya para vereceğiz. Nihayetinde arkadaşlar, evet, kötü hisseden bir bünyeye kortizonu verirseniz o bünye kendisini geçici olarak iyi hisseder. Bakın, bir hıyar tarlasına, hani 1 dönümden eğer 1 ton hıyar alacaksanız, o hıyar tarlasına hormonu basın 1 ton yerine 4 ton hıyar alırsınız. Bu böyledir, hormonu basınca hıyar çoğalır; maalesef, Türkiye'de olan da budur arkadaşlar. Yılın başında ekonomi yönetimi hormonu bastı hıyarlar çoğaldı. Evet, ekonomimiz geçici olarak, sanal olarak büyüdü ama bu büyüme hormonlu bir büyümedir arkadaşlar. Bakın arkadaşlar, kortizonu bir bünyeye geçici olarak verirseniz bünye kendini iyi hisseder ama sürekli verirseniz ne olur biliyor musunuz? O bünye kanser olur.

"Üçüncü dönemde ekonomi büyüdü." diyorsunuz. Ama bakın dördüncü çeyrekte ekonomi yine bunalımda, esnaf yine "İş yapamıyorum." diyor. Herkes mutsuz çünkü kortizon bitti. Ne yapmamız lazımdı kortizonu verirken, o hormonu verirken? Yapısal tedbirleri almamız gerekiyordu, hem ekonomik hem siyasi ama önce siyasi. Biz dedik ki: Sorun siyasi Sayın Bakanlar, Sayın Hükûmet, sorun ekonomik değil. Siyasi meseleyi çözmeden de istediğiniz kadar kortizon basın geçici bir iyileşme olur, sonra bünye yine kendisini kötü hisseder.

Bakın, Sayın Bakan, AKP temsilcileri çıkıp diyecek biliyorum, "Yüzde 11,1 büyüdük 11,1." A Haber'de, şurada burada "Ver mehteri." diyorlar, "Ver mehteri, 11,1 büyüdük." Ya, Allah'ınızı severseniz, baz etkisi diye bir şey var. Geçen sene yüzde 1 küçülmüş, e, iki yılın toplamında yüzde 10 büyümüş, ikiye bölsen yüzde 5 yapar. Zaten hormonla beraber yüzde 5 büyüdünüz ikinci çeyrekte. Ne farkı var?

Arkadaşlar, bakın, "Ver mehteri." diyecek bir büyümemiz yok. Ben geçen gün de sordum, Sayın Bakana da soruyorum: Kimi büyüttünüz Sayın Bakan? Değerli Hükûmet, kim büyüdü ya?

Bakın, ben TÜİK'in rakamlarını vereceğim: Şimdi, TÜİK'in rakamlarına göre, tarım kesimi yüzde 2,8 büyümüş. Çiftçiye soruyorsun, mutsuz çünkü "11,1 büyüdük." diyorsunuz ya, çiftçi 2,8 büyümüş. Peki, esnafa soruyorsunuz -bakın yine TÜİK rakamını vereceğim- esnafa diyorsunuz ki... Ya, siftahsız dükkân kapatıyor bugünlerde. Esnaf ne diyor? Bakın, TÜİK'in perakende verileri ne diyor biliyor musunuz Sayın Bakan? Perakende verileri yüzde 1,5 büyümüş. Allah Allah, ekonomi 11,1 büyümüştü, perakende verileri 1,5 büyümüş. Hani, çiftçi de 2,8 büyümüştü.

Peki, işçiye gelelim. Yine TÜİK rakamlarını vereceğim, hani şaibeli rakamlar var, tutarsız rakamlar var diyoruz ama Türkiye İstatistik Kurumu rakamları. Bakın, 2017'nin üçüncü çeyreğindeki rakamları vereceğim, bir önceki yılın rakamlarını da vereceğim. Şimdi, biliyorsunuz, üretimde bileşenler vardır; emek kesimi vardır, sermaye kesimi vardır ve aldıkları paylar vardır. TÜİK'in gelir yöntemiyle gayrisafi yurt içi hasıla bileşenlerinin paylarını açıklıyorum: Bakın, emek, işçi ne pay almış, 100 birim üzerinden işçi ne pay almış? Sayın Bakan, siz de dinleyin lütfen. İşçi, 2016'nın üçüncü çeyreğinde gelir yöntemiyle hesaplanan paydan yüzde 35,6 almış. 2017'nin üçüncü çeyreğinde ise 32,6 almış. Bakın, 35,6'dan 32,6'ya düşmüş yani işçinin payı 3 puan düşmüş. Nerede büyüme? Kim büyümüş? Peki, kimin büyüdüğünü de açıklıyorum. Bakın, sermaye ne pay almış, büyük patronlar ne pay almış 2016'nın üçüncü çeyreğinde? Yüzde 48,7 pay almış. Peki, 2017'nin üçüncü çeyreğinde ne pay almış? Yüzde 52,2. Yani işçiden almışsınız, sermayeye vermişsiniz. Kimi büyüttünüz? Çiftçi büyümedi, esnaf büyümedi, işçi büyümedi, emekli zaten sabit maaşlı. Kim büyüdü arkadaşlar? Söyleyeyim kimi büyüttünüz, bir kısım yandaş müteahhidi büyüttünüz, bu kadar, bir kısım yandaş patronu büyüttünüz, büyük sermaye şirketlerini büyüttünüz. Geniş kesimler bu büyümeden habersiz. Siz "Ver mehteri, ver mehteri." diyorsunuz, millet izliyor ekrandan. "Ya, arkadaş benim kesemde büyüyen bir şey yok, ben harcama yapamıyorum." diyor. Milyonlarca insan bakıyor, "Acaba ben de mi bir kusur var?" diyor. Sayın vatandaşlar, sizde kusur yok, kusur bu iktidarda. Onlar sizi büyütmüyorlar, yalnızca bir avuç yandaşı ve faiz lobisini büyütüyorlar arkadaşlar, uyguladıkları yanlış politikalarla faiz politikasını büyütüyorlar. Bankaların da günahı yok. Ya, arkadaş sen hormonu basarsan "ver krediyi, ver krediyi" dersen 1,5 trilyon liralık mevduata karşı 2 trilyon liralık krediyi basarsan faizler yükselir. Hani hıyar azken fiyatı yükselir, hıyar çokken fiyatı düşer. Para da böyle bir şeydir. 1,5 trilyonluk mevduata karşı 2 trilyonluk krediyi basarsan faizler yükselir; bu böyledir.

Değerli arkadaşlar, bakın, ülkemiz kırılgan beşliden çıkamıyor. Siz fazla fazla faiz veriyorsunuz. Nasıl yapıyorsunuz biliyor musunuz faiz lobisine? Şimdi cari açık veriyorduk, on beş yılda bu iktidar 500 milyar TL'lik cari açık verdi. Ama 500 milyar TL'lik cari açıkla bir üretim ekonomisi yaratamadı, tüketim ekonomisi yarattı. Dışarıdan al, içeriye ver, onun vergisini topla, bütçe açığını kapat, vatandaşı da borçlandır ekonomisiydi bu. Nihayetinde ne oldu arkadaşlar? Bakın, üretim ekonomisine geçemediğimiz için faiz her zaman kırılgan bir ülkeden daha fazlasını ister. Eğer ki sizin ülke güveniniz yoksa, ülkenize güvenilmiyorsa dolar faizi yüzde 1 iken siz yüzde 5 ile 7'yle borçlanırsınız ve daha fazla faiz ödersiniz faiz lobisine.

Bakın, faiz lobisi, yabancı sermaye ve yerli sermaye ne yapar biliyor musunuz? Der ki: "Senin ülken güvensiz ülke arkadaş; ne yapacaksın? Bana ucuz iş gücü vereceksin." Bak, asgari ücret 550 dolardı, bugün 340 dolar arkadaşlar. İşçiye daha az maaş veriyoruz, daha az refah veriyoruz. Başka ne ister sermaye böyle güvenilmez ülkelerde? "Düşük vergi vereceğim." der. Bak, vergi teşvikleri veriyorsunuz. Başka ne ister? "Doğa talanı yapacağım arkadaş, ÇED raporlarını filan bir kenara koyun, ben doğa talanı yapacağım." der. Maalesef, ülkemiz güvensiz ülke olduğu için bu üç noktada da, bu noktada hep kaybeden ülke oluyoruz arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, bakın, doğrudan sermaye yatırımları yok, yalnızca sıcak para geliyor Sayın Bakan. Hatta sıcak para bile değil, biliyor musunuz, kaynar para geliyor. Hani "Faiz lobisini bitireceğiz." diyordunuz ya, kaynar para dışında gelen para yok.

Bakın, bir noktaya daha değinmem lazım. Sayın Başkan, ek süre verecek misiniz, ona göre ayarlayayım.

BAŞKAN - Hayır, veremeyeceğim Sayın Paylan.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Alışsın, alışsın, ayağımız alışsın Sayın Başkan.

GARO PAYLON (Devamla) - Bakın, Merkez Bankası bütçesinde görüşüyoruz. Maalesef, zavallılaştırılmış bir Merkez Bankamız var. Dün Sayın Cumhurbaşkanı şöyle bir şey söyledi: "Ben faizlerin yükseltilmesini istemiyorum arkadaş." dedi; ya, dolar 3,82 idi yarım saat içinde 3,86'ya yükseldi. Ya, Merkez Bankası niçin var? Sayın Başkan, siz Sayın Cumhurbaşkanını kayyum olarak atayın Merkez Bankasına Sayın Bakan. Ne gerek var Merkez Bankasına? Bitirdiğiniz bir Merkez Bankası var. Eğer ki bakın, her lafla faiz yükseltirsen, efendim, ben senin tepene binerim noktasında bir anlayışı sergilerseniz, o faizler daha da yükselir ve faiz sarmalına gireriz arkadaşlar. Faiz, enflasyon, döviz sarmalına ülkemiz girmiştir. Bu sarmaldan çıkaracak rasyonel bir akıldır ama bunun için de önce ekonomiyle ilgili tedbirler değil siyasi tedbirlere ihtiyaç vardır arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GARO PAYLAN (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)