GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:33
Tarih:06.12.2017

ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 506 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Referandum sonrasında, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi, 5 gündem üzerinde durmuş ve bu konuyla ilgili aciliyetle aksiyon alınmasına ilişkin uyarılarda bulunmuştur.

Birincisi, terörle aralıksız olarak mücadele edilmesi yönündeydi ki bu anlamda devlet, üzerine düşeni yapmakta ve terörle mücadeleyi de aralıksız olarak sürdürmekte. Milliyetçi Hareket Partisi olarak da bu anlamda desteğimiz devam etmektedir.

İkincisi, hızlı bir şekilde uyum yasalarının çıkarılması konusuydu ki bu konuda da uyum yasalarına ocak ayı itibarıyla geçilecektir.

Üçüncüsü, dış politikada ve Avrupa Birliğiyle ilişkiler konusunda gereğinin yapılmasına ilişkindi. Bu konuda da gerekli mücadele yapılmaktadır, bunu da izlemekteyiz.

Dördüncüsü, FETÖ'nün siyasi ayağıyla ilgili gerekli çalışmanın yapılmasıydı, gerekli mücadelenin yapılmasıydı. Bu konuda hâlâ bir mahrumiyet söz konusu ve devam edeceğini umuyoruz, terörle mücadele kapsamında mutlaka ele alınacağına inanıyoruz.

Beşincisi ve en önemli madde, milletimizin geciktirilmiş sosyal sorunlarıyla ilgili mücadelenin yürütülmesi ve bu geciktirilmiş sorunların çözüme kavuşturulması yönündeydi ki burada benim aklıma ilk başta Türk milleti, Türk milletinin yanında Türk gençliği geliyor ve burada eğitim sistemi ve eğitim sistemindeki eksiklikler, bilhassa öğretmenlerimizin beklentileri gelmektedir, öğretmen atamaları gelmektedir, mülakat sistemi gelmektedir, mülakat sisteminin adaletsizliği gelmektedir.

Sözleşmeli öğretmenlerimizle ilgili bir sistem getirildi ancak sözleşmeli öğretmenlerimizle ilgili, iki eş birbirlerinden ayrı yerlerde görev yaptıkları için aile bütünlüğü noktasında büyük bir sıkıntı oluşmuştur ve çocuklarından ayrı yaşamak zorundalar, bu anlamda büyük bir sıkıntı oluşmakta. Bir ara formülle oradaki sıkıntı giderilebilir diye düşünüyorum.

Onun dışında, üç tane mektup var elimde, bunlardan bir tanesini okuyacağım. "Her gün okulun yanından geçip gidiyoruz; ömür de gidiyor, en canlı, en güçlü, en hevesli olduğumuz zamanlar gidiyor. Umutlarımızla beraber, mücadele edecek, hakkımızı sonuna kadar savunacak vicdanlarınıza sesleniyoruz." diyor öğretmenlerimiz.

Atama sayısıyla ilgili Bakanlığın yaptığı açıklama, 100 bin civarında, aslında "81 bin açık var." dendi, şubat ayında 20 bin civarında bir alım yapılacak. Öğretmenlerimiz bu değerlendirmeyi yaparken bilhassa şunun üzerinde durmakta: 80 bin açık varken en azından bunun yarısı kadar yani 40 bin öğretmen alımı yapın ki bu gençlik, işsizlikten ve mesleğini yapamamaktan kurtulsun.

Değerli milletvekilleri, Mersin Milletvekilimiz Sayın Baki Şimşek'in de burada kürsüye taşıdığı ve çok önemli bir konu olan din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerimizle ilgili bir ihtisaslaşma ve ihtisaslaşmadan sonra bölümün kapanması söz konusuydu. Bölüm kapandı ancak 9 bin mezunu var, 200 daha mezun verecek önümüzdeki seneye kadar. Ancak bu arkadaşlarımızın tamamı şu an kendi bölümlerinde atama görmemekteler. Burada şöyle bir yanlış anlaşılma olmasın, ilahiyat fakültesi mezunu arkadaşlarımıza da "Onlar atanmasın" demiyoruz. Buradaki talep şu şekilde: Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerine açılacak olan kontenjanda, o branşlarda dört yıl pedagojik formasyon da görmüş olmaları hasebiyle, öğretmenlik mesleğini doğru icra edecekleri noktasında öncelik tanınmalı, öncelik tanındıktan sonra diğer alanlarda bir ihtisastan bir atama yapılacaksa bu atamanın gerçekleştirilmesi söz konusu olabilir.

Değerli milletvekilleri, özellikle tıbbi sekreterler yine aynı dertten şikâyetçi ve diyorlar ki: "Biz bölümümüzü bitirdik. Bitirdikten sonra kendi alanımızda çalışamıyoruz." Onun için aslında üniversitelerle ilgili bölümlerde hesaplamalar yapılırken ne kadar mezun vermeli, ne kadar açığımız var; ona göre bir hesaplama yapılıp belki kontenjanlarla ilgili sınırlandırmalar getirilmeli. Eğitimin kalitesi, biraz da mezun verdiğiniz kişilerin kendi mesleklerini yapmalarıyla doğru orantılı. Düşünün ki din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni, ilkokuldaki çocuğa çok sevdiği mesleği olan din kültürü ve ahlak bilgisi dersi veremiyor. Onun yerine, işsiz olduğu için -elbette bir şekilde kendi geçimini sağlamak zorunda, evleniyorsa ailesinin geçimini sağlamak zorunda- başka bir meslekte çalıştığını düşünün. Hakikaten, her biri, büyük bir mağduriyet içerisinde. Bu anlamda, özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında her birimizin gençlerin sesi olduğumuz vaadiyle buraya gelmiş olduğumuzu da göz önünde bulundurarak özellikle gençlerimizin bu haklı taleplerini mutlaka değerlendirip bu anlamda gerekli çözümü üretmemiz gerekmektedir.

Saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.