GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:33
Tarih:06.12.2017

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 506 sıra sayılı torba yasa tasarısının 8'inci maddesi üzerine grubum HDP adına söz almış bulunmaktayım. Bizleri ekranları başında seyreden değerli halkımı, üç yüz doksan günden fazladır haksız hukuksuz bir şekilde rehin tutulan başta Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere tüm vekil arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, yarın saat onda Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş'ın tutuklu olduğu davanın ilk duruşması görülecek. Duruşma, normalde Ankara Sıhhiye'deki adliyede görülecekti ancak son anda Sincan Cezaevi yerleşkesindeki 20 kişilik prefabrik duruşma salonuna alındı. Bilmeyen de orası geniş ve ferah da insanlar gelebilsin, bu sebeple oraya taşındı sanacak; hayır, tam tersine, insanlar gelemesin diye uzağa, Sincan'a alındı duruşma.

Madem duruşmayı prefabrik salonda yapacaksınız adliye saraylarını niye inşa ediyorsunuz? Tam üç yüz doksan dokuz gündür bekle, sonra da ilk duruşmayı 20 kişilik salonda yap. Neden? Yargı tiyatrosu görülmesin diye mi? Neden? Demirtaş'tan çok korkuyorsunuz diye mi? Demirtaş'tan korkun. Korkmakta da haklısınız ama bu kadar da belli etmeyin.

Şimdi, geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımız tıbbî bir terim kullandı, benim iki üç defa bu kürsüde dile getirdiğim "mitomani" kelimesini kullandı. Evet, hiçbir vekil arkadaştan buna tepki gelmedi. Cumhurbaşkanının bu "mitomani" kelimesini kullanması doğrusu hoşuma gitti. Ben diyorum ki beni bir tek Sayın Cumhurbaşkanımız anladı, o da ters anladı. Niye ters anladı? Şöyle... İlk önce mitomaniyi size açıklayayım. Mitomani nedir arkadaşlar? Kişilerin kendi söylediği yalana inanma hastalığıdır. Bu tür hastalar yalanlarını örtmek için sürekli yalana başvururlar, bir süre söyledikleri yalana kendileri de inanmaya başlarlar. Zaman içinde kendi vicdanlarından uzaklaşmaya başladıkça gerçek bir varlık elde etmek için yalan söylemeye devam ederler. Mitoman kişiler için yalan söylemek olağan bir durumdur; bugün AKP iktidarının da yaptığı budur. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu Sayın Kılıçdaroğlu için söyledi. Burada bir yansıtma söz konusu. Ben ne kişiler için bu lafı kullanıyorum ne Kılıçdaroğlu için ne Sayın Cumhurbaşkanımız için. Ben AKP iktidarının mitomani olduğunu iddia ediyorum, teşhisini koyuyorum. Sayın Tarım Bakanımız da bir sağlıkçıdır; belki benim teşhisimi doğrular, inşallah.

Şimdi, bu mitomaniyle ilgili, anlaşılması için, birkaç tane somut örnek söyleyeceğim arkadaşlar: Mesela 17-25 Aralıkta hiç yolsuzluk olmadı, çuvalla paralar gitmedi, ayakkabı kutularında dolar yoktu, "Bir kumpas." dediler; bu yalana kendilerini inandırdılar, halkı inandırdılar, onun üzerinden siyasetlerini sürdürüyorlar.

Ha, en büyük yalan da: "Bağımsız ve tarafsız yargı var." diyorlar arkadaşlar, "Tutuklamalar siyasi değil, yargı işi." diyorlar. Bundan daha büyük bir yalan olamaz arkadaşlar.

Bugün Sayın Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ'ın duruşmasına gittik; resmen bir komediydi, resmen bir tiyatro oynandı.

Diğer yalanlar... Yine, büyük yalanları söylüyorum, o kadar yalan var ki buraya sığmaz hepsi; seçtiğim üç beş yalanı buraya dizeceğim. Mesela "15 Temmuz darbesinden Hükûmetin, sarayın haberi yoktu. Darbeyi eniştesinden öğrendi." El insaf!

Diğer bir yalan: "FETÖ'nün siyasi ayağı yoktur." Vallahi siyasi ayağı vardır, billahi siyasi ayağı vardır ama onun üstüne gidilmiyor.

"MİT tırları silah taşımıyordu." Bundan daha büyük bir yalan yok.

Şimdi, gelelim en son yalana; en son yalan ne arkadaşlar? Reza Zarrab olayı. Bu olaya "Kumpas." diyorlar. Kumpassa, inanmıyorsanız getirin, konuşalım, tartışalım, Amerika'yı beraber lanetleyelim, Reza Zarrab'ı beraber lanetleyelim; Türkiye uluslararası arenada niye bu kadar kötü imaj yaratıyor, üstüne üstüne varalım. Ama bunu tartışmıyoruz, peşinen "Kumpas." deyip işin içinden çıkıyoruz. Bu olmaz işte, bu da bir mitomanidir arkadaşlar.

Şimdi, bu yalanı önce kendileri, sonra çamur medyası vasıtasıyla, kendilerine yakın kalemşorlarla, sözüm ona bilim adamlarıyla, önünde koca koca "doçent", "profesör" unvanı olan kişilerle halka anlatıp, halkın bu yalana inanmasını bekleyip iktidarlarını sürdürmeye çalışıyorlar.

"Mitomani" kelimesi anlaşıldıysa şimdi konuya geçelim.

Şimdi, bu yasa teklifinde iki üniversite kuruluyor arkadaşlar. Bunlardan birisi Lokman Hekim. Lokman Hekim, adından anlaşılacağı gibi sağlıkla ilgili, tıpla ilgili. Adı güzel, inşallah geleceği de güzel olur ama zor görünüyor. Niye zor görünüyor? Çünkü sağlığa bütçeyi ayırmamışız, savaşa bütçe ayırmışız... Ve özellikle şunu söylemek istiyorum: Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar üniversite kurulamıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEHÇET YILDIRIM (Devamla) - Başkanım, konuyla ilgili, tamamlayacağım.

BAŞKAN - Konuya biraz gecikmeli geldiniz ama hadi tamamlayın lütfen.

BEHÇET YILDIRIM (Devamla) - Maşallah, ülkemizde mantar gibi üniversiteler kuruluyor, özellikle tıp fakülteleri kuruluyor. Üzülerek söylüyorum, içi boş, koca koca binalar ama altyapısı olmayan, yeterli ekip, ekipmandan yoksun tıp fakülteleri oluyor. Özellikle tıp eğitimi çok ama çok aşağılara düşmüştür. Gerek tıpta uygulanmayan, bizim de savunduğumuz tam gün yasasının yanlış uygulanması gerek barış isteyen akademisyenlerin, kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilen 4 bini aşan sağlıkçının işine son verilmesi, altyapı yetersizlikleri, tıpta akademisyen eksikliği nedeniyle iyi hekim yetişmiyor arkadaşlar. Tıpta 4 ana branşta olan çocuk hekimliği için... Adıyaman'da çocuk hekimliği, çocuk sağlığı ve hastalıkları eğitimi veriliyor ama bir tek hocası var, diğer hocalar mecburi hizmetle gelip giden arkadaşlar. Doktor arkadaşların bu konuda bir suçunun olmadığını biliyorum. Sağlığa ayrılan bütçeye bakıyoruz 37 milyar, güvenliğe, savaşa ayrılan bütçe 90 milyar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEHÇET YILDIRIM (Devamla) - Eğer savaşa, çatışmalara, S400'lere bu kadar bütçeyi ayırırsanız sağlığa da eğitime de yeterli bütçe ayıramazsınız, kurulacak olan üniversite de verimli olmaz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.